İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

SELÇUK GÜLTAŞLI: Nubar ve İftihar – ZAMAN

Kabaca söylersek, Türk tarafı 21 Nisan’da “evet” diyecek gibi, Rum tarafı ise
bu günkü şartlarda “hayır”a daha yakın. Türk tarafında yerliler kahir
ekseriyetle “evet” diyecekler. Yerlilerin, 1963-1974 dönemini yaşayanlarla
gençleri arasında farklar var. Mezkur dönemde mücahitlik yapanlar –ki her
sohbetimizde hangi çatışmalara katıldıkları kayıtlı mücahit kartlarını gururla
gösteriyorlar– “Rumlarla barış olsun; ama içimize gelmesinler.” diyorlar.

 

Mücahitlerden biri Srebrenitsa’yı örnek gösterdi mesela. “Rumlar bizi
katletmeye başlarsa BM gücü kılını kıpırdatmaz.” diyerek Srebrenitsa’da 8 bin
Boşnak Müslüman’ın BM askerleri önünde Sırplarca nasıl boğazlandığını
hatırlatıyor. Genç Kıbrıslılar ise bir an önce çözüm olsun istiyorlar, AB’yi her
derde deva görüyorlar. Türkiye’den geç gelenler muhtemel bir çözümde Türkiye’ye
gönderilecekleri korkusuyla çözüme karşılar. 1974 göçmenleri ise çözümden
yanalar, ama onlar da mücahitler gibi Rumlarla iç içe yaşamak istemiyorlar.

Rum tarafında yaşlı kesim çözüme karşı, gençler ise Annan Planı’nın Türklere
AB’yi altın tepside ikram ettiğini düşünüyor.

Bu karmaşık tabloyu daha da zenginleştiren, her iki tarafın azınlıkları. Türk
tarafında vatandaşlığa geçmiş Pakistanlılar, Maruniler, Rum tarafında
Türkiye’den göç etmiş Ermeniler yaşıyor. Bu kesimler çözüm konusunda etnik Türk
ve Rumlardan daha keskin kanaatlere sahipler.

İki iyi örnek Nubar Bey ve İftihar Şah.

Rumca levhaların hemen altındaki Türkçe uyarılarla vardığımız Lefkoşa’nın Rum
tarafındaki Hürriyet Meydanı’nda sonradan Adana Ermeni’si olduğunu öğrendiğimiz
Nubar Bey’le tanıştık. Soyadının yazılmasını kesinlikle istemiyor. Kapılar
açıldıktan sonra Türk tarafına geçmemiş, Ermeni olduğu için Türklerin kendisine
saldıracağını vehmediyor. 1974’ten önce Denktaş’la aynı mahallede oturmuş,
şimdinin Cumhurbaşkanı’nın işe bisikletle gidip geldiği günleri hatırlıyor.
Sonra Türkçe bildiğini söylüyor, Kıbrıs’taki bütün Ermenilerin iyi Türkçe
konuştuklarını öğreniyoruz. Nubar Bey, Türklerin iki kez kendisini hem yurdundan
hem de mülkünden ettiğini söylüyor. 1915 olaylarından sonra ailesi Kıbrıs’a
gelmiş, 1974 Harekatı’ndan sonra da Ada’nın Rum tarafına yerleşmiş. Türkleri
“yağmacılıkla” suçluyor, Annan Planı’na kesinlikle karşı. Ona göre plan Türk
yanlısı, Rumlara haklarını geri vermiyor. Referandumdan hayır çıkacağını
düşünüyor.

KKTC vatandaşı olmuş Pakistan asıllı sempatik taksi şoförü İftihar Şah,
birleşmek bir yana Türklerle Rumlar arasında duvar örmekten yana. Pile’de Rumlar
bizi sınırdan geçirmeyince polislerle kavgayı o yapıyor, biz araya giriyoruz.
Denktaş’a büyük saygısı var, Rumları sadece onun çözebildiğine, diğer
siyasilerin saf olduğuna inanıyor. Kıbrıs meselesi İftihar’ı tam bir Bozkurt
yapmış, “çözüm olsa halklar barış içinde yaşasa” dediğimizde bizi de saflıkla
suçluyor. Rumların tek hedefinin Türkleri azınlık haline getirmek olduğuna
inandırmış kendisini, meşhur tekerlememizle Rum’dan dost olmayacağını söyleyip
duruyor. Referandumda “hayır” diyecek.

Kıbrıs’ta saflar net, kanaatler keskin. 21 Nisan’a doğru hararet daha da
yükselecek, sonuçta meseleye noktayı halklar koyacak. Doğrusu da bu zaten.
 

Yorumlar kapatıldı.