İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Ada kendini onaracak

REHA MAĞDEN

İSTANBUL- Burgazada’nın bütün ahalisi tek yürek olmuş yaralarınısarıyor. Adalılar, yangından bu yana OrmanBakanlığı’ nın hummalı çalışmasından, yangın yerlerinin yeni dikimler için açılmasından,düzenlenmesinden, işçi taşıyan helikopterlerin sürekli inip kalkışından hoşnut.

İlk ağaç dikimleri perşembe günü yapıldı. Orman bakanı, vali, belediye başkanı, görkemli bir tören düzenlemişler; müzik, protokol çadırları, kumanya servisleri… Ama kendi de adalı olan belediye başkanı dışında mütevazı bir vücut diline özen gösteren pek yok. Deniz otobüsüyle geldi zevat ve kameralar eşliğinde iskeleden yürüyerek, adanın en dışa kapalı kulübüne gidip bir süre ‘toplandı’.

Tören görkemliydi: Trafiğe kapalı olan adaya onlarca araç indi. Ama törende 80 yaşında bir adalı, Burgazada Kalkındırma Derneği üyesi Faruk Salman, adanın matemine ters düşen şaşaaya dayanamadı ve Orhan Veli’nin

“Neler yapmadık bu vatan için /Kimimiz öldük/Kimimiz nutuk söyledik” dizelerini söyleyiverdi ki, birden İskiklal Marşı başladı. Marştan sonra vali öfkeyle fırlayıp ‘Götürün bu adamı’ diye polislere emir verdi.

Salman’ı polis aracına bindirerek aşağıda sorguladılar. Salman, kendisini azarlayan Adalar Emniyet Amiri’ne ayrılırken elini uzattı yine de,

ama karşılık bulamadı. Devlet-halk böylece buluştu; Ece Ayhan’ın deyişiyle: ‘Babamız güllabici odunlarla dövüldü tımarhanede/Halk ne diye düşünür, arada işittiği.’

’20 yıl önce dikmiştik’

Ama halk getirilen ağaçların kalitesinden hoşnut. Eski dikimlerdeki güdük, büyüyüp büyümeyeceği şüpheli ağaçlar gibi değil bunlar. Evet, kaç dikim geçirmişti ada? Kaç yangın? Öğretmenevi yöneticisi eğitimci Mahmut Yerlikaya, “20 yıl önce diktiğimiz ağaçlar yandı” diyor.

Sahil kahvehanelerinden birini işleten Bahattin Yetim, “Biz adayı yeniden yaparız,” diyor. Adalılar, yeni felaketlere katlanmak zorunda kalmamak için çözüm üretmeye çalışıyor.

Tabii başta çöplüğün kaldırılması geliyor ki, başkan bu sözü verdi bile; kasım başında çöpler karşıya, Kartal’a taşınmaya başlayacak.

Ama başka önlemler de gerekiyor; mesela eskiden iki orman memuru, adanın batısı ve doğusunda görev yaparmış, şimdi bir tane bile yok. Sonra sulama imkânları, itfaiye donanımının modernizasyonu ve en önemlisi halkın bir anlamda ‘AKUT’ üyesi gibi yetiştirilmesi, hazırlıklı olması…

‘İstanbul’da oturmam’

Yaşadığı yeri bu kadar seven bir nüfus az bulunur herhalde. Hepsi farklı yörelerden, kökenlerden gelip buraya yerleşenler, ‘Burgazadalılık’ kimliği altında yaşayıp gidiyorlar. Erzincanlı Kazım Ersoy, “Çocuklarım burada doğdu. İstanbul’da ev verseler oturmam” diyor. Adada Erzincanlı çok; Adalar’ın tek Cemevi’ni buraya yaptırılmasına önayak olan Sait Yıldırım da onlardan ve ‘Adamıza göz değdi’ diye içi yananlardan.

Burgazada bir Türkiye ‘mikrokozmos’u sanki; kahveye oturduğunuzda, bir masanın etrafında, Tokatlı, Ordulu, Trabzonlu, Rizeli, Yalovalı, adalı ya da İstanbullu Rum, Ermeni, Yahudi bir arada prafa oynuyorlar…

Yanlış büstte tören yapıldı!

Burada, ‘en adalı kim’ rekabetiyle geçen bu sevimli gerginlik ortamında herkes birbirini gayet iyi bilir. Herkes birbirini bilir, ama bildikleriyle de birbirini incitmez.

Bakkal Mustafa Fındık, bir Alevi çocuğunun kendisine uzattığı gülü koklarken, “Ada çocukları duygusaldır abi” diyor. Zaten bu adada yolda yürürken nenesiyle birlikte bir gülü okşayan çocuklar görebilmek de mümkündür. Mustafa, ana tarafından Sait Faik’in akrabası. Çok ilginçtir ki, ada halkı Sait Faik’in ‘Sait Faik’ olduğunu çok geç öğrenmiş.

Kazım Ersoy, “Sait Faik bizim gibi biriydi, bir köpeği vardı, yalnız dolaşır dururdu, arada balığa çıkardı” diyor. Sait Faik’i Burgazada kimliğiyle özdeşleştiren adalı, eski muhtar Güngör Yıldırım olmuş. Bir de Sait Faik’in çok sevdiği Kalpazankaya Gazinosu’na, oturur vaziyette heykelini yaptıran, bu gazinonun işletmecisi rahmetli Erdoğan. Eski muhtar Güngör de iskeleye Sait Faik’in bir büstünü yaptırmış. Heybeliada’dan 29 Ekim törenleri için gelen bando, bu büstün önünde İstiklal Marşı çalınca herkes şaşırmış. Yeni bando, biraz daha ilerideki Atatürk büstü yerine, Sait Faik büstü önünde çaldığını fark etmiş, ama biraz geç olmuş tabii…

Yorumlar kapatıldı.