Yüksek kan kolesterolünü düşürmek için son otuz senede değişik ilâçlar kullanılmıştır. Araştırma laboratuarlarının sürekli çalışmaları sonucu nihayet etkisi yüksek, yan etkisi az ilâçlara ulaşıldı. “Statinler” namı altında toplanan etkili maddeler bulundu (lovastatin, simvastatin, pravastatin, fluvastatin, atorvastatin, vb…). Bütün bu statinler değişik ilâç laboratuarları tarafından değişik ticarî isimlerle ticarete verildi. Bu statinler arasında benim tercihim atorvastatin’dir. Amerikan Pfizer laboratuarı tarafından bulunmuş ve Lipitor adı ile ticarete verilmiştir. Aynı hammade ile yurdumuzda Ator ve Tarden isimleri ile üretilmektedir.
Statinler karaciğerde imâl edilen kolesterolün yapımını yavaşlatmaktadırlar. Kolesterol hücrelerimiz için hayatî önem taşıyan bir maddedir. Hücre zarının temel maddesini kolesterol oluşturur. Ayrıca seks hormonlarının (erkekte testosteron, kadında estrojen ve progesteron) vücutta yapılmaları için hammade olarak kolesterol kullanılır. Besinlerle alınan kolesterol miktarı yetersiz olduğunda karaciğerde kolesterol sentezi yapılır. Fakat bazı kimselerde, hiç gereği yokken, karaciğerde büyük miktarlarda kolesterol imâl edilmektedir. Bu aşırı imâlat genetik bir kusurdur, nesiller boyunca sürüp gider. Tamamen kolesterolsuz bir beslenmede bile kandaki kolesterol hep yüksektir.
Kolesterolün bir kısmı “yüksek yoğunluklu” dur (High Density Cholesterol, HDL), damarlara zararı dokunmaz. Bundan ötürü “iyi kolesterol” denir. Bir bölümü de “düşük yoğunluklu” dur (Low Density Cholesterol, LDL), damarların iç yüzüne sıvanır ve seneler zarfında (ortalama 25 sene) damarı daraltıp tıkar.
Statinleri yeryüzünde milyonlarca insan kullanmaktadır. Başta Amerika olmak üzere birçok ülkede çok düzenli istatistikler tutulmuştur. Son beş seneki verilere dayanarak, 28 Temmuz 03 tarihli Newsweek mecmuasında konu ile ilgili geniş bir yazı çıkmıştır. Bu son senelerde statinlerle ilgili bilinenler bir hayli genişlemiştir. Bu konuda bildiklerimizi özetlemek istiyorum.
1- Diyet bir dereceye kadar etkilidir, fakat sadece diyet yeterli değildir. Kolesterolü istenen düzeye indirmek için statin verilmesi gerekir. Kimisinde 10 mg yeterlidir. Kimisine 20 veya 40 mg vermek gerekir. Hatta günde 40 mg ile düşürülemeyen nadir vakalarda daha yüksek dozda vermek gerekir (Amerikada Lipitor’un 80 mg lık tabletleri geçen sene piyasaya verildi).
2- Kolesterol yüksekliği şişmanlığa, fazla yemeğe bağlı değildir (veya kısmen bağlıdır), olay genetik ve ailevidir. Kolesterol yüksekliği, tıpkı şeker hastalığı gibi, ömür boyu devam eder. Şu halde tedavisi de ömür boyu devam etmelidir. Kolesterol normale düştükten sonra ilâç miktarı azaltılabilir, fakat kesilemez. Kesildikten birkaç hafta sonra yükselme başlar.
3- Hastaların çok korktuğu yan etkiler (karaciğer enzimlerinin yükselmesi, kas iltihaplanması, vb…) çok seyrektir. Statin alan pek çok hastam arasında (bunlar arasında aylardan beri 60 mg alan bir hanım hastam dahil) bu yan etkilerden hiçbirine rastlamadım ve tedaviyi kesmek zorunda kalmadım. Zaten yan etkiler de tedavi kesildiğinde ortadan kalkmaktadır. İlk başlarda korkulan yan etkiler görülmediği için Amerikada, önce 40 mg lık daha sonra 80 mg lık tabletler ticarete verildi.
4- Kolesterol yüksekliği ailevi olduğundan, anne veya babasında yüksek kolesterol bulunan gençler de mutlaka kontrol edilmelidir. Daha 18 inde yüksek bulunabilir. Bu yaştan tedbir alındığında damarlar ömür boyu temiz kalacaktır.
5- Kolesterolü kontrol altına alan ve sigaradan da uzaklaşan toplumlarda infarktüs,felç gibi damar olayları gittikçe azalmaktadır. Toplam kolesterol 200 mg ın, LDL kolesterol 130 mg ın altında tutulmakla birlikte günde 75-150 mg aspirin alındığında damar problemleri asgariye inmektedir. Mideden ötürü aspirin alamayanlara Plavix vermek gerekir.
6- Statin alan hastalardan kan kolesterolü kolaylıkla kontrol altına alınabildiğine göre artık çok katı diyet uygulamalarına gerek yoktur. “Doktor bey Paskalyada bir yumurta yiyebilir miyim” diye soran hastalarımız var. Kolesterolü kaç olursa olsun haftada 2 yumurta tavsiye etmekteyiz. Fakat yine de kırmızı et olarak koyun ve kuzu eti değil, dana ve sığır bifteği (haftada bir) tavsiye etmekteyiz. Kıyma, sakatat, salam (tavuk ve hindi salamı dahil), sosis, sucuk, döner, kokoreç, işkembe yasak. Kenardaki yağlar atılmak kaydı ile pastırma ve jambon arada yenebilir. Az miktarda kabuklu deniz mahsullerinin (karides, ıstakoz, böcek, pavurya, midye…) de zararı yoktur. Akdeniz mutfağı tarzı yemek adeti her eve girmelidir. Bütün sebzeler, pilav ve makarna zeytinyağı ile pişirilmelidir. Kahvaltıda peynir yerine zeytin tercih edilmeli, yağlı ve lezzetli peynirlerden, tereyağı ve kaymaktan vazgeçilmelidir. Zeytinyağı veya diğer bitkisel yağlarda kızartılan yiyeceklerde ( tava balık, patates tava, patlıcan tava,…) de kolesterol yoktur. Ancak tereyağında kızartıldığında kolesterolle yüklenir. Yine de tava yiyeceklerde kalori yüksektir ve kilo alınır. Bütün bu diyet kaidelerine uyulmazsa bile, statinleri daha yüksek dozda vererek kolesterolü aşağıda tutmak mümkündür. Ama tercihimiz ilâç dozunu düşük tutup uygulanabilir bir diyet tavsiye etmektir.
7- Son senelerde ortaya çıkan bir gerçek de çok önemlidir. Daha önce kolesterolü yüksek olan ve damar problemleri başlamış olanlarda total kolesterol 180 in, LDL kolesterol 80 mg ın altında tutulduğunda, daha önce damar duvarına sıvanmış olan kolesterol oradan sökülüp alınabilmektedir. Daralmış damarların bu sayede açılmaları şansı vardır. Damar tedavisinde ulaşılmış önemli bir merhaledir.
8- Anjioplasti (balon veya stent), baypas (bypass) ameliyatı geçirmiş olanlarda da kolesterol sınırları 180 ve 80 in altında tutulabildiğinde damarlar tıkanmamaktadır. Buna dikkat etmeyenlerde yeniden balon veya ameliyat gerekebilmektedir.
9- Statinlerin, kolesterol düşürücü etkilerinden başka, henüz tam anlaşılamamış yararlı etkileri de vardır. Örneğin, aspirin kadar olmasa da, kan pıhtılaşmasını önleyen etkisi de vardır. Beş seneden beri statin almakta olan yaşlılar grubunda daha az Alzheimer bunaması vakası görülmüş. Alzheimeri önleyebilir tezi ortaya atılmış. Alzheimer’li hastaların beyninde beta-amiloid denen bir madde biriimi olmakta. Statinler belki de bu maddenin oluşmasını önlemektedirler. Keza statin alan hastalarda aort kapağı kireçlenmesi de daha az görülür olmuş. Hatta bazı istatistiklerde statin alanlarda mültipl skleroz (MS) vakaları da daha seyrek görülmüş. Bu iddialar üzerine çalışmalar devam etmektedir.
Bizim özet epeyi uzadı. Ama sanıyorum insanlar aspirin ve statin alarak, sigara ve aşırı kiloyu bırakarak, yürüyüş ve diğer sporlarla yağları biraz yakarak artık daha uzun ve sağlıklı yaşayacaklardır. “Anti-aging” ciler şimdi bu konularla uğraşmaktadırlar. Kalın sağlıcakla.
Yorumlar kapatıldı.