Emin Çölaşan
TÜRKİYE’de inanılmaz bir AB şamatası sürdürülüyor. Medyamızın bir bölümü bunu kendisi için ‘‘onur sorunu’’ yaptı. Ne pahasına olursa olsun, hangi ödünleri verirsek verelim… Ve AB’den çıkmaz ayın son çarşambasında bir tarih alalım!
AB istedikçe istiyor, biz verdikçe veriyoruz.
Hiçbir aday ülkeye yapmadıklarını bize yapıyorlar… Adamlar haklı. Böylesine teslimiyetçi, böylesine ulusal onur kavramından yoksun bir yönetimi karşılarında ilk kez görüyorlar, her isteklerini elde ediyorlar.
AB’nin elinde büyük paralar var. Bazı tipler satın alınıyor, paralar bol kepçe dağıtılıyor.
Bizimkiler ise toplumu yalanlarla kandırmanın peşinde:
‘‘Ah bir AB üyesi olsak, pasaportu cebine koydun mu istediğin yere vizesiz gidersin abicim!..’’
Tamamen yalan. Tamamen kandırmaca. AB üyesi olsak bile serbest dolaşım hakkımız olmayacak. Bunu çoktan kabul ettik. Yine vize alacağız, yine kuyruklarda insanlık dışı davranışlar yaşayacağız.
***
Türkiye’nin muhatabı olan AB ülkeleri doymak bilmeyen bir canavar. Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, onları tatmin edemezsiniz. Bunu hep savunuyorum, ‘‘AB’ye gireceksek onurumuzla girelim, kendimizi böyle ezdirmeyelim, bu işin sonu yok’’ diye buradan bağırıyorum.
Yazdıklarım bir bir çıkıyor.
İşte, şimdi Kıbrıs’ın satışı gündemde.
AB, Kıbrıs Türk toplumunun bir bölümünü çoktan ayarladı. Rum kesimi girdi. Türk toplumunu içinden böldüler.
AB ve Rum yandaşları bastırıyor:
‘‘Ey Türkiye, Kıbrıs sorununu çözmezsen AB üyeliğini unut.’’
Türkçesi: ‘‘Ver kurtul…’’
İşin ilginç yanı, bu kez Amerika da aynı doğrultuda bastırıyor.
Hesap açık: Rauf Denktaş yakında yapılacak seçimde tasfiye edilecek, yerine Mehmet Ali Talat diye biri getirilecek, Kıbrıs teslim bayrağını çekecek.
***
AB ülkelerinin karşısında yıllardan beri hesap veriyoruz. Korkunç bir aşağılık duygusu içinde eziliyoruz.
Onlar tak diye emir veriyor, biz şak diye yerine getiriyoruz.
Bunları yaparken, ya da yaptıktan sonra AB üyeliğimiz garanti mi? Değil!
Bırakalım üyeliği müyeliği bir yana, 2004 yılında Türkiye’ye müzakere tarihi verecekler mi? Bilinmiyor, tahmin edilmiyor. Verseler bile gündeme yine bazı onur kırıcı konular getirip bize yutturmaya kalkışacaklar.
Kıbrıs… Ege…
Ve sonra sıra Güneydoğu’ya gelecek!
Bu olacakları görmeyenler ya ihanet içindedir, ya da çok saftır.
***
Son Irak savaşı başlamıştı. Bize hitap eden bir AB bildirisi yayınlandı. Aynen şöyleydi:
‘‘Türk askeri Kuzey Irak’a girerse, Türkiye AB üyeliğini unutsun.’’
Biz kapitülasyon döneminde bile böylesine aşağılanmamıştık. Bunu da yuttuk, sineye çektik. Allah kahretsin.
(İçimden çok daha ağır sözler yazmak geliyor ama hem ayıp olacak, hem suç olacak).
Cumhuriyetin 80. yılında başımıza gelenleri, ne duruma düşürüldüğümüzü lütfen çok iyi görüp algılayalım.
Emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı dünyada ilk bağımsızlık savaşı verenlerin, bu ülkeyi kurtarıp yeniden oluşturan büyüklerimizin kemikleri, mutlaka mezarlarında sızlıyordur.
***
AB ülkeleri bir kristal fanusta yaşıyor. Onların terör, bölücülük, irtica, yolsuzluk, vurgun gibi dertleri yok. Komşuları Irak, İran, Suriye değil. Tuzları kuru.
Kendi koşullarını kakaladıkça biz boyun eğiyoruz. Bir tek namuslu devlet adamı ortaya çıkıp bunlara ‘‘yeter be’’ diyemiyor.
Atamız Osmanlı hasta adamdı, Avrupa’nın kucağına düşmüştü. Atatürk’le birlikte hem sağlığımıza, hem de onurumuza kavuştuk.
Şimdi her şey sil baştan.
Sat Kıbrıs’ı, ver Ege’deki haklarını, biraz daha bastırınca Güneydoğu’da kıvırtmaya başla… Neymiş?
AB’yi karşımıza almayacak ve ileride müzakere tarihi alacakmışız!
Aman Allah, ne günlere kaldık, nasıl bir satılmışlığın, onursuzluğun içine sürüklendik.
Şamar oğlanına döndük.
Yorumlar kapatıldı.