İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

yenişafak: İstihbarat şakaları…

Kürşat Bümin

Bir iki günlük gecikmeyle de olsa Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın askeri birlikler ve kaymakamlıklara gönderdiği “istihbarat yönergesi” hakkında birkaç söz de ben söyleyeyim…

İşin “medya” cephesini geçen gün Alper Görmüş çok güzel özetledi, ekleyecek bir şey yok… İşin “hukuki” yönü hakkında yapılan açıklamalar da yerindeydi. Başta Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili olmak üzere, hukukçular “yönerge”nin hukuk dışı niteliğini gecikmeden ortaya koydular.

İşin “hükümet”i ilgilendiren yanı ise, bildiğiniz gibi, bir gazetenin hiç de fena olmayan buluşuyla “tam siper” olarak adlandırıldı.

Yalan değil, hükümet gerçekten de meseleye hak ettiği önemi vermekten, meseleyi “büyütmek”ten özenle kaçındı. Ama hükümet kadar herkes de biliyor ki, bu fazla ihtiyatlı tavrın açık bir nedeni var. Bu neden de özetle şu olmalı: Şu dar zamanda (yani özellikle Kıbrıs, AB) TSK ile arasında yeni bir polemiğin çıkmasına fırsat vermemek.

Haklısınız, eğer “Normal memleketlerde böyle bir şey olur mu?” diye soruyorsanız, tamamen haklısınız, tabii ki olmaz… Ama ne yapalım ki bizim memleketimiz henüz “normal” bir memleket değil! (“Memleketin de ‘normali-anormali’ mi olurmuş?” demeyin, normal bir durum değil ama basbayağı oluyormuş!)

Buraya kadar hatırlattığım bütün gelişmeler hepimizin malumu, dolayısıyla fazla uzatmaya gerek yok. Dolayısıyla ben bu noktadan sonra doğrudan “istihbarat yönergesi”nde yer alan bazı “talepler”i bir kez daha hatırlatıp, kaymakamlıkları çok zor durumda bırakacağı açık olan bu taleplere (bir kolaylık olsun diyerek) cevap yetiştirmeye çalışacağım. Ancak hemen belirtmeliyim ki, söz konusu bu taleplerin tamamı elimde olmadığından, mecburen Hürriyet ve Radikal’de yer alan bilgilerden hareket edeceğim.

Mesela şu talebi ele alalım: “Bölücü ve yıkıcı terör örgütlerinin yurtiçinde işbirliği içinde bulunduğu yerli ve yabancı basın-yayın organları ile diplomatların faaliyetleri nelerdir?”

Şimdi siz söyleyin; mesela Sultanbeyli Kaymakamlığı bu talebi nasıl karşılasın?

Dolayısıyla benim onların işini kolaylaştırmak amacıyla geliştirdiğim “talebe cevap” şöyle bir şey: “İlçemiz sınırları içinde yerli-yabancı basın yayın organları ve diplomatlar bulunmamaktadır. Arzederim.”

Mesela şu talep: “Terör örgütünün medya ve siyasi kurumlara etki derecesi ve oluştuğu boyut nedir?”

Önerim: “Kaymakamlığımızın elinde sözünü ettiğiniz ‘boyutu’ ölçecek eleman ve alet edavat bulunmamaktadır. Arzederim.”

Mesela şu talep: “Muhtemel bir seçimde bölücü terör örgütü yanlısı partiler hangi partilerle ittifak kurabilir?”

Önerim: “Kaymakamlığımızın bu konuda bir hazırlığı yoktur. Bugüne kadar ilçemiz sınırları içinde sözü edilen türden bir ‘ittifak’ın izine rastlanmamıştır. Arzederim.”

İstihbarat yönergesinin “Türkiye aleyhine çalışan yazar, düşünür, gruplar” hakkındaki taleplerini karşılamak da çok zor.

Mesela şu talep: “Bu kişiler organize bir grup mudur?”

Önerim: “Epeyce kişiden söz edildiğine göre herhalde ‘organize’dirler. Arzederim.”

Mesela şu talep: “Bu kişilerin söz konusu devletlerle ilişkilerinin mahiyeti nedir?”

Önerim: “Talebiniz tam olarak anlaşılamamıştır. Hangi kişilerin hangi devletlerle olan ilişkilerinin mahiyetini soruyorsunuz? Arzederim.”

Mesela şu talep: “Şahısların biyografik bilgileri nelerdir?”

Önerim: “Kaymakamlığımızın elinde (ilçe Halk Kütüphanesi’nde) bu konuda sadece birkaç ‘İsimler Sözlüğü’ bulunmaktadır. Arzederim.”

Mesela şu talep: “Türkiye’nin aleyhine çalışan yazar, düşünür ve grupları destekleyen ticari veya medya grupları var mıdır?”

Önerim: “İlçemizdeki “ticaret” esnaf boyutundadır ve ‘medya grubu’ bulunmamaktadır. Arzederim.”

Mesela şu talep: “İlçenizdeki ‘Klu Klax’ üyelerinin adlarını bildiriniz.”

Önerim: “Sözü edilen şahıslara ilçe sınırları içinde uzun süredir rastlanmamaktadır. Görüldüklerinde hemen rapor edilecektir. Arzederim.”

İstersiniz bu “istihbarat şakaları”nı artık bir kenara bırakıp, “istihbarat yönergesi”nin beni asıl (insan hakları ihlalinden çok önce) endişeye sevkeden özelliğine işaret edeyim: Bilmem sizin de dikkatinizi cekti mi? Yönerge’nin bir bölümünün tıpkıbasımına yer veren Hürriyet gazetesinin haberinde açıkça görüyorduk ki, yönergeyi hazırlayan istihbaratçılar soru cümlelerinin sonundaki “mıdır” ve “mudur”ları ayrı yazmamaktadırlar: “..DEVLETİN DİĞER kurumlarına sızma girişimleri varmıdır?” / “Yerli dil kursları varmıdır?” /Radyo ve TV faaliyetleri varmıdır?” / “Bu kişiler organize bir grupmudur?”

Evet evet, o kişiler “bir grup”tur; “mıdır” ve “mudur”ların bile “bölücülük”ün tuzağına düşmesini engellemek isteyen bir gruptur kendileri…

Yorumlar kapatıldı.