Önemli gazetelerde muhabir ve yazar olarak çalıştıktan sonra devlette üst düzey görev de üstlenmiş kıdemli bir meslek büyüğü, “İlk defa mı duyuyorsun?” diye sorup ekledi: “Sen hatırlamayabilirsin, ama hatırlayan mutlaka çıkacaktır; yıllar önce Jamanak gazetesi de yazmıştı aynı haberi, Sabiha Gökçen iddia karşısında susmuştu.”
Ya o yanlış hatırlıyor, ya da herkesin belleği çok zayıf. Günlerden beri konu tartışılıyor, bir Allahın kulu çıkıp da, “Aynı konu yıllar önce de dillendirilmişti” demiyor. Gürültü sırasında en çok şaştığım konu bu…
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş günlerinde Anadolu’da yaşanan trajediler arasında, anne-babasız kalmış çocuklar, yeniden evlendirilen kadınlar az değil… O dönemin şartlarında yetimhanelerde büyüyerek toplumda isim ve yer sahibi olmuş nice kişinin varlığı biliniyor…
Yalçın Küçük, solun çok önem verdiği bir ses sanatçısının ‘Ermeni kökenli’ olduğunu ileri sürmüştü. Nüfus kütüğünde, ‘baba’ hanesinde Abdullah, ‘anne’ hanesinde Havva yazan 1915 dolayında doğmuş yetim çocuklarla ilgili bir genelleme yaparak… Bazı çocuklar annenin yeni eşi üzerine kaydedilmişler.
Sabiha Gökçen 1913 doğumlu. “Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle geçti’ başlıklı anı kitabında ilk karşılaşmasını anlatırken, anne babasını kaybettiğini belirtmesi üzerine, Atatürk’ün, “Hem yetim, hem öksüz” diye mırıldandığını ve “Kimbilir memlekette ne kadar senin gibi yavrucak vardır” hüznüne kapıldığını belirtiyor (s. 17). Aynı kitapta verdiği bilgiler şu: 22 Mart 1913’te altı çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak doğmuş. Babası Edirne vilayeti başkâtipliğinden Bursa’ya sürülen Hafız Mustafa İzzet imiş. İlk evliliğinden iki çocuğu olan baba, kendisi gibi iki çocuklu Hayriye Hanım’la evlenmiş. İkisinin ortak iki çocukları daha olmuş: Saime ve Sabiha…
“Atatürk’ün mânevi kızları” olarak bilinen gençler arasında Sabiha Gökçen’in yeri ayrı; “İlk uçan Türk kadını” unvanını taşıyor o. “Türkiye’nin modern yüzü” denildiğinde ilk akla gelenlerden; bu yönü pekiştirmek için yurtdışında da Türkiye’yi temsil de ediyor. Savaş uçağı kullanıyor Sabiha Gökçen…
‘Agos’ gazetesinden alınarak Hürriyet’e haber olarak taşınan iddia ile, “Atatürk’ün mânevi kızı” aslında Ermeni kökenli hale dönüşüyor. Agos’un yönetmeni Hrant Dink, kendilerine gelen Antep asıllı Ermenistan vatandaşı Hripsime Sebilciyan Gazalyan adlı kadının, “Dedem Nerses Sebilciyan 1915 olayları sırasında ölmüştü; iki kızından biri Hatun, diğeri annem Diruhi’ydi; Hatun Sabiha Gökçen’dir ve benim teyzemdir” dediğini söylüyor…
Agos’un haberinden, bu iddianın ilk kez 1972 yılında Lübnan’da yayınlanmış bir kitapta dile getirildiğini öğreniyoruz. (Kıdemli gazetecinin dediği doğru gibi; Jamanak’ın 1972 yılı koleksiyonlarına bakmakta yarar var.) Türkiye’deki Ermeni cemaati bu durumdan yıllardır haberdarmış zaten. “Sabiha Gökçen teyzemdi” diyen Gazalyan fotoğraflar da vermiş Agos’a…
Hürriyet manşetine taşımasa kimsenin dikkatini çekmeyecek haber kaç gündür tartışılıyor. Tartışılsın, ancak, bunu da futbol fanatizmi derekesine düşürmeyelim. Bir tarafta Atatürk’ün himayesine aldığı ve toplumda sevilen bir insan var, bir tarafta da Ermeni vatandaşlarımız… “Sabiha Gökçen Ermeni değildi” diyebiliyorsak rahatlıkla söyleyelim bunu; ancak “Bunu iddia edenler kansız” düzeyinde bir itirazla işin içinden çıkamayız.
Ateş püskürenler var. Emin Çölaşan, Melih Aşık onlardan. Özgen Acar da, Cumhuriyet’te, dün, haberin Hürriyet’e yansımasına itiraz ediyordu. Şu satırlar onun: “Şimdi merak ediyorum! Basın-yayın ilkelerini açıklamış Doğan Grubu, bu haberle bağlantılı olarak sorumsuzlar hakkında acaba ne gibi işlem yapacak? Bakalım gerçek gazeteci, dost insan, Hürriyet gazetesinin başyazarı ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi ne gibi bir girişimde bulunacak?”
Sorunun cevabı yine dün Oktay Ekşi’nin sütununda vardı; ama hayret, Oktay Bey, haberden rahatsız olanları ayıplıyordu yazısında. Okuyalım: “Sabiha Gökçen’in etnik geçmişi hakkında bir iddiayı ortaya atmanın ne zararı olduğunu anlamak da mümkün değil… / Sabiha Gökçen Ermeni değil de Boşnak kökenli imiş… Bir iddia da bu… / Ne fark eder?”
Bir diğer önemli ayrıntı da Mehmet Ali Kışlalı’dan geldi. TIME yayınlayacağı bir kitap içinde Sabiha Gökçen’e de yer vermiş, kullanılacak malzemeye Kışlalı da katkıda bulunmuş. Kitabın “Türkiye’nin minik hava amazonu’ başlıklı bölümünde sunulan Sabiha Gökçen’in kökeni hakkında şu bilgiyi aktarıyor Radikal yazarı: “Verilen ayrıntılarda, Sabiha Gökçen’in ailesinin 1. Dünya Savaşı sonrasında çıkan ve Türkiye’yi sarsan karışıklık sırasında öldüğü, kendisinin Türkiye’nin güçlü lideri, ülkeyi 1920 ve 1930’larda yönetip çağdaşlaştıran Kemal Atatürk tarafından evlât edinildiği belirtiliyordu.”
Hürriyet başyazarı ile Radikal yazarının serinkanlı yaklaşımları birbirine benziyor, bir farkla: Oktay Ekşi Genelkurmay’ın çıkışını eleştirirken, M. Ali Kışlalı, “Genelkurmay’ın gösterdiği hassasiyeti anlamamak olası değil” diyor.
Emin Çölaşan, Özgen Acar ve Melih Aşık ile Oktay Ekşi ve M. Ali Kışlalı ayrışması çok ilginç. Konunun üzerinde durmayı hak eden başka yönleri de olması gerek. İnceliyorum.
Yorumlar kapatıldı.