İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

akşam: Hz.İsa´nın evleri

Ayşe Önal

Azınlıklar, tarihimizi, demokrasimizi, hoşgörüye düşkünlüğümüzü ispata ve başkasının dini ile eğlenmekte işe yararlar. Vakıflarını geri vermek istiyoruz ama gerçek sahibi Hz. İsa’yı bulup getiremiyorlar.

Antalya’daki Hıristiyanlar yıllardır kilise istiyorlarmış. Beşinci kol işi bu. Avrupa, derin siyasetle Çin’i zayıflatmak için Falun Gong isimli uyduruk mezhebin üç beş müridine tapınak açtı diye deniz kıyısında da kilise istiyorlar.

Bizim sorunumuz kilise yokluğu değil çokluğudur. Ahalisi olmadığı için kapılarına asma kilit vurulmuşları görmüyor musunuz? Ahalisinin çoğunu kayıtdışı sürgünlerle kovduk. Bir avuç kalanını da küfür sayılan sözcüklerle tanımlıyoruz. Bunu hak ettiler. Ecdadımızın dinimizden olmayanı rahat ettirmesini takdir bile edemediler.

Kökü dışarıda, atalarının mezarı içeride azınlıklar ibadet yeri isteyeceklerine ibadet edecek ahalileri olmadıklarına üzülsünler. Müslümanlar boş vakitlerinde ihtiyaç fazlası kilise inşa etmişlerdi de. Katolik, Ortodoks değil Protestan Kilisesi istiyorum diyemezsiniz. Dinde mezhep olur mu? Bu vesile ile barışabilir, tek çatı altında toplanabilirsiniz. İltica maksatlı mahsuscuktan din değiştiren müminlerimiz hariç toplumumuzu misyonerlerden korumak zorundayız.

Biz Alevi kardeşlerimize bile elimizi uzattık ve dedik ki, ‘Müslüman olan camiye gider. Cemevi de nereden çıkmış?’ Türk ve Sünni çatı altında toplanmak milli beraberliğimizin rehberidir. Hemen her Avrupa kasabasında şahsen cami görmüş biri olarak, 1 milyon sterlinini Prens Charles’ın, yerini ve bütçenin kalanını yerel yönetimin bağışladığı Londra Süleymaniye Camii’ni örnek vermeyiniz. Bildiğiniz gibi Prens gizli Müslüman’dır. Avrupa’da, değil yeni bina yapmak, duvara çivi çakmak bile izne tabi olduğu halde cami için özel statüyle hiç bekletilmeden yer ve para verilmesi gayet doğaldır. Bizim şehirler arsız bir göç talanı ile yağmalanırken hiç aldırmayıp, kilise binasına yer bulma sırasında şehir mimarisine hassas olmak ayrı mesele, karıştırmayalım lütfen. Avrupalılar cami yapmaya şunun şurasında yüz yıl önce başladılar. Biz ise camiden başka bir ibadethane olamayacağını bildiğimizden imar hukukumuza sadece cami yapımı izni koymuştuk. Ne öngörü ama!

Hıristiyan ülkelerindeki Müslümanlar konusunda hassasiyetimizi Müslüman ülkemizdeki Hıristiyanlar konusunda beklememelisiniz. Müslümanlar Avrupa’da şebeke, evlilik vesaire çığ gibi büyüyerek bunu hak ettiler. Azınlıklarımız ise yok olarak kelaynak muamelesini hak ettiler. Zaten ülkemizdeki hukuki statüleri ‘yabancı’ dır. Onların meseleleri ile İçişleri Bakanımız değil Dışişleri Bakanımız ilgilenir. Ruhbanların Heybeliada Ruhban Okulu’ndan yetişmesi gerektiğini ileri süren Patrik Bartholemeos yeterince başımıza dert zaten. Bir de Haçlı Seferleri’nden sabıkalı Vatikan, ”Türkiye’de Katolikler’e ait gayrımenkulleri’ miras olarak istiyor. Allah’tan değerli devletimiz tuzağa düşmedi ve işi değme cambazları imrendirecek kadar ustalıkla ipe serdi.

Unutmayalım ki bir medeniyeti dini, ırkı, kanlı gelenekleri ile istila etmek hakkı sadece Türkiye’nin Müslümanları’na haktır. Baş örtüsü kullanılarak ele geçirilmekten çok korkan devletimiz azınlıklar konusunda Müslümanları’yla takdire şayan bir fikir birliği içindedir.

Yorumlar kapatıldı.