Antakya ve Vakifkoy’de duzenlenen “Barisa Cagri Konser”lerinden Leon Eraslan’in bize yazdigi mektuplari virgulune dokunmadan yayinliyoruz. Fotograflar Orhun Kılıçbeyli – AFİAP tarafından çekilmiştir.
Sevgili Arkadaşlar;
Sizlere uzun zamandan beri yazmamış olmanın rahatsızlığı ile satırlarıma
başlıyorum. Umarım, sizleri sıkmayacak gücü bulurum.
Öncelikle Arsin ahpariğime acil şifalar dilerim. Rahatsızlığını tam kendisine
kıyak! yapmak istediğim “Falafil”i öğrenmeye çalışırken duydum. Sağlığına
kavuştuğu haberini aldığım anda yazmayı söz veriyorum. Cuma günkü başarılı
ameliyatını biraz önce öğrendim. Geçmiş olsun.
Anahit Kuyrig’in ebediyete intikali beni gerçekten üzüntüye gark etti.
Kendisinin bize emeği geçmiştir. Midye salması için “İnç hamov eğer e” deyişi
her lezzetli yemek yeyişimde aklıma gelir. İdolleştiği Tarlabaşı yıkımını
anlatan Mimarlar Odasının hazırlattığı video kaydını kıymetli bir anı olarak
saklamaktayım.
Vakıfköy konseri iki aşamada gerçekleşecek. Birincisi, 28 Eylül 2003
tarihinde Badarak sonrasında. Bir oda orkestrası! eşliğinde kemancı Hakan Şensoy
tarafından Aram Haçaduryan’ın Keman Konçertosu seslendirilecek. Bölümler:
Allegro con fermessa, Andante sostenuto ve Allegro vivace. Belgesel fotoğraf
meraklılarına tavsiye ederim, bir gün önce Kilise avlusunda bulunurlarsa prova
sırasında hoş kareler çekebilirler.
Adı, Barışa Çağrı Konseri olan konserlerin ikincisi aynı gün akşam sekizde
Antakya’da seslendirilecek. Solist Hasmik Avdalyan. Kuyrik Pazartesi saat 23.00
de Adana’da olacak. Duyduğum kadarı kendisi bir genç konservatuar öğrencisi.
Orkestra ile beş gün çalışıp Ulvi Cemal Erkin in keman konçertosunu
seslendirecek. Bölümler: Allegro giusto, Adaggio ve Allegro. İşi zor. “Asdvadz
oknutyun toğ da.”
Organizatöre, konserin adının savaş ortamında olmadığımıza göre, Barışa Çağrı
Konseri yerine Dostluğa Çağrı Konseri olmak gerektiğini vurguladım.
Anılan konsere katılma konusunda bir an bile tereddüt etmeden varlığını
belirten listemizin kıymetli üyelerinden Sayın Melikcan Zaman’ı takdirle
anıyorum.
Leon Erarslan Arsuz, 20 09 2003
Sevgili Arkadaşlar;
Herkesi bilgilendirmek sorumluluğu ile konu ile ilgili yazmaya devam ediyorum:
Hasmik kuyrig burada. 19 yaşında pırıl pırıl bir genç. Kendisine düşen görevi
tamamlamış. Yani partisyonunu iyice çalışmış. Ancak orkestra hala ortada yok.
Bana beş gün birlikte çalışılacağını söylemişlerdi. Cuma günü prova varmış.
İnşallah. Ulvi Çemal Erkin in keman konçertosuna ait stüdyo kayıdı olan varsa
leon_erarslan@yahoo.com adresine iletebilirse memnun olurum. Zira kızağız
dinlemiş değil.
Konser programı ve hatta Vakıfköy deki oda orkestrası bireyleri bile müphem.
Kimin ne çalacağını en azından ben tüm gayretlerime karşın öğrenebilmek
becerisini gösteremedim.
Otel Savon’da Pazar gecesi konser sonrasında bir kokteyl var. Eğer tüm davet
edilenler gelirse, pekala dostluğa davet konserleri amacına ulaşmış olur.
Konuya gösterdiğim hassasiyet Adapazarı depreminde Ermenistan kurtarma
ekibinin yardıma muhtaç hale düşmesi gibi traji-komik bir olayı yaşamamak.
Leon Erarslan Adana, 23 09 2003
Sevgili Arkadaşlar;
Sabah Pakrat Estukya’nın gönderdiği kasetten Erkin’in konçertosunu Hasmik ile
birlikte dinledik. Otomobile bir yandan dinleyip diğer yandan buluşma yerimize
gidiyorduk. Notlarını aldı. Kaset bittiğinde biz Çukurova Devlet Senfoni
orkestrasının binasına geldik.
Şu anda kendisi provada. Bense ancak giriş bölümünü izleyip kendimi zor
dışarı attım. Gözlerim doldu.
Şef Hasmik’i tanıtınca orkestranın onu arşelerini nota sehpalarına vurarak
karşılaması birden beni hassaslaştırdı. Dünya ahir kardeşim şef Emir Güven
Yaşlıçam ın iç dünyasına girip de babasının (doğma büyüme Samatyalı imiş) ölüm
döşeğinde oluşunu bilişim. Hasmik’in dans eder gibi keman çalışı… Neyse.
Bu yazıda noktalama işareti yanlışlıklar hatta anlatım bozuklukları filan
umurumda değil. Bir an önce sizlere aktarıp, bu kırk yılda bir gelen aktiviteyi
sizlerle birlikte yaşamak istiyorum.
Leon Erarslan Adana, 26 09 2003
Sevgili Arkadaşlar;
Nihayet tümü olmasa bile büyük bir bölümü belirdi Barışa Çağrı Konseri’nin:
Pazar günü saat 12.00 de Kilise Bahçesinde Rupen Altunyan’ın yaklaşık dört
dakika uzunluğunda bir yapıtı sonrasında Bach ın keman konçertosunun birinci
bölümü. İki kemancı da partisyonlarını yetiştirebilir iseler bir kemanı Hakan
diğerini Hasmik çalacak.
Saat 20.00 deki konserde bir değişiklik yok.
Konsere ilginin çok yüksek olduğunu izliyoruz. Sivil toplum örgütlerinin
konuya gösterdikleri ilgi, dostluk filizlerinin ne denli hızlı gelişebileceğinin
açık işareti. Yani daha açık söylemek gerekirse Türk Ermeni dostluğunun daha da
gelişmesi sivil toplum örgütleri sayesinde olacak kanısındayım. Bu nedenle hafta
boyunca bu konuyu gündemde tutmaya devam ettim.
Köylüler ise kendilerini yedi yüz elli misafir gelecek şekilde ayarlıyorlar.
İçli köfte, kızarmış patates ve konser sponsorlarının göndereceği bin bardak
ayran. Muhteşem bir piknik mönüsü. Köylüler, konser nedeni ile edinilecek geliri
son zamanlarda ortaya çıkan arazi ihtilafı nedeni ile artan ortak giderleri için
iyi bir kaynak olarak görüyor. Tabii çay, kahve gibi ikramın haricinde.
Son olarak şefin Hasmik in bu kadar iyi çalabileceğini ummadığını ve Bravo
dediğini aktarmalıyım. Birde Amenabadiv Badriyark Mesrob II’nin Antakya ya giliş
her an beklenmekte. Konuya kol kanat gerişi ise hayranlık uyandırmakta. Ne mutlu.
Leon Erarslan Arsuz, 27 09 2003
Günaydın Arkadaşlar;
Antakya’dayız. Sabah ezanı yakınımızdaki Şeyh Muhammed camiinden yükselip
kulaklarımızı dolduruyor. Otel sakinleri, dünkü hareketlikten sonra uzun ve
yorucu bir güne hazırlanıyor. İyice uykularını alıp güne zinde başlamaları
gerekiyor. Bendeniz ise, alkol dokunduğundan, ayaktayım.
Otelimiz Savon, gece boyunca her yönden esen değişik rüzgarla sahne oldu.
Adana’da çocukluktan tanıyıp hiç konuşma fırsatını bulamadığım kişiler, yedi
sene önce gelip İncirlik üssünde öğretmenlik yapmakta olan ve buram buram
Anadolu kokan usumgiç ve kuzeni. Çıtı pıtı, bugünkü Bartolli’miz Erivan’lı
Hasmik.Ta, Nic’leden kalkıp gelen aslan yürekli gardaşım. Hepsi bir birinden
fedakar rotary mensupları. Nazenin eşleri. Adana sosyetesinin “Krem dö la
krem”leri. Bolsadzi’ler, Halebdzi’ler, Musa Leradz’iler. Kilometreleri bana
mısın demeden kat edip gelen patriğimiz kadasetli Mesrob II ve yanındakiler…
Akşam, tez elden bir “Antakya by night” yaptık. Arap Ortodoks kilisesinin
görkemli binasını, Protestan kilisesi binasının sonradan gelip de konduğu şehrin
en mutena semtindeki kibirli duruşunu, Künefesi ve pırıl pırıl ışıldayan taş
kaplamalı yollarını gezdik gördük. Bu tarih kokan şehrin, kozmopolit ve
birbirlerin anlayışla karşılayan insanlarının arasına karıştık.
Ah keşke Dolapdere’de olup bir işkembe çorbası içebilsem, bastırırdı.
Gün ışıdı. Kahvaltıya inmeli. Bakalım nasıl olacak. Hayırlısı.
Leon Erarslan Antakya, 29 09 2003
Sevgili Arkadaşlar;
Barışa Çağrı Konserleri hakkında son yazıyı kaleme alıyorum.
Pazar sabahı, “hağortutyun” alamayacağımı unutarak mükellef bir kahvaltı ile
günün birinci gafını yapıyorum.
Ardından, köylülerin bulmamı talep ettikleri avukata verilmek üzere belediye
ile ilgili dava dosyasını Ortodoks Kilisesine götürüyorum. Böylece Emel’e
göstermek için her gidişimizde kapalı bulduğumuz Kilisenin içini de görme
fırsatı bulacağız. Kilise binasında her şey mükemmel ve tertemiz. Taşları,
Yeşilköy kilisemizinki gibi, sıvayı kazıyıp ortaya çıkartmışlar. İçerde de ayni
şeyi uygulamışlar, fevkalade olmuş.
Kilisenin yeni diakosu Dimitri, büyük bir hızla oldukça boş kiliseye “bahhur”
yapıyor. Yanımızdan geçerken bize bakış şekli onlara göre ters haç çıkartan ben
ve arkadaşımın dikkatimizi çekiyor. Emel şanslı. O, ona göre doğru haç
çıkartıyor.
Vakıfköy’de sade, hızlı ve duygu dolu bir Badarak’a katılıyoruz. “Hayr mer”
her kez olduğundan daha gür söyleniyor. Şaragan’lar iki hay surp ve Badriyark’ın
da katılımı ile daha bir hoş. Hağortutyun alamıyorum.
Konser başlıyor. Kilise binası avlusunda ve civarında bin kişiye yakın
dinleyici yerini almış. Maestro baget ini kaldırıyor:
Orkestra; Nevit Kodallı’nın Telli Turnası. Herkesin gözleri parladı, duygu
yüklüler.
Hasmik ve Hakan; Baba Bach’ın iki keman için Re minör tondaki konçertosundan
birinci bölüm. İnsan görüntüyü mü yoksa müziği mi izleyecek. Şaşırıyor.
Hasmik; Haçaduryan’ın keman için monologu. Dinleyici için zor bir eser. Hele
bu ortamda tadına varmanın imkanı yok. Ancak belli ki stokatto lar kilise
çanlarını simgeliyor. Kemanın ahşap bölümlerine vurularak çıkarılan sesler ise
çan çalmanın yasak olduğu dönemde kiliseye çağrı. Artık sizin yorumunuza bağlı.
Hakan; Mes’ud Cemil’in Nihavend Saz Semaisi. Bizi Musadağ dan alıp Pay i taht
a götüren bir Osmanlı mücevheri. Hakan ın duygusallığı o anda beni etkilemeye
başlıyor. Onu dinlerken kendimi Todori’nin meyhanesinde Kalamış Koyuna nazır
mehtabı seyreder gibi hissediyorum. Günün sonuna doğru, Boğazın bu çocuğunu daha
iyi anlayabileceğim. Kokteyl’de Badriyark Hayr’a 1950 tarihli Jamanag gazetesini
hediye olarak getirmiş… Ne de olsa sanatçı ruhu.
Final, Rupen Altunyan’’ın dört dakikalık Berc Dans’ı. Geçen sene doğumunun
yüzüncü yılı kutlanan, Adanalı Tatul Altunyan’ın bir akrabası olsa gerek.
Duygu seli artıyor. Köyün genç ve çocukları; Can Şahin yönetiminde Keyboard
ve darbuka ile: Garun Garun, Siro Yerk, Haninna ve Hele hele ninnoyi…
Bakıyorum köylülerden çoğunun gözleri dolmuş. Patatesli içli köfteler (kırk
kilo bulgur kullanılmış), çökelek, yuvarlak yapraklı dağ kekiği, köy zeytin yağı
ve buğday unundan yapılmış açık börekler yanında soğuk Çay ayranı tam zamanında
yetişiyor. Boğazlardaki düğüm gevşiyor.
Akşamki konser tam anlamı ile protokol gereği. Yine özverili. Ancak öğlenki
duygu selinden iz yok.
Lafı uzattım. Özür dilerim.
Ammenabadiv Badriyark Mesrob II’ yi uğurladık. Limon mahsulünü sattım. Hasmik
Adana’da son alışverişlerini yaptı. Gözyaşları içinde ayrıldık. Emel’in Hiltonda
Çin yemeği teklifini geri çevirdim. Akşama ateşim çıktı. Erkenden yattım.
Leon Erarslan Adana, 30 9 2003
Yorumlar kapatıldı.