ÖNAY YILMAZ İstanbul
Tarihçi Erdoğan Aydın, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun, “Aydın’ın söyledikleri doğru değil. Osmanlı Türk’ü aşağılamıyordu. Öyle olsaydı Osmanlı’nın resmi dili Türkçe olmazdı; devşirmeleri de yetiştirsinler diye Türklere vermezdi” şeklindeki sözlerine tepki gösterdi.
Türkçeye yabancı
Aydın, Halaçoğlu’nun efsaneleri bile savunmaya devam ettiğini söyledi. Osmanlı’da resmi dilin Türkçe olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu ileri süren Aydın, “Halaçoğlu, ya Türkçenin cumhuriyet sayesinde ölümden kurtulduğunu bilmiyor ya da gerçeklerin üstünü örtmeyi misyon edinmiş bir resmi tarihçilik refleksiyle davranıyor. Örneğin; ‘Türk diline kimse bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi / Türk dahi bilmez idi bu dilleri’ diyen Aşıkpaşazade’den habersiz gibi davranmaktadır” dedi.
Aydın, Halaçoğlu’nun, Osmanlı sarayında anadili Türkçe olan pek az insan bulunmasının yanı sıra, sarayda kullanılan ve Arapça, Farsça, Türkçe karması resmi Osmanlı dili içindeki Türkçe sözcük oranının, İmparatorluğun son dönemlerinde yüzde 37’ye kadar düştüğünden de habersiz olduğunu vurgulayarak, şu iddialarda bulundu:
“Adına Osmanlıca denilen bu dilin, Türkçeden öğeler taşımakla birlikte ona yabancı olduğu gerçeğini herhangi bir Osmanlı belgesini okumaya kalkan herkes görecektir. Dilin zamanla sadeleştiği gibi bir mazaret de doğru değildir; çünkü o dönemlerde kullanılan Türkçeyi, örneğin Türkçe yazan Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı, Köroğlu’nu, Dadalaoğlu’nu, Nasrettin Hoca’yı okuduğumuzda rahatlıkla anlayabiliyoruz. Dahası böyle resmi tarihçilerin tarihsel gerçeklerle oynamaları sayesinde, bize Acem, İranlı ve düşman olarak belletilen Şah İsmail’in bile, bugün konuştuğumuz Türkçenin usta bir ozanı olduğunu, Yavuz’un yendiği Safevi devletinin aslında bir Türkmen devleti olduğunu bilemez hale getirildik. Yavuz Sultan Selim, padişahlığını Anadolu Türkmenlerini ve diğer Müslüman halkları boyun eğdirmek ve kırmakla geçirmiştir.”
‘Türk ayyaştır’
Erdoğan Aydın, Türk’ün aşağılanmasına Osmanlı divan şairi Baki’nin Kanuni’ye sunduğu “Türk toplumundan olanın başı kabadır, sultan olma yeteneğinden yoksundur) şiirini örnek göstererek şöyle devam etti:
“Vezir Koçi Bey, meşhur Risale’sinde Yeniçerinin bozulmasını, ‘Harem -i Hümayun’a hilaf -ı kanun Türk ve Yörük ve Çingene ve Yahudi ve bi – din, bi – mezhep nice kalleş ve ayyaş’ girişiyle açıklamıştır. Yani bunun Türkçesi, ‘kanun yasak etmesine rağmen Türk, Yörük, Çingene ve Yahudi dinsiz, mezhepsiz, kalleş ve ayyaştır.”
Yorumlar kapatıldı.