İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

sabah: Fişlemenin tarihi 2nci Abdülhamit´e uzanıyor

Abdülhamit döneminde başlatılan fişleme olayının sonraki dönemki uygulamalardan büyük farkı vardı. İmparatorluğun aydınları fişlense de devlet görevlerine atanabiliyordu Yakın tarihteki fişlemelerden nasibini alanlar içinse aynı şeyi söylemek mümkün değil. Tersine… Onlar, bırakın siyasi haklarından olmayı, iş bulma ve tedavi şanslarını da kaybetti.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından başlatılan ve sosyetik fişleme olarak adlandırılan uygulama Türkiye’de büyük tartışma yarattı. Tarihe dönüp baktığımızda fişleme olayının Türkiye’deki tarihinin çok eskilere; II. Abdülhamit’e kadar uzandığını görüyoruz. Yakın tarihte ise başta 12 Mart olmak üzere, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde binlerce kişi fişlendi. Gerçi Abdülhamit döneminde hafiyeler devrin en güzel okulları Harbiye, Mülkiye ve Tıbbiye’de faaliyet göstermişlerdi ve bu dönemde yapılan fişlemenin bir farkı vardı: İmparatorluğun aydınları fişlenseler bile önemli devlet görevlerine atanabiliyordu. Örneğin devrin en meşhur muhalifi Namık Kemal kaymakam olarak atanmıştı.

FİŞLİSİN ÖL O ZAMAN…

ANCAK yakın tarihteki fişlemelerden nasibini alanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Tersine onların fişlenmesi demek, bırakın siyasi haklarından olmayı; geçinme olanaklarını ya da tedavi edilme şanslarını kaybetmeleri demekti. Türkiye fişlenmenin ne demek olduğunu sanatçı Ruhi Su örneğinde çok yakından öğrendi. Hastalığının tedavisi sadece yurtdışında mümkün olan Ruhi Su için tüm uğraşlara rağmen bir pasaport alınamamış ve bu nedenle ölüme yenik düşmüştü. Üstelik araya dönemin Başbakanı Turgut Özal girmesine rağmen…

ÇOK İNSAN İŞİNDEN OLDU

ZATEN Ruhi Su ilk ve tek de değildi. Cezaevinde hastalanan Harun Karadeniz, Avukat Orhan Apaydın ve binlerce isimsiz insan bu uygulamadan nasibini aldı. Tabii bunlara 12 Mart dönemindeki 142’likler ya da 12 Eylül’deki 1402’likler olarak bilinen yüzlerce bilimadamını da eklemek gerek. Bu uygulamalar sonucu Türkiye’nin en değerli bilimadamları işlerinden oldu.

HUKUKA AYKIRILIK VAR

YILLAR önce 1402’likler listesinde olup bazı uygulamalara tabi tutulan Avukat Yücel Sayman, “Şimdi gene haksızlık ve hukuka aykırılık olarak değerlendiriyorum ama kızgınlık duymuyorum çünkü alışılageldik bir olay oldu bu uygulama” diyor. Hukuka aykırılığın değişmediğini ama yıllar içinde duygularının değiştiğini belirten Sayman şöyle diyor: “O dönemlerde o baskı döneminde arkadaşlarımızın bazıları bizimle beraber görünmemek için çaba gösterdiler. Bu tür şeyler oldu. İktisadi olarak etkiledi. Çünkü işinizden çıkarılıyorsunuz. Mesela baro seçimlerine katıldığımda bunu aleyhime kullananlar oldu.” Bir hükümetin ya da bir iktidarın, örneğin ‘AB konusunda halk ne düşünüyor?’ diye bir araştırma yapabileceğini ifade eden Sayman “Ama bu araştırmanın açık olması lazım. Kişilere söylenerek ve hür iradesi alınarak yapılmalı. İradesi dışında araştırıp sorulup, öyle kendi üzerine vazife olmayan kişiler eliyle yapılması olmaz” diyor.

FİŞLERDE HİKAYE BOL

ERTUĞRUL Kürkçü’nün başına gelenlerse fişlemenin boyutlarının nerelere varabileceğini ortaya koyuyor. “Ben 24 yaşında idam cezasıyla yargılandığımda fişlemeyle karşılaştım. Hakim ‘hakkınızdaki belgeleri okumaya geçiyoruz, gelelim MİT raporuna’ dedi. Raporu okumaya başladılar. Benim için ‘Filistin’e gitti, orada şu kişilerle buluştu. Eğitim çalışmalarında bulundu. Sonra silahlarla şuraya geldi. Silahlar arasında şunlar var’ diyorlardı. Ama ortada bir durum vardı ki ben hayatımda hiç Filistin’e gitmemiştim. Dolayısıyla bu fişlemenin hangi sebeple kime yardımcı olabileceği, bunların nasıl bilgi toplanarak gerçekleştirildiği de bana sorarsanız meçhul.”

‘Herkesi fişleyin’ talimatı

KAMUOYUNDA sosyetik fişleme olarak adlandırılan girişim, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 26 Ocak 2004 tarihli yazısıyla ortaya çıktı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 2’nci Zırhlı Tugay 15’nci Kor. Komutanlığı’nın Haber Toplama Planı çerçevesinde 26 Ocak 2004 tarih ve İSTH:3500-47-04/İsth.Ks (158) sayılı emri üzerine Kadıköy, Maltepe, Kartal ve Sultanbeyli kaymakamlıklarıyla 1 Numaralı Dikimevi Müdürlüğü, Jandarma İkmal Merkezi Komutanlığı’na gönderdiği yazı kapsamında AB ve ABD yanlısı kişilerin organize bir grup olup olmadığı, söz konusu devletlerle ilişkilerinin mahiyetinin ne olduğu araştırılırken biyografik bilgilerin de toplanması istendi. Haber Toplama Planı’yla haklarında bilgi toplananlar AB ve ABD yanlılarıyla sınırlı değil. İstihbarat formunda yer aldığı şekliyle ‘Azınlıklar ve kendini azınlık olarak görme eğiliminde olan (Çerkez, Roman, Abaza, Arnavut ve Boşnak vb) gruplar’ hakkında da bilgi toplanıyor. Yönerge metnine göre ‘Yüksek sosyete grupları, sanatçıların mensup olduğu gruplar, zengin ailelerin çocuklarının oluşturduğu gruplar, tarikatlar, Satanistler, Klu Klax (ABD’de zenci karşıtı ırkçı örgüt Ku Klux Klan kastediliyor), Masonlar, internet grupları, cinsellik, uyuşturucu, meditasyon, ruh çağırma vb. grupları’ da istibarat hedefleri arasında.

NEVZAT ATAL

Yorumlar kapatıldı.