Agos gazetesi bir yaşlı Ermeni kadının iddiasını haber yaptı: “Türkiye’nin ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen Ermeni idi” dedi. Hürriyet de, bu iddia-haberi aynen alıp manşet yaptı. Ve bir tartışmadır gidiyor günlerdir…
Hürriyet’e saldıran çok oldu…
Adettendir, Hürriyet bu, seveni de, nefret edeni de çok. X gazetesi yazınca kimseye batmaz da, aynı şeyi Hürriyet yazarsa kıyamet kopar.
Hürriyet’in bu manşetine gelebilecek tek haklı eleştiri, “Niye manşetinizi bir yaşlı kadının iddiasına bina ettiniz? Niye kendiniz araştırmadınız? Niye tarihçilerle konuşmadınız?” olabilirdi.
Ama, paranoyak bir toplum olduğumuz için, benim de çok sevdiğim bir gazeteci bile “Bana göre bu hazırlanan çok büyük bir oyunun ilk aşamasıdır. Eğer bu iddia karşısında sessiz kalırsak, bunun devamı gelecektir” diye yazabildi.
Arkası gelecek! Yani bundan sonra Asena’nın, Balım Hatun’un, Halide Edip’in ve hatta Kara Fatma’ların, Nene Hatun’ların bile “Ermeni” olduğunu söyleyecek bu alçaklar, millî birlik ve bütünlüğümüzün dibine kibrit suyu döküp, Doğu vilayetlerini bizden kopararak Megalo Ermeniyan’ı tesis ve dahî Sevr’i hortlatmak için…
Son olarak, Savaş Ay’ın da Hürriyet’in manşetine karşı kışkırtmak için elinden geleni yaptığı Emin Çölaşan “Ermeni imiş!!!” diye başlık attı. (Katil imiş!!! der gibi) Ve Sabiha Gökçen’in (Cüneyt Arkın’ın Malkoçoğlu filmlerindeki ifadeyle) “Türk oğlu Türk” olduğunu ispat eden ifadesinin ardından, şöyle yazdı:
”Bu iddia kimlerin hangi amaçlarına hizmet etti? Kendini savunması mümkün olmayan (“savunma” diyor Çölaşan… demek ki bir suçlama, bir karalama söz konusu!!!) ölmüş bir insanın ardından niçin ortaya atıldı? Bilmiyorum, anlamıyorum. Sabiha Gökçen’in aziz manevî varlığından özür diliyorum.”
*
Türk milleti olarak ne kadar hoşgörülü olduğumuzu, “Türkiye’de yaşayan Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Laz, Çeçen, Arnavut, Arap… fark etmez, hepimizin Türk olduğumuzu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğumuzu, Atatürk’ün kendini Türk Vatandaşı hisseden herkes Türk’tür dediğini” söyler dururuz…
Türk olmayı ayıp sayan, Almanya’daki Türk vatandaşlarına ve Türk kökenlilere kötü muamele yapan, “Pis Türk!” diye hakaret eden “Nazi kafalı dazlaklara” lanet okuruz,
2.Beyazıt’in nasıl Engizisyon kurbanı Yahudiler’e kuçak açtığını gelen her turiste anlatırız… “Siz 12’nci, 13’üncü yüzyıllarda Yahudiler’i ateşe atar, sapkın diye insanlara Engizisyon zindanlarında işkence ederken, biz Mevlânâ’yı çıkardık, Yunus’u çıkardık” diye (halkı olarak) övünürüz.
Ne övünmesi, mangallarda kül bırakmayız.
Ama bir zamanlar Uzanlar’ın Star televizyonunun yaptığı gibi (O zaman adı İnterStar idi galiba…) bir rakip iş adamına “Rum çocuğu” diye küfrederiz, buna, düne kadar Star’da köşe yazarlığı yapan, o dönemde televizyonda konuşan kimi Fransa görmüş ağzı bozuk aydın-gazetecilerimiz de katılır; Apo’yu aşağılamak için “Anası Ermeni imiş” diye laf yayarız, PKK’yı halkın gözünden düşürmek için TRT’de “Ermeni terör örgütü” diye ad takarız; “Sabiha Gökçen acaba Ermeni kökenli miydi?” diye tartışmaktan aciz, bir ilkel “karan” (“aydın” denmez bunlara herhalde) güruhuna sahip olduğumuz için, Ermeni deyince anamıza küfredilmiş gibi oluruz…
Tamam, 1915 olaylarıyla ilgili, bizi milletçe “soykırımcı katil” diye etiketlendirdikleri için, elliye yakın diplomatımızı katlettikleri için, her fırsatta her ortamda bize düşmanlık yaptıkları için “bazı Ermeniler”e hıncımız var, olabilir.
Ama Sabiha Gökçen’in “Ermeni” olmadığını ispat etmek için, birileri çıkıp da “Hayır efendim, Ermeni değildi, Boşnak’tı” diyebiliyorsa, demek ki Müslüman Boşnak olmak ayıp değil ama Gayrimüslim Ermeni olmak ayıp … bunda bir gariplik olma gerektir.
Hani biz tebamız olan Ermeniler’in kılına bile dokunmayacak kadar yüce gönüllü, koruyucu, asil bir millettik? Daha “Ermeni” lafını duyunca palaları çektik…
Hiç düşünmedik, bizim binlerce Ermeni vatandaşımız, kardeşimiz yaşıyor bu memlekette. Onlar kırılır, onlar gocunur… demedik, diyemedik çünkü medeniyet cilamız, hoşgörü cilamız, batılılık cilamız işte bu kadar, sadece bir iki milim ve çabuk sıyrıldı…
*
Emin Çölaşan, “öldüğü için kendini savunamayan” Sabiha Gökçen’in “Ermeni olmak” gibi ağır bir hakarete uğrayan, lekelenen, karalanan aziz manevî varlığından özür diliyordu.
Ben de “yaşadığı halde” (bu “karanların” vereceği tepkiyi bildikleri için) kendini savunamayan Ermeni vatandaşlarımdan özür diliyorum.
Emin olun, bu laflar bizi, Türk kökenli Türk vatandaşlarını temsil etmiyor.
Siz ne kadar bizi vuran, kıran soydaşlarınızın sözlerinden ve yaptıklarından sorumlu değilseniz, biz de bunlardan sorumlu değiliz.
Ama yine de Ermeni kardeşlerimizden özür diliyoruz!
Yorumlar kapatıldı.