Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan ve beraberindeki 23 kişi geçtiğimiz hafta sonunda Van gezisindeydiler.
Ağtamar Surp Haç Kilisesi, Nareg Surp Krikor Manastırı, Gıduts (Çikadun) adasındaki Surp Ohannes Garabet Kilisesi ve Manastırı, Varak Haç Manastırı (Yedi Kiliseler) Van Müzesi ve Van Kalesi gezilen yerlerdi.
Ağtamar (Akdamar) Surp Haç Kilisesi: Bunlar içerisinde en çok bilgi sahibi olduğumuz, hikayesini bildiğimiz, resimlerimden tanıdığımız yer burasıydı. Aynı ismi taşıyan adada tek başına varlığını devam ettiriyor. Vaspurakan (Farsça soylular ülkesi, Pers İmp.lugunu meydana getiren 13 bağımsız eyalet ya da krallıklardan birisi)) Kralı 1.Gagik tarafından M.S. 915-921 yılları arasında yaptırılmış. Ve 1895 yılına kadar Ermenilerin Patriklik merkezi olarak kullanılmıştır. Van’ın Gevaş ilçesi sahilinin 4 kilometre açıklarında.
Nareg Köyü ve Manastırı: Şimdi ismi Yemişlik olan köyde. Aziz Krıkor Naregatzi’nin yaşadığı mezarının ve Surp Krikor Manastırının bulunduğu yer, daha doğrusu Ağtamar’ı gören bir tepe. Tepenin en üst noktasında bir ilim merkezi olan manastır varmış, ama şimdi yok. Yerinde bir cami var. Surp K. Naregatzi’nin mezarının bulunduğu yer ise bir ahır. İçeride mezar taşı olduğu söylenen ya da bilinen bir taş var. (Bizi orada bir sürprizle karşıladılar. İlkokulun (1-5) tüm öğrencilerini Badriark Hayr’ı karşılamaya getirmişlerdi. Badriark Hayr hepsiyle ilgilendi, onları sevdi. Onlara yönelik bir konuşma yaptı. Üst, baş yok, ayakkabı yok… Tüm köy halkı da toplanmıştı. Bizlere imamın evinin loğlu terasında çay ikram ettiler.)
Gıduts Adasında Surp Ohannes Garabet Kilisesi ve manastırı: Kuş gagasına benzeyen bir yarımada iken Van gölünün sularının yükselmesi sonunda ada haline gelmiş. Yarımadaya (Ermenice gaga anlamında) Gıduts adını vermişler. Zamanın en önemli din eğitiminin verildiği merkezmiş. 110 din adamının din eğitimi aldığı manastır ve onların kaldığı yerlerden oluşan bir küllüye. Kaldıkları yerlere Çikadun derlermiş (içinde normal yaşam için gerekli eşyaların bulunmadığı ev anlamında) rahipler burada disiplin altında, konfordan uzak, zor bir hayat yaşamaları gerektiği evlerinin içinde hiç bir eşya bulunmazmış. Daha sonraları burası adak yeri olmuş, ismi de Çarkapan’a dönüşmüş. ( Kötülükleri savan, şer savan anlamında) Bu isim de halk ağzında değişikliğe uğrayarak şimdiki ismi Çarpanak olmuş. Kilise duruyor ama rahiplerin kaldıkları yerler yıkılmış taş yığınlarına dönüşmüş. Bitişikteki büyükçe mezarlığın taşları ise acıbadem ağaçlarının altında hala duruyor. (Bu demektir ki henüz oraları kazıp kemikler, kafatasları çıkartmamışlar.) Çarpanak’ın ana kara tarafı Van gölünün en güzel sayfiye yerlerinden birisi. Burasının şimdiki ismi Yazlık. Yazlık konutların villaların bulunduğu bir yer. Burası manastıra gelen misafirlerin, din eğitimi alan rahip yakınlarının konakladığı, kaldığı yermiş. Buraya (dış ev anlamında) Tursidun derlermiş. Daha sonraları (1800 lerin sonlarına doğru) burası Van’ın ileri gelen Ermenilerinin yazlık evlerinin bulunduğu yer olmuş. Ermenilerden sonra da bu özelliği halen devam ediyor ve ismi Yazlık olarak kalmış.
Varak (yedi kiliseler): Aynı ismi taşıyan dağın bir hayli yukarılarında bölgenin piskoposluk merkeziymiş. Hıristiyanlığı yaymak için bölgeye gelenlerin ilk yerleştikleri yer. İlk defa yabancı dil eğitimi de veren kolej burada açılmış. Bitişiğinde ise kütüphane varmış. Günümüzde düğünlerde okunan ‘düğün duası’ 600 lü yıllarda (yanılmıyorsam Rahip Giragos tarafından) burada yazılmış. Köyün şimdiki ismi Bakraçlı. Şafi Kürtlerin bulunduğu bir köy. Kilisenin durumu yine de iyi. Kiliseden kiliseye giriliyor. Kubbesi bir kaç yıl önce depremden yıkılmış. Ve köylüler taşlarını saklamışlar. Bir gün onarılırsa yine kullanılır diye.
Van’la ilgili kısa kısa bilgiler:
1915 öncesinde Van’ın nüfusu 52 binmiş. Bunun 32 bini Ermeniymiş. Merkezde 8 kilise 7 okul varmış. Van 1870 lerde ekonomik yönden bölgenin en gelişmiş yeriymiş. Ermeni müteşebbisler daha o zamanlarda sanayide büyük hamleler yapmışlar. Mesela, ilk tekstil/dokuma fabrikasını Tokmakcıyan Efendi kurmuş, fabrikasında 1500 kişi çalışırmış. Kapamacıyan deri sanayinin tanınmış bir isimi imiş, ilk deri fabrikasını kurmuş. Aleksandıryan Efendi ise daha o tarihte Van’da motor fabrikası kurmuş… Van’da sosyal amaçlı 10 Ermeni derneği varmış, iki aylık bir de günlük gazeteleri varmış.
Van Müzesi mi? Bu güzel geziyle örtüşmüyor. Müzedeki Ermenilere ait eserlerle, N.Ö. 8-10 bin yıl öncesinden gelen eserlerle, kafataslarının, kemiklerin ve bildiğimiz tanık hikayelerinin yan yana duruşu ise bir önceki iktidar döneminden kalan ve hiç de hoş olmayan bir görüntü.
Günümüz Van’ı sanayide değilse bile ticarette özellikle sınır ticaretinde bölgenin önemli bir merkezi konumunda. Şehircilik bakımından ben beklediğimden daha ileri buldum. Kısaca sonuç: İYİ BİR GEZİYDİ.
Yorumlar kapatıldı.