Gündüz Vassaf
İstanbul’un Galata semtinde 1889-90 yılı kayıtlarına göre Büyük Hendek Sokak’ta oturanlar arasında, isimlerine bakılırsa, tek Müslüman yok. (Türk demiyorum, çünkü bu kelimeyi ‘kendimizi’ tanımlamak için resmen ilk kullanışımız 17 Şubat 1919’da İstanbul’da toplanan mecliste.)
İşte Büyük Hendek Sokak sakinlerinin bir kısmı.
– No.
4. Sterio, bakkal
8. Const. Nicolau, heykeltıraş
9. Leopold Krause, terzi
11. C. Reiser, komisyoncu
13. Dim. Voulgarakis, pastacı
16. Antonie Sifneos, kunduracı
24. Garabet Kebabdjioğlu, tütün dükkânı
27. Louis Porurier, rantiye
32. N. İpirotis, kasap
37. Sifneo Biraderler, emekli tüccar
38. Thanassi Evangheliou, manav
39. Leon Sellie, İstanbul Sular İdaresi Müdürü
44. Jean Schneiberg, otomobil imalatçısı
Celestin Triarire, duvar ustası
46. Isaac Abramovich, şapkacı
54. Mmme. Darmon, ebe
56. Pierre Byron, Şark Demiryolları’nda yönetici
58. J. Szako, ilaç imalatçısı
59. Leon Schor, gazoz fabrikası
63. Alliance İsraelite, Universelle Kız Okulu
66. Panany Bonafacio, fırıncı
87. Dimitrio Logothetti, otelci
89. Leon Rosenthal, Sultan’ın döşemecisi.
Listeye bakınca İstanbul’un bir zamanlar ne kadar kozmopolit bir şehir olduğu insanın gözlerinin önünde canlanıyor, kulağınızda, sokaklarda konuşulan çeşitli diller çınlıyor. Cumhuriyet’le birlikte İstanbul’un taşralaştığını, bir dünya şehri olmaktan çıktığını biliyoruz. Ancak bugünlere özlem duyarken, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul’un işgal altında olduğu günlerde, belki de bu sokaklarda oturanların birçoğunun neredeyse bayram ettiğini, evlerden Yunan bayraklarının asıldığını da unutmuş gibiyiz.
Unutanlar ‘çağdaşlaşmak’ uğruna ulusal çıkar mefhumunu bile neredeyse reddediyor. Hatırlayanlarsa, herhangi bir politika üretmek, alternatifler sunmak yerine, gözü dönmüş bir şekilde, içeride ve dışarıda tekrar bir kurtuluş savaşı verme havasındalar.
İki grup da azınlıkta ama en çok onların sesleri duyuluyor, sinirler geriliyor.
Asıl olanlar gözden kaçıyor.
Yorumlar kapatıldı.