İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Ara Güler´e paha biçmek mümkün mü?

OLKAN ÖZYURT

İSTANBUL – Fotoğrafçı İlker Maga, ikidir Ara Güler’le ilgili çalışmalarıyla karşımıza çıkıyor. Önce ustanın 70. doğum yıldönümünde kendisine ‘Ara Güler’e Saygı’ kitabını hazırladı. Şimdi ise Bremen Şehir Galerisi’nde açılan yaklaşık 250 fotoğrafın yer aldığı ‘Zaman Diyaframı-50 yıl Fotojurnalizm’ başlıklı Ara Güler’in retrospektif sergisinin mimarı olarak karşımıza çıktı. Bremen’deki sergi 14 Mart’ta sona erdi; ancak aynı kareler mayıs ayından itibaren Berlin’de sergilenecek. Oradan sonra da ver elini İstanbul.

Ara Güler sergiden de, Almanya’daki ilgiden de memnun; “300 adam üstüme geliyor, soru soruyor. Ben böyle bir şey görmedim” diyor. Kendisine niye Türkiye’de böyle bir sergi açmadınız diye sorduğumuzda da “Yer mi var evladım?” cevabını veriyor. Herkesin tanıdığı Ara Güler’in bir uzmanı varsa o da İlker Maga. Onun fotoğrafa duyduğu ilginin başlangıcı da Ara Güler fotoğrafları olmuş. O günden bugüne, ustayı yakından takip eden İlker Maga’yla ‘Ara Güler’ sergisini konuştuk.

‘Ara Güler’e Saygı’ kitabından sonra sergiyle ustaya yine bir saygı duruşunda bulunuyorsunuz…

Evet. 1997 yılında Ara Güler ile ilgili kendime iki söz vermiştim. İlki Ara Güler hakkında çok kapsamlı, dünyaya dağılacak iyi baskılı bir kitap yapmak. İkincisi ise hayli kapsamlı bir retrospektif sergi hazırlamak.

1998 yılında Ara Güler’in 70. doğum yılında kitabı ona hediye ederek ilk sözümü yerine getidim. Sıra ikincisine gelmişti. Büyük bir sergi yeri ve kaynak bulmak hayli zor oldu. Çünkü Türkiye’de para kazandırmayan hiçbir projeye girmiyor insanlar; hiçbir karşılık beklemeden harcadığım çaba karşısında galeri yöneticileri şaskınlıklarını dile getirmişlerdi. Bir yıl süren girişimlerden sonra, dostlarımın da yardımıyla sorun giderildi ve sergi açıldı.

Ara Güler’in çalışma hayatına bakınca üç ana başlık görüyoruz. Çok önem verdigi siyah-beyaz fotoğraflar, biz bunlara ‘Klasikler’ dedik;

‘Portreler’ ve Anadolu ile dünyanın pek çok yerinde gerçekleştirdiği

‘Röportajlar’ serisi. Biz de sergide bu şekilde fotoğrafları sunuyoruz.

Sizin için Ara Güler’in önemi nedir?

Ben Ara Güler’e bakış için bir ölçü vermeye çalıştım ‘Ara Güler’e Saygı’ kitabıyla. Özellikle de kitabın girişindeki konuşma bu açıdan önemli. O kitapta abartıya izin verilmemiştir, buna özellikle dikkat ettik. Hatta Ara Güler’in zayıf yanları bile gösterilmiştir o kitapta. Fakat kültür endüstrisi şu sıralar Ara Güler’i abartmakla meşgul. Neyin önemli neyin önemsiz olduğunu göstermeden abartıyor, aslında ona kötülük yapmış oluyorlar; abartanların çok kısa bir süre sonra onu tamamen unutmalarına hiç şaşırmam, anlatmaya çalıştığım ölçüsüzlüğü tamamen uyuyor çünkü.

Hem ‘Ara Güler’e Saygı kitabıyla, hem de Almanya’da açılan/açılacak retrospektif nitelikteki bu sergisiyle, kurak olan kültür ortamımızın önemli taşlarından birine dikkat çekmeye, aldıklarımıza karşılık borç ödemeye çalıştım. Çünkü ülkemizin kurumlarına ve zaten çok zayıf olan toplumsal hafızamıza hiç güvenmiyorum.

Türkiye’de neden böylesine kapsamlı, retrospektif bir Ara Güler sergisi düzenlenmiyor dersiniz?

Bilmem, kimsenin aklına gelmemiş olmalı… Oysa Ara Güler Türkiye’de çok daha fazla tanınıyor. Ara Güler’in çalışma hayatına bakan kapsamlı bir sergi, eğer serginin dökümantasyonu da sağlanırsa, çok etkili ve kalıcı olur sanırım. Böylelikle zaten zayıf olan toplumsal hafızaya emanet edilmemiş olur Ara Güler.

James A. Fox: Ara’nın not defteri Leica’dır

Fotoğraf editörü olarak bir otorite kabul edilen, 1976-2000 yılları arasında MAGNUM Fotoğraf Ajansı’nda çalışan, aynı zamanda Ara Güler’in önemli dostlarından biri olan James A. Fox’un Ara Güler’le ve sergiyle ilgili düşünceleri, şöyle: ” …Ara, tüm gücünü ve vaktini işine adamış, suni sanatsal akım ve konseptlerin kenara itemeyeceği, zamanın büyük bir tanığıdır. Fotoğrafları insanlığın konularını büyük bir dürüstlük ve açıklıkla göstermektedir. Bu, yürekten gelen, dikkatli bir göz, hızlı kavrama kabiliyeti ve çabuk kompozisyon kurma becerisini gerektiren bir şeydir. Fotoğraflar gerçeği anlatır, Leica’sı not defteridir. Fotografik becerisi insanların yüreklerini açmasını sağlar, fotoğraflarını onların yaşamlarına dahil eder ve böylelikle fotoğraflarının tanınmasını sağlar…

…Türkiye endüstrileşmiş bir ülke olma yolundaydı, Ara ülkeyi gezip yeni fabrikaları, barajları, tarımdaki gelişmeleri görüntülemekteydi. Türkiye portreleri ve manzaraları ile dolu etkileyici arşivini oluşturdu. Ara hikâye anlatır, insan sohbetini sever, yalnız olmak istemez. Tüm hayatı başkalarının hadiselerini fotoğraflamakla, zamanla yarışla girmekle geçen bir kargaşaydı.”

Yorumlar kapatıldı.