Çetin Altan
İstanbul’da 2 sinagoga birden, patlayıcı yüklü kamyonetlerle yapılan intihar saldırıları… Sayılarının artması olasılığı da bulunan 25 ölü, 300’ü aşkın yaralı, hasar gören 100’e yakın bina; içi dışı, vitrini, kapısı, pesperişan olmuş bir yığın dükkan ve mağaza…
* * *
Başında Bin Ladin diye; Yahudilerle işbirliği yapan Hıristiyanlara ve onların yanında saf tutan Müslüman ülkelere haddini bildirmeye ve gerçek İslamın gücünü dünyaya kanıtlamaya azmetmiş bir liderin bulunduğu, El Kaide diye radikal İslami bir terör örgütü…
Ne ABD’nin, ne İngiltere’nin, ne İsrail’in, ne İsveç’in, ne Rusya’nın, ne Japonya’nın, ne de bizim gizli istihbarat servisleri; asla yerini bulamıyorlar; hem Bin Ladin’in, hem El Kaide kamplarıyla militanlarının…
* * *
Gencecik çocuklar, hangi hipnozlarla koşullandırılıyor, intihar saldırılarında ölüp gitmeye?
Parçalanarak ölme pahasına, korkunç cinayetler işlemekten ne geçiyor ellerine?
Onları kimler, böylesine bir hipnozun robotları durumuna dönüştürüyor?
Bunu ne ABD’nin, ne İngiltere’nin, ne İsrail’in, ne İsveç’in, ne Rusya’nın, ne Japonya’nın, ne de bizim gizli istihbarat servisleri bir türlü bilemiyor.
Milyarlarca dolara mal olduğu apaçık, El Kaide ile ilgili harcamaların; hangi parasal kaynaklara dayandığını da yine kimsecikler bilmiyor.
Nasıl ki örgüt için gerekli silahlarla, patlayıcı yapmak için gerekli maddelerin ve bu alandaki üst düzey uzmanların da, nasıl sağlandığı yine hiç bilinemiyor.
* * *
43 – 45 yıl sürmüş olan Soğuk Savaş döneminde ne İslami terör örgütü vardı ortalıkta, ne de bu kadar terör eylemi…
Soğuk Savaş yılları biter bitmez, nasıl oldu da birden ortaya çıktı radikal İslam kökenli bunca terör olayı?
Lütfen bağışlayın, bendenizin beyinsel kapasitem yeterli değil bütün bunları algılamaya…
Ben, insanları da; inançlarına, ırklarına göre ayırıp, karşılıklı düşmanlıklar yaratılıp durmasını hiçbir zaman anlayamadım.
Daha doğrusu, bu tür düşmanlıklar yaratmaktan kimlerin çıkar sağladığını merak ettiğim dönemler oldu.
Karşıma hep, saltanat sürme tutkunu politikacılarla, silah satıcıları çıktı.
* * *
Fransız İhtilali der dururuz; neden sonra ortaya çıktı ki, o ünlü Fransız ihtilalcilerini – bir Robespierre hariç – İngiltere Başbakanı genç William Pitt, finanse etmiş.
Derdi de, Amerika’nın bağımsızlık savaşına destek veren 16. Louis’yi devirip, yerine İngiliz dostu olun 18. Louis’yi geçirmekmiş.
Ama başka türlü gelişip gitmiş tarih…
* * *
Bizde II. Jön Türk hareketini de, Alman İmparatoru II. Wilhelm finanse etmişti bir ölçüde ve İttihatçıları; içeride, ırkçılığı pompalamaya yönlendirmişti.
Amacı da, Orta Asya Türkilerine doğru uzanmaktı.
O nedenle Osmanlı İstanbul’unun Yahudisi, Ermenisi, Rumu, Arabı, Süryanisi, Levanteni ile rengarenk mozayiği; “Ben bir Türküm dinim cinsim uludur” türü manzumelerle dinamitlendi gitti.
Sonuç, Türk bayrağı çekmiş 2 Alman zırhlısının Odesa’yı bombardımanıyla bir gecede girilen I. Dünya Savaşı ve 2 milyona yakın insanın ölümüyle darma duman olan Osmanlı ve 34 yeni devletin birden kurulması…
* * *
Eksisi – artısıyla objektif bir tarih bilinci yaratmak yerine, “Türke Türk propagandası yapmaya” dayalı, “resmi tarih” diye temelsiz yakıştırmaların sarmalı içine alınmış genç kuşaklar; elbet çok zorluk çektiler evrensel kadrolar çıkarmakta…
Bugün hala daha Avrupa Birliği üyesi olamıyorsak; biraz da bu tür, sosyo – ekonomik gerçekleri kefenleyen, demagojik koşullanmalardan ötürü…
* * *
Dünkü Radikal gazetesinin manşetinde MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un şöyle bir açıklaması vardı:
“Türkiye’de ayda 7 – 8 Kaideci yakalanıyordu. Yakalanan Kaide militanları arandıkları ülkeye sessiz sedasız iade ediliyordu”
Herhalde Şenkal Atasagun’un da, bir hayli bilgisi var, gerek El Kaide’nin kampları hakkında, gerek silah ve parasal kaynakları hakkında…
Bütün bu bilgilerin açıklanıp açıklanmaması ayrı bir konu da olsa; herhalde ayrıntılarıyla bilinmesinde büyük yararlar var…
* * *
Özellikle de Başbakan Tayyip Bey’in iktidarı ve taraftarları açısından…
İntihar saldırılarıyla da işlenmiş olsa, cinayetlerin arka plandaki sorumlu ve suçluları yakalanmadığı zaman; kabak çokçası iktidarların başına patlar ve bazen önlenemeyen kargaşa, sıkıyönetim ilanına kadar dahi gidebilir…
Ve Türkiye de uzaktan el sallar hem AB üyeliğine, hem turizme, hem küresel sermaye yatırımlarına:
– Elveda…
Yorumlar kapatıldı.