İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Diyarbakır, ah güzel evim!

EVRİM ALTUĞ

DİYARBAKIR – Birinci yaşını bir ay önce kutlayan Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM), 12 ayda 17 bini aşkın sanatseverin coşkusunu arkasına aldı; yerli-yabancı onlarca konuk ve projeyi bağrına bastı.

Ancak, sadece varlığıyla bile ‘Güneydoğu’da adeta bir kültür vahası yeşerten DSM bununla da yetinmedi ve merkez geçen hafta, kendi evinde bir yılı aşkın süredir özenle yetiştirdiği ilk ‘ithal kültür meyvesi’ni dünya sanatına tattırmanın haklı gururunu yaşadı.

Yönetmenliğini, İzmit Büyükşehir Belediye Tiyatrosu dramaturgu, yönetmen Emre Koyuncuoğlu’nun üstlendiği ‘Home Sweet Home’ adlı ‘tiyatro, müzik, dans ve video projesi’, prömiyerini 17, 18 ve 19 Ekim akşamı Diyarbakır’da izlenen toplam üç gösteriyle yaptı.

500 yıllık mekâna dönüş

Anadolu Kültür, DSM ve Belçika ‘Kunsten Des Arts’ Festivali’nin ortak imzasıyla sahnelenen disiplinlerarası yapım, kentin ‘Suriçi’ndeki 500 yıllık Surp Sarkis Ermeni Kilisesi’nde sahneye kondu.

Kesintisiz 1,5 saatlik bir gösteri halinde kurgulanan, ancak mekân, ses ve dramatürjide sık sık sürprizler sunan projenin belki de en güzel özelliği, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Halk Dansları Ekibi ile Diyarbakır’da bu proje için oluşturulan atölye çalışmasına katılan gençlerin alınterini bünyesine katmasıydı. Yönetmen Koyuncuoğlu’na göre ‘evini, yurdunu bulmak, huzur bulmaktı’. Bu nedenle oyunda geleneksel Dengbej’lik kurumu da unutulmadı. Kilise avlusunda başlayan, ortasında devam eden ve çıkışında sonlanan yapıtta, bölgeye özgü ‘Erbane’ vurmalı çalgı topluluğu ve Dengbej Xale Ehmet’in vokal kayıtları da iki ‘doğal öğe’ olarak dikkat çekti.

Koyuncuoğlu ve ekibinin bölge insanlarıyla yaptığı yüz yüze görüşmelerden derlediği gerçek, sesli ve sıcak hikâyeler de, projeye yoğunluk ve gerçeklik duygusu sızdıran öteki unsurlar arasındaydı.

Yönetmen, oyun boyunca ilettiği karakterlerle yer yer bir ana, sevgili veya kız çocuğu gibi, toplamda kadınca bir duyarlıkla anlattıklarıyla, istisnasız her köken ve yaştan insana Diyarbakır’ı hoşgörü ve sevgiyle sahiplenme çağrısı yaptı. ‘Gelenek’leri ve tarihi buluşturan ‘sülük’ simgesi ise, izleyicinin yorumuna olabildiğince açıktı: Zira ‘Sülük’ hem bir tedavi, hem de sömürü unsuruydu.

Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir ve Suriçi Belediyeleri ile Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün varlığıyla kendisini unutturmadığı ‘Home Sweet Home’ projesi için, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve Dicle Fırat Kültür Sanat Merkezi gibi kuruluşlar da seferber olmuşlardı. Esra Bezen Bilgin, Su Güneş Mıhladız ve Şafak Uysal’ın izleyiciyi sürüklediği ‘Home Sweet Home’ için hazırlanan belgesel Aydın Sarıoğlu’nun imzasını taşırken, yapıtın müzik ve ses tasarımını Çiğdem Borucu üstlendi.

Yorumlar kapatıldı.