İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Urartularla tanışma vakti

İBRAHİM GÜNEL

İSTANBUL – “Edremit Van’a bakar, içinden Şamram akar” dizeleriyle başlayan türküyü çoğu kişi bilir ama ‘Şamram’ın ne anlama geldiği pek bilinmez. Van’ın 50 kilometre güneydeki Başet Dağı’nın eteklerinden çıkan kaynak suyunu Van Ovası’na getiren su mühendisliğinin bir harikası olan 51 kilometre uzunluğundaki sulama kanalı, aynı zamanda 2 bin 800 yıllık ölümsüz aşk öyküsünü de simgelemektedir.

Utanmaz Şamiram!

Şamram Sulama Kanalı ve çevresindeki asma bahçeleriyle ilgili ayrıntılı bilgiyi, M.S. 5. yüzyılda eserini yazan Ermeni tarihçi Khoroneli Mvses’den öğreniyoruz:

“Ninive hâkimi Ara, Asur Kralı Ninus’un ölümünden kısa bir süre önce Asur’u yönetti. Ara’nın güzelliğini yıllardır duyan ‘şehvet düşkünü ve utanma nedir bilmeyen’ Şamiram onun yanına gelmek istedi. Kocası Ninus’un ölümünden sonra Şamiram, Ara’ya elçiler gönderdi ancak Ara kraliçeyle evlenmeyi reddetti.

Bundan sonra Şamiram, Ara’yı yenmek için ordusuyla çıkar gelir, ancak çarpışma sırasında Ara ölür. Bunun üzerine Şamiram saraydaki adamlarından birini Ara’nın yerine geçirip onunla Aras Ovası’nda mutluluk içinde yaşar. Şamiram birçok yeri gezip dolaştıktan sonra, doğudaki Acı (Van) Gölü’ne gelir ve göl kıyısında uzunlamasına duran dağı görür.

Erkek düşkünü Şamiram her şeyi iyice kontrol ettikten sonra, Asur’dan ve diğer boyun eğdirilen ülkelerden tam bir çekirge sürüsü gibi 12 bin işçi ile 6 bin taş, ağaç, bakır ve demirci ustasının getirilmesini emretmişti.

Birkaç yıl içinde bronz kapılı ve güçlü duvarlarla çevrili muazzam bir inşaatı tamamlattırmıştı. Şamiram kentte çeşitli renkteki taşlardan iki-üç katlı, balkonlu güzel binalar yaptırmıştı. Geniş güzel sokakları bulunan kentin ortasında şahane bir şekilde döşenmiş hamamlar inşa ettirmişti. Kente dereden çeşitli amaçlar için, park ve bahçelerin sulanması amacıyla bir kol getirmişti. Nehrin öbür kısmını, kentin yakınındaki arazilerin sulanması için, gölün sol ve sağ kıyısından sevk etti. Kentin doğu, kuzey ve güney yanlarını birçok yapı ve meyve bahçeleriyle gölge veren ağaçlardan koruluklar, şahane üzüm bağları ve teraslı bahçelerle süslemiş ve buralara birçok insan yerleştirmişti.

Esrarengiz saray

Ayrıca kimsenin tırmanamayacağı tepeyi duvarlarla çevirdikten sonra, orada esrarengiz bir saray ve insana dehşet veren öyle bir kale yaptırdı ki, içeride yapılan şeylerin ve olup bitenlerin ne olduğunu herhangi bir kimseden öğrenmek kesinlikle mümkün olmadı. Kalenin doğu kesiminde, demirin bile iz bırakamayacağı kadar sert olan yüzeyinde yatak odalarından ve kayalara işlenmiş uzun odalardan oluşan çeşitli sarayları kayalara oydurtmuştu. Bu kayanın görünümü dahi bakanları şaşkınlığa düşürmektedir…”

Efsanedeki Şamiram (Semiramis) Asur Kralı V. Şamsi-Adad’ın karısı olan Babil Kraliçesi Sammuramat’tır. Sammuramat, kocası genç yaşta öldükten sonra, yaşı küçük olan Asur Kralı III. Adadnirari’nin vasisi olarak beş yıl hüküm sürer. Semiramis, yaptırdığı dünyanın yedi harikasından biri olan ‘Babil’in Asma Bahçeleri’yle ün kazanarak tarihe geçer.

Aslında Sammuramat’ın MÖ 810 yılında kocası öldükten sonra hüküm sürdüğü yıllar, Van bölgesinde Urartu Kralı Menua’nın sulama kanalı ve asma bahçeleri yaptırdığı döneme rastlamaktadır.

Kraliçe Semiramis’in efsanelere konu olan bağlarıyla Kral Menua’nın karısı Tariria için bugünkü Kadem Bastı Mevkii’nde yapay teraslar halinde yaptırdığı ünlü asma bahçeleri arasında tarihsel ve aşk ilişkisi bulunduğu bilinmese de bu öykü binlerce yıldır halkın dilinden günümüze aktarılır.

Teknoloji harikası kanal

Anadolu ve dünya su mühendisliğinin bir harikası olan 51 kilometre uzunluğundaki Menua Sulama Kanalı, aynı anda 2 bin 800 yıllık ölümsüz aşk öyküsünü de simgelemektedir. Van’ın 50 kilometre güneydeki Başet Dağı’nın eteklerinden çıkan kaynak suyunu Van Ovası’na getiren Menua Kanalı, bugün geçtiği yerlerdeki 5 bin hektardan fazla bir alanı sulamaktadır. Bugün bile mühendislik açısından yapımı zor olan yüzde 10 eğimdeki ve birçok yerde destek duvarlarıyla depreme dayanıklı inşa edilen kanalın Urartu Kralı Menua tarafından yaptırıldığı ise kanal boyunca dikilen 14 tane yazıttan biliniyor. Menua kanal yazıtlarına şöyle yazdırır:

“İşpuni oğlu Menua, Tanrı Haldi’nin gücü sayesinde bu kanalı açtı. Adı Menua Kanalı’dır. Tanrı Haldi’nin büyüklüğü sayesinde, Menua, güçlü ve büyük kral, Biainili Ülkeleri’nin kralı, Tuşpa kentinin efendisidir.”

Yazıtta adı geçen Biainili Ülkesi, Urartuların kendilerine verdiği addır. Van adı da buradan gelmektedir. Urartu ismi ise Asur kaynaklarında

‘Uruatri’ olarak geçtiği için günümüze böyle aktarılmıştır.

Aslında, MÖ 9-6 yüzyıllarda Doğu Anadolu’da hüküm süren Urartular bölgede 96 adet baraj ve sulama kanalı inşa eder. Üç yüzyıl boyunca Gürcistan’dan Irak’ın kuzeyine ve batıda Fırat Irmağı’ndan İran Azerbaycanı’na kadar olan bölgede güçlü bir krallık kuran Urartular, sulu tarıma geçerek ve meyve bahçeleriyle Van Ovası’nı öyle bir cennete çevirir ki; ‘Dünyada Van, ahirette iman’ sözcüğü yüzyıllar boyu söylenip günümüze aktarılmıştır.

Urartular yanlızca sulama sistemleri değil maden işçiliğinde de öne çıkmaktadır. Bölgedeki altın, gümüş, bakır ve demir madenlerini işletmiş olan Urartular, zamanın süper gücü Asurlulara kafa tutan tek krallık olarak biliniyor. Hatta demirden çelik elde ettikleri de biliniyor. Bugünkü Anadolu’nun yarısı kadar bölgede güçlü bir devlet kuran Urartular, Türkiye’de ilk açılacak sergi olan ‘Urartu; Savaş ve Estetik’le Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nde izleyiciyle buluşacak. 9 Ekim 2003-17 Ocak 2004 tarihlerinde düzenlenecek sergide, Doğu’nun bu güçlü uygarlığının tüm yönleri gözler önüne serilecek. Sergide 400’e yakın arkeolojik eserin yanı sıra, belgeseller ve Ara Güler’in Urartu fotoğrafları da yer alacak.

400 eser sergilenecek

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğiyle düzenlenen sergide, Urartu’nun başkenti Tuşpa’da bulunan Van Müzesi başta olmak üzere, Erzurum, Sivas, Malatya müzeleriyle, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Sadberk Hanım Müzesi özel kolleksiyonundaki eserler gösterime sunulacak.

Danışmanlığını İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Oktay Belli, tasarımını Sadık Karamustafa’nın yaptığı sergide, Urartu Uygarlığı’nın hüküm sürdüğü coğrafya, başkent Tuşpa, anıtsal yapılar, kaleler, saraylar, tapınaklar, mezarlar, dil, Urartu ordusunun savaş donanımı ve arkeoloik kazılar sonucu ortaya çıkan takılar, gümüş kupalar, madalyonlar, küpeler, boncuklar, süs iğneleri, kamalar, kalkanlar, miğferler, kılıçlar, gömü kapları izlenime açılacak.

Yorumlar kapatıldı.