DÜNYADA içerik, mesaj ve
sinematografik görsel dili dolayısıyla ateşli tartışmalara yol açan ‘‘The
Passion of the Christ’’ adlı film, ülkemizde adının Türkçe’ye çevrilmesi
dolayısıyla tartışma konusu oluyor.
Daha doğrusu tartışma filmin dağıtımcıları
olan Umut Sanat ve Özen Film şirketleri ile benim aramda.
Anımsarsınız: Bu film basında ilkin ‘‘İsa’nın Tutkusu’’ olarak anılmıştı,
daha sonra 2 Mart tarihli ve ‘‘İsa’nın Tutkusu Değil Çilesi’’ başlıklı
yazımda filmin adının ‘‘İsa’nın Çilesi’’ olması gerektiğini yazmıştım.
Açıklamalarım inandırıcı olduğu için basında ‘‘İsa’nın Çilesi’’
kullanılmaya başladı.
* * *
13 Mart tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan, Birsen Altuntaş imzalı
haberden öğrendiğimize göre, film dağıtımcıları filmi ‘‘İsa’nın Tutkusu’’
ve ‘‘İsa’nın Çilesi’’ çift adıyla gösterime sunacaklarmış. Özen Film’in
sahibi Mehmet Soyarslan bunun nedenini kendi dilsel yorumuyla açıklıyor:
İngilizce ‘‘Passion’’ sözcüğünün hem tutku (yani ihtiras)
hem de çile anlamına geldiğini söylüyor. Sözlüğe bakıp düz çeviri
yapılacaksa ‘‘Passion’’ sözcüğünün daha başka anlamları da var: Aşk
ve Istırap. Ama sözlüğe de bakmamışlar. Baksalardı ve anlasalardı bu
yanılgıya düşmezlerdi. Sözlüğe baksalardı ne göreceklerdi?
* * *
Bir kez daha açıklayayım, çünkü bu yanlışa engel olmak gerek. Bir deyim içinde
kullanılan sözcükler anlamlarından uzaklaşırlar ve hiçbir yoruma yer bırakmayan
bir beton anlam kazanırlar. İngilizcedeki ‘‘The Passion of the Christ’’,
Fransızcadaki ‘‘La Passion de Jesus-Christ’’ bunlardan biridir.
Hıristiyan geleneği içinde düşünüldüğü zaman bütün dillerde bir tek anlamı
vardır. Hıristiyan geleneğini bilen hiç kimse aslı Latince ‘‘Passio’’
olan sözcük için sözlükte anlam aramaz. Bu sözcük ile İsa adı birlikte bir deyim
yaratmışlardır ve Hıristiyan bağlamı içinde bu deyimin bir tek anlamı vardır:
İSA’NIN (İSA-MESİH’İN; KURTARICI İSA’NIN) ÇİLESİ.
* * *
‘‘İsa’nın Çilesi’’ tıpkı ‘‘haç’’, tıpkı ‘‘Istavroz’’, tıpkı
‘‘çarmıh’’ gibi simgeseldir. Dinsel bağlamda olduğu gibi sanat bağlamında
da simgeseldir. Bu simgelerin özel içerik ve mesajları vardır. Tıpkı resim
sanatında, çarmıhtan indirilmiş Hz. İsa’nın önünde diz çöken Meryem Ana’yı
betimleyen tablolara ‘‘Pieta’’ denilmesi gibi. ‘‘Pieta’’, içeriği
bilindiği için hiçbir dile çevrilmez, öyle kalır. ‘‘Mater dolorosa’’ da
öyle… İşte bu nedenle, dinsel çevirileri kültürel bağlamları içinde yapmak
gerekir. Ama başlangıçtaki yanlışlarından dönmek istemeyenler bir ara yol
bulmaya çalışıyorlar. Olmaz! Doğru olana saygı göstermeleri gerek.
* * *
İstanbul’da koskoca bir Patrikhane var, onlarca Katolik, Ortodoks, Protestan
kilisesi ve bu kiliselerde görevli papazlar, rahipler var. Bana inanmayanlar
bunlara sorabilirler gerçeği. (Aynı şeyi Milliyet Gazetesi muhabiri Birsen
Altuntaş‘a da tavsiye ederim.) Sormayacaklar, çünkü bundan elli yıl önce
‘‘Dünyanın Bütün Gençleri’’ adlı filmi ‘‘Dünyanın Bütün Garları’’
adıyla piyasaya sürerken de bir bilene sormamışlardı. Gene de şükredelim ki
filmi ‘‘İsa’nın Aşk ve İzdirabları’’ adıyla gösterime sokmuyorlar.
Yorumlar kapatıldı.