“O’nun dirilişinin gücünü ve O’nu tanımak…” (Filip. 3:10)
“Bugün Rabbimiz dirildi.
Gelin, zafer ezgileriyle,
meleklerle birlikte dans edelim.
Övelim O’nu ve sonsuzlarca yüceltelim.”
(Paskalya İlahisi)
Toplumumuzun Sevgili Üyeleri,
İşte bir kez daha kiliselerimizin çanları bayram coşkusuyla Mesih’in görkemli Dirilişinin kutsal müjdesini duyuruyor. Geçen yedi haftalık Büyük Oruç dönemi boyunca, dua, tövbe, oruç, değişik kiliselere yapılan ziyaretler, fakirlere yardım ve bağış gibi ruhani uygulamalarla Kilisemiz’in en büyük bayramı olan Surp Zadig’e hazırlandık. Paskalya adıyla da bilinen bu bayramda, Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in ölümden muhteşem dirilişini anıyor ve kutluyoruz. Kutlamalar, “Göğe Yükseliş Bayramı’na” dek kırk gün, kırk gece sürerken, bu süre içinde birbirimizi şöyle selamlayacağız:
“KRİSDOS HARYAV İ MERELOTS”
“MESİH ÖLÜLERDEN DİRİLDİ”.
“ORHNYAL E HARUTYUNIN KRİSDOSİ”
“MESİH’İN DİRİLİŞİ KUTLU OLSUN!”
Kutsal Diriliş sırrı, Hristiyanlık için neden böylesine hayati bir önem taşıyor?
Aziz Pavlus, Filipe Kilisesi’ne gönderdiği mektubunda, neden en büyük arzusunun “Rabbimiz İsa Mesih’i ve O’nun dirilişinin gücünü tanımak” olduğunu yazıyor?
Havari çok açık bir şekilde, yaşamının tek bir ideali olduğunu belirtiyor: Dirilen Kurtarıcı’yı tanımak ve O’nun dirilişinden kaynaklanan muazzam gücün sırrına ermek.
Mesih’ten altı yüzyıl önce yaşamış Hz. Yeremya şu peygamberlikte bulunmuştu: “Rab şöyle diyor: Bilge kişi bilgeliğiyle, güçlü kişi gücüyle, zengin kişi zenginliğiyle övünmesin. Dünyada iyilik yapanın, adaleti, doğruluğu sağlayanın Ben Rab olduğumu anlamakla ve Ben’i tanımakla övünsün övünen. Çünkü Ben bunlardan hoşlanırım” (Yerem. 9:22-23).
Efendimiz İsa Mesih de böyle öğretti bize. Paskalya Bayramı’nın arefesinde, öğrencilerinin ayaklarını yıkadıktan, onlara Sevgi Buyruğu’nu verdikten ve Kutsal Ruh’u gönderme vaadinden sonra, İsa gözlerini gökyüzüne kaldırarak Kilisesi ve tüm takipçileri için dua etti. Göksel Baba’ya bizler için yönelttiği uzun duasında Rabbimiz şöyle dedi: “Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan Seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i TANIMALARIDIR” (Yuhan. 17:3)
Öyleyse, herhangi bir Hristiyan için, Tanrı’yı ve O’nun gönderdiği Biricik Oğul’u tanımadan ve bu anlayışta erginliğe ulaşmadan sonsuz yaşam yoktur.
Bu konuda Aziz Petrus’un öğretisi şöyledir: “Kendi yüceliği ve erdemiyle bizi çağıranın tanrısal gücü, kendisini TANIMAMIZ sonucunda yaşamamız ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken her şeyi bize verdi” (2. Petrus 1:3).
Aziz Yuhanna da bu gerçeği şu şekilde özetliyor: “Yine biliyoruz ki, Tanrı’nın Oğlu gelmiş ve gerçek Olan’ı TANIMAMIZ için bize anlama gücü vermiştir. Biz gerçek Olan’dayız, O’nun Oğlu İsa Mesih’teyiz. O, gerçek Tanrı ve sonsuz yaşamdır” (1. Yuhan. 5:20).
Öyleyse İncil’deki mesajın özü şudur: Tanrı’nın Sözü beden aldı, insan oldu; öyle ki, biz O’nu ve O’nun aracılığıyla Tanrı’yı TANIYALIM.
İncil vaazlarını dinlemek, Kutsal Kitap’ı düzenli olarak okumak, iman kahramanlarının yaşamı içinden Tanrı’nın yollarını ve işlerini araştırmak elbette bize Tanrı hakkında çok şey öğretebilir. Ancak, asıl önemli olan, Göksel Baba ile olan ruhsal bağımızdır. Bunun içinse en elzem şey imandır. Rab İsa’nın “Tanrı’dan Tanrı, Işıktan Işık, gerçek Tanrı’dan gerçek Tanrı” olduğuna, “biz insanlar ve kurtuluşumuz uğruna… elem çekip çarmıha gerildiğine, gömüldüğüne ve üçüncü gün dirildiğine” iman etmektir (İman Bildirgesi). İman etmek ki, “Mesih herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen Mesih için yaşasınlar,” çünkü “bir kimse Mesih’teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur” (2. Kor. 5:11-21).
Tanrı’yla ilişkiye geçebilmek için, dua etmek de başka bir zorunluluktur. Tek başımıza ve toplu olarak ettiğimiz dualarla sevinç ve kederimizi, sıkıntı ve yalnızlığımızı evrenin Yaratanı olan şefkatli Göksel Baba’mızla paylaşabiliriz. Dua, Aziz Krikor Naregatsi’nin bize anımsattığı gibi, “kalbin derinliklerinde Tanrı’yla söyleşi”dir. Dua aynı zamanda, ruhsal yaşamımızı derinleştirmek için vazgeçilemez bir gereksinimdir.
Duaya adanmış bir iman yaşamı, Tanrı’nın buyruklarını hayata geçirmek ve O’nun iradesine teslim olmak için bizi cesaretlendirir. Hatta, bazen bizden beklenenler bizim insani ölçütlerimize göre uygunsuz, yersiz ve zamansız, ya da anlamsız görünse bile, Tanrı’nın bilgeliğine güvenerek O’nun yüce iradesine teslim olabiliriz. İşte böyle bir durumdayken, Hz. İbrahim peygamber, oğlu Hz. İshak’ı Moriya dağında kurban etmeye razı olduğunda, Tanrı’nın büyük merhametine tanık olmanın sevincini tattı. (Tekvin 22). Bunun gibi, Mesih’in buyruklarını imanla benimseyip, O’nu izlemekteki kararlılığımızı hayata dönüştürdüğümüz her seferde, ölümü ölümüyle yenen Kurtarıcımız bizi yüreklendirmek için belirir ve tam zamanında kudretli eliyle yardımımıza koşar.
İmanlılarda zaten etkin olan bu muazzam kudret ve güç hakkında Aziz Pavlus şöyle demektedir: “Bu kudret, Tanrı’nın, Mesih’i ölümden diriltirken ve göksel yerlerde sağında oturturken O’nda sergilediği üstün güçle aynı etkinliktedir” (Efes. 1:16-23).
Kutsal Paskalya’nın Diriliş gücünü ancak imanla edinebiliriz. Havarinin yazdığı gibi, Tanrı, imanımızdan dolayı bizi aklanmış sayacaktır. Çünkü biz, “Rabbimiz İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’ya iman ediyoruz. İsa suçlarımız için ölüme teslim edildi ve aklanmamız için diriltildi” (Rom. 4:24-25). Diğer bir deyişle, çarmıhın üstünde sunulan Ebedi Kurban’ın ve O’nun Dirilişi’nin gücüyle kurtuluyoruz. Ömrümüz çoğunlukla paranın, şöhretin, iktidarın, şehvetin ve kaba gücün kışkırttığı duyguların, hırs ve heyecanların esaretinde tükenir gider. Bunların gücü, Mesih’in Dirilişi ile açımlanan, bizi kurtaran ve kutsayan tanrısal kudretle kıyaslanamaz bile. İşte bu İlahi Güç, yaşamın tüm zorluklarını, acılarını iman ve ümitle göğüsleyebilmesi için imanlıyı cesaretle donatmaktadır.
Bunu görmek için halkımızın ve kilisemizin geçmişine, bugüne kadar katettiği yola kısa bir bakış atmak yeterlidir. Binlerce yıldır süregelen, bizi daha aydınlık bir geleceğe taşıdığına inandığımız bu yolda, işte bu imanın, bu doğaüstü gücün ve lütufların sayesinde, ne olursa olsun, Tanrımız’a şükredelim ki, sarsılmadan ilerleyebiliyoruz.
Ruhen, aynı iman ve güçle donanmış olarak, bugün de bayram coşkusuyla tüm dünyaya ilan ediyoruz:
KRİSDOS HARYAV İ MERELOTS
ORHNYAL E HARUTYUNIN KRİSDOSİ
Tüm Türkiye Ermenilerinin, hangi mezhebe ait olursa olsunlar ülkenin tüm Hristiyan yurttaşlarının, din görevlilerimizin ve kilise korolarımızın, vakıf ve dernek yöneticilerimizin, Surp Pırgiç Hastanemiz’in Başhekimi ile tüm doktor ve hemşirelerimizin, okul müdürlerimizin ve öğretmenlerimizin, basın mensuplarımızın ve tüm hayırseverlerimizin Surp Zadig Bayramını sevgiyle kutluyorum.
Bu büyük bayramdaki kutlamaların cemaatimiz, ülkemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sevgi, selam ve takdis dualarımla,
MESROB II
Türkiye Ermenileri Patriği
Yorumlar kapatıldı.