İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

haberanaliz: Amerikan Elçisi Edelman ve Ermeni Patriği Mesrob II

Dr. Hasan Oktay

Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Eğitim Fakültesi

Tarih Bölümü

Büyükelçi Tayin Süreci

ABD’de, tayin edilen büyükelçiler Senato’nun ilgili komisyonunda, gidecekleri ülkeler hakkında sorgulanır. Buna ‘hearings’ denir. Türkiye’de bulunan Amerikan Büyükelçisi Eric Stevan Edelman da 9 Nisan’da sorgulanmış. Her zaman resmi kaynaklarca yayımlanan bu sorgulama ile ilgili bilgilere bu defa ulaşılamamış. Dışişleri Bakanlığımız ‘Bizde bilgi yok’ demiş. Washington’daki büyükelçilik de ‘Bu soruşturmayı izlemedik. Bizde sadece orada yaptığı konuşma var’ şeklinde bir cevap vermiş.

ABD, Türkiye’nin işin üzerine gittiğini görünce gayrı resmi bir yolla da olsa ‘Bu soruşturma (hearings) bu defa tek senatör toplantıya geldiğinden yapılamadı’ şeklindeki yanlış bilgiyi Türkiye kamuoyunu tatmin edebilmek için yaymıştır. Yani Edelman’ın bu toplantıda ne konuştuğu, Edelman’a ne dikte ettirildiği, görevi hakkında her hangi bir bilgi dışarıya sızdırılmamıştır.

Edelmanın gerçek görevi nedir

Aslında Edelman ile ilgili” hearings” üzerine ABD ve Türkiye tarafından bir esrar perdesi gerilmesi ‘Acaba orada ne gibi sivri ve Türk kamuoyunu rencide edici şeyler söyledi ki, sözleri gizlendi?’ diye bir yoruma yol açmıştır. Edelman, Türkiye’ye gelip bir müstemleke valisi gibi orada burada çok yadırganan demeçler vermeye başlayınca ve başka diplomatların o zamana kadar ziyaret etmeyi hiç akıl etmedikleri çevreleri teker teker ziyaret edince, akla hemen bu sayın elçinin gerçek görevi sorgulanmaya başlandı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği basında bu yönde çok sık eleştiriler çıkınca hiçbir resmiyeti olmayan, bütünlüğü bulunmayan (ancak yapılmadı denilen hearings’in yapılmış olduğunu gösteren) ne olduğu bile anlaşılmaz bazı metinleri basını tatmin edebilmek için fakslamaya başladılar. Edelman’ın Türk-ABD ilişkileri ve Türkiye’ye izleyeceği politika hakkındaki görüşleri ancak yapacağı faaliyetler ve söylemleriyle ortaya çıkacak, üzerindeki esrar perdesi o zaman kalkacak ve belki de o zaman bir çok konu için iş işten geçmiş bile olacak.

Edelmanın Türkiye’ye Gelmeden Öncesi Faaliyetleri

Yahudi bir aileye mensup olan Edelman’ın ABD dışişleri bakanlığındaki ilk görev yeri Ortadoğu’dur ve ilk işe başlar başlamaz Batı Şeriya ve Gazze bölgelerine özerklik tanınması görüşmelerine Amerikan delegasyonunda görev yapmıştır. Edelman burada iken İsrail Kudüs’ü başkent ilan etmiştir. Edelman SSCB’nin dağılma sürecinde Moskova’da ABD Dışişleri bakanlığının özel danışmanı olarak görev yapmıştır.1989-90 yıllarında Edelman’ı Doğu Avrupa masası direktörü olarak görüyoruz. Burada Varşova paktını dağıtma görevini üslenmiş. Varşova paktının dağılmasının başlangıcı Berlin duvarının yıkılışına Edelman canlı şahitlik yapmıştır. 1993’te ise Çekoslavakya’nın başkenti Prag’da büyükelçi müsteşarı olarak görevdedir. Aradan çok zaman geçmez ve Çekoslavakya Çek ve Slovak cumhuriyetleri olarak ikiye bölünmüştür. Bunlar belki tesadüfi olaylar olarak yorumlanabilir. Fakat gelişmeler ve Ayağının tozuyla Türkiye’de yapmış olduğu görüşme ve verdiği demeçler bir planın adım adım uygulanışına şahit olacağız gibi bir izlenim vermektedir.

Türkiye’deki Faaliyetleri

Edelman ayağının tozuyla konuştu ve Türkiye’nin, Ermenistan’la olan sınırını açması Türkiye kendisi Ermenistan sınırını açmazsa Amerika’nın açtırtacağını sözlerine eklemiş Bu beyanlar tek kelimeyle gereksizdir, yanlıştır ve ülkemizin içişlerine kaba bir müdahaledir.

Ermenistan, yıllardan beri bir Türk Devleti olan Azerbaycan topraklarının % 20’sini askeri işgal altında tutmakla kalmıyor; Anayasasıyla Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’dan toprak taleplerinde de bulunuyor ve nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş olmasına rağmen, hiçbir uzlaşmaya yanaşmıyor. Türkiye bu ülkeyle olan sınırını açarsa, Ermenistan rahat bir nefes alacak; ama işgalcilikten yine de vazgeçmeyecektir. Zira, Erivan, Türkiye’nin sınırı açmasının -başta Amerika olmak üzere-Batılı Devletler ile Rusya’nın baskısı altında kalmasından ileri geldiğini düşünmeye devam edecektir.

Bununla da kalmayan Edelman, Denktaş’ın da Annan Planı’nı kabul etmesi gerektiğini söyledi. Kıbrıs’ta tarihi bir fırsatın kaçırıldığını vurgulayan Edelman, ” Her iki ülke halkı da beraber yaşamak istiyor. Denktaş, gelişmeye engel olmamalı. Güney Kıbrıs’ın AB’ye girmesinden önce bir çözüm bulunmalıdır. Zaman kısalıyor” diye konuştu.

Ayrıca Edelman Irak, PKK/KADEK konusunda alışık olmadığımız bir tutum içerisine girmiş, fakat PKK/KADEK örgütüne karşo olup olmadığı konusunda renk vermemiştir. Fakat görüşme yaptığı kişiler Kadek sempatizanı, bu örgütü bütün varlığı ile destekleyen gruplar olması aklı karıştırmaktadır.

Edelman bilmelidir ki Türkiye’de duygusal bir Amerikan aleyhtarlığı varsa buna sebep olan hep bu tarz Amerikan küstahlıkları olmuştur. Ekselansa tavsiyemiz, Türk Milleti’ni iyi anlamaya çalışmasıdır. Yoksa görevinde başarısız olacağı zerrece kuşku götürmez.

Edelman ve Patrik Efendi

Türkiye’nin tarihi problemlerini kaşıyacağa benzeyen Edelman beklenmedik bir gelişmeyle karşı karşıya kaldı.

Ekim ayı başında taleplerini Meclis ve hükümete ileten Hıristiyan azınlık cemaatlerinin, konuyu doğrudan Avrupa Birliği (AB) platformuna götürmekten son anda vazgeçtikleri basına yansımıştı. Bu ani rota değişikliğinde Ermeni Patriği Mesrob II’nin itirazının etkili olduğu ise haberlerin son paragraflarında lüzumsuz bir ayrıntı olarak yer verilmiş. Patrik Efendinin AB sürecinde Türkiye lehinde büyük çabalar sarfettiğini 13 Mayıs tarihli yazımızda (www.haberanaliz.com) yayınlamıştık.

Patriğin, Bu gruba “Önce Türkiye’nin muhatap alınmasını ve talep metninin yumuşatılmasını önermiş ve hatta onlara sert çıkmıştır. Dört azınlık cemaatinin temsilcisi, ortak isteklerini içeren bu mektubu geçen hafta Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na sunmuştu. Mesrob II, Rum Ortadoks Kilisesi, Süryani Kilisesi, Katolik Kilisesi ile Gregoryen olmayan diğer Ermeni Kilisesi temsilcilerinin hazırladığı ortak metne de Türkiye’yi rencide edecek sert ifadeler taşıdığı gerekçesiyle karşı çıktı ve yumuşatılmasını sağladı. Azınlıkların isteklerinin sıralandığı, “AB’ye gideriz” şeklindeki tehdit vari mesaj verilen metne imza da atmayan Mesrob II, Meclis’i de metni hazırlayan ekipten ayrı ziyaret etti.

Mesrop II Efendinin bu kararlı tutumu üzerine hem metin yumuşatıldı hem de problemlerin çözümünde merci makamın TBMM olduğunda karar kılındı. Böylece AB sürecinde önümüzdeki dönemde “Azınlık Raporu” ile başımız ağırmayacak gibi. Patrik Mesrob Efendinin bu kararlı tutumu her neden se görmemezlikten gelinmekte. Edelman’ın uğraştığı Türkiye’de öncelikle uğraşacağı problemler açısından Patrik Efendinin bu tavrı Edelman’a negatif bir görüntü vermekte, Türkiye açısından ise bütünlük tablosuna katkı sağlamaktadır.

Edelman Patrik Efendiyi Ziyaret Ediyor

Patrik Efendinin bu çıkışlarının hemen peşinden 6 Ekim sabahı, Eric S. Edelman Patrik Efendiyi ziyaret için Kumkapı’daki Patriklik binasına gitti.

Büyükelçi Edelman yeni görevine başlamasından sonra Ermeni Patrikligi’ne ilk ziyareti çerçevesinde Patrik Hazretleriyle hem tanışma, hem de kendilerine nezaket ziyaretinde bulunmak için geldiğini belirtirken, Patrik Mesrob ise kendisine yeni görevinde başarılar diledi ve Türkiye’deki Ermeni cemaatini tanıtıcı bilgiler verdi. Patrik bir kez daha Türkiye’yi en kısa zamanda Avrupa Birligi’nde görmeyi arzuladığını, aynı zamanda da Patrikliğin Türkiye ile Ermenistan arasında her türlü yakınlaşma çabasına elinde gelen manevi katkıyı yapmaya her zaman hazır olduğunu söyledi. “Her iki ülkenin de halen yapması gereken çok şey var,” diyen Patrik, Büyükelçi Edelman ile, Müslüman ülkeler arasında en çağdaş ve ilimli ülke konumuyla Türkiye’nin Ortadoğu’da oynayabileceği yapıcı rol, Kutsal Toprakların durumu ve Irak’taki gelişmeler konularında görüş alışverişinde bulundu. Patrik Hazretleri ile tanışmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğunu belirten Büyükelçi, yaklaşık bir saat suren görüşmenin ardından Patriklik’ten ayrıldı.

Akşam saat 18:00’de ise Patrik Efendi, ABD İstanbul Başkonsolosu David Arnett tarafından İstinye’deki yeni ABD Başkonsolosluk binasında verilen resepsiyona katıldı. Bu tablo da göstermektedir ki Edelman Patrik efendinin kendisine hoş geldin nezaket ziyaretini beklemeden aceleyle hareket etmiş, hatta 6 Ekim akşamı İstanbul’daki konsolosluğun davetini bile bekleyemeden Patrik Efendiyi ziyaret etme ihtiyacı hissetmiştir. Bu ayrıntı aslında gözden kaçmış bir ayrıntı olarak kalacaktır.

Ermenilerin Yahudiler ile dini çekişme ve rekabeti oldukça üst düzeyde olduğundan bu görüşme bir anlamda Edelman’ın “Azınlıklar” üzerinden bir operasyon yapacağı fikrini uyandırmaktadır gerçekten. Türkiye’de “azınlık” statüsündeki grupların içerisinde sayılan Ermeniler nüfus olarak önemli bir oran teşkil ettiğinden bu topluluğun Türkiye paralelinde hareket etmesi Edelman’ı telaşlandırmış olmalı. Eğer Edelman’ın planlarına Ermenilerin kurban edilmesine seyirci kalırsak Edelman’ın Türkiye öncesi görevlerine yeniden bakmak gerekir. Patrik Efendi Türkiye yanlısı bir politika izlemeyi bir şeref meselesi haline getirmiş olmasına rağmen hala Patrik Efendiyi anlayamamak, görmemezlikten gelmek Milliyetçilik olmasa gerek.

Yorumlar kapatıldı.