İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

zaman: “Sivil toplum” fişliyor; asker fişlemiş çok mu?

EKREM DUMANLI

Günlerdir “sosyetik fişleme”yi tartışıyoruz. Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından kaymakamlıklara gönderilen yazı, insanları düşüncesine, etnik kökenine vs. göre fişlemeyi amaçlıyordu.

Tepkiler çığ gibi büyüyünce fişlemenin 2. Zırhlı Tugay ya da Kolordu tarafından yapıldığı iddia edildi. Hadisenin lokal bir çalışma ürünü olduğu ifade edildi.

Tartışmalara asker cephesinden son noktayı Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök koydu. “Kabahat varsa ordu komutanı olarak sorumlusu benim.” diyerek liderlik özelliğini gösterdi. Özkök Paşa’ya göre inceleme sürüyor. Belli ki Paşa, konuyu uluorta tartışmak istemiyor; ancak inceleme başlatmayı da ihmal etmiyor.

Görünen o ki fişlemenin arkasında kimse durmuyor. Şu ana kadar fişlemeye açıktan destek veren tek isim Doğu Perinçek. İP lideri, “Elbette fişlenecekler.” diyor. Şu dünyanın haline bakın! Bir zamanlar devletin güvenlik güçlerini “faşist”likle suçlayan, “kontrgerilla”ya karşı devrim savaşı verdiğini iddia eden, Apo ile Bekaa vadilerinde görüşmeler yapan; tabii ki bu arada muhtemelen fişlenen Perinçek, şimdi fişlemeyi savunuyor!

Neyse, Perinçek, hiç olmazsa lafı evirip çevirmiyor, esirgemeden söylüyor. Bir de fişlemeyi makul bulup sesini çıkarmayanlar var. Nitekim Radikal Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, fişleme aleyhine yazdıkları yazılardan dolayı bazı okurlardan tepki aldıklarını açıkladı.

Fişleme desteği İP lideriyle sınırlı değil. Aslında bu durum normal. Demokrasi, yıkıcı eyleme dönüşmedikçe anti-demokrat söylemlere de tahammül ediyor. Asıl tehlikeli olan, anti-demokrat olarak tanınan bazı kişiler ile bazı üst düzey askerî yetkililerin aynı karede yer almaları. Üzücü olan budur!

Hilafetin kaldırılışının 80. yılı vesilesiyle bir panelde de böyle bir sıkıntı yaşandı. Paşaların hilafetin kaldırılması sebebiyle düzenlenen bir programa katılmasından daha doğal ne olabilir? Elbette katılacaklar. Ancak, programı düzenleyen ve oraya katılanlar hakkında kamuoyunda bir imaj var. İşte bu imaj, yanlış anlamalara neden olacak kadar derin sıkıntılar içeriyor. Mesela CHP’nin sivri eleştirileriyle tanınan Grup Başkan Vekili Haluk Koç orada, hükümete yaptıkları aşırı sert eleştirilerle tanınan Nur Serter ve Çetin Yetkin orada. Bu kişilerle aynı safta görünmek yanlış anlaşılmalar doğurmaz mı?

Nitekim DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, komutanların panele topluca katılmalarını doğru bulmadığını, bu tür davranışların en çok AKP’ye yaradığını açıkladı. Evvelki gün CHP İstanbul Milletvekili Halil Akyüz de “Sekiz generalin bir sivil toplum örgütünün toplantısına katılıp alkışlaması iktidara güç veriyor.” uyarısında bulundu.

Geçenlerde büyük gazetelerden birinde Jandarma’nın yaptığı eğitim faaliyetleri anlatılıyordu. Gurur duymamak mümkün değil. Binlerce gence burs vermişler, okuma imkanı sağlamışlar. Ne var ki haberin satır aralarındaki bir ayrıntı, ürpertici birlikteliği açığa çıkarıyor! Jandarma bu çalışmaları Çağdaş Eğitim Vakfı ile yapmış. İşte sıkıntı burada. İsmi geçen vakıf hakkında maalesef pek çok iddia var. Mesela kendisine burs müracaatı yapan öğrencileri fişlediği söyleniyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne 25 Ekim 2002’de bir müfettiş raporu sunuluyor. Raporda ileri sürülen iddiaya göre başvuru yapan öğrencilerin isimlerinin karşısına “Kürt”, “Alevi”, “imam hatipli”, “akıllı ama takiyyeci”, “olumlu fakat takip edilecek, fikirleri şüpheli” gibi notlar düşülmüş. İnsanın aklına geliyor: “Jandarmamız böyle bir örgütle mi çalışıyor?”

Kendine “sivil toplum kuruluşu” diyenler bile gencecik çocukları fişliyorsa, konu Meclis’e soru önergesi (11 Şubat) olarak getirilse de olayın üzerine gidilemiyorsa zaten fişlemenin daniskası yapılıyor demektir. O zaman neyi tartışıyoruz ki!

Yorumlar kapatıldı.