M.Ali Birand
Avrupa Birliğine uyum yasaları çıkarıldı, ancak bürokrasi ve yargı’nın içinde bir grup direniyor. Yasalar değişmemiş gibi yollarına devam ediyorlar. Hergün yeni şikayetler geliyor, ancak engellenemiyor.
Ankara’da bazı çevreler son derece rahatsızlık içindeler. Bazı çevreler ise, hayatlarından çok memnunlar. Köşelerinde kıs kıs gülüyorlar: Avrupa Birliğine uyum yasalarının uygulanması sorunundan söz ediyorum…
Avrupa’nın bazı ülkeleri şu sıralarda, Türkiye’yi saf dışı tutmak, hiç değilse 2004 Aralığında tarih verilmemesi için fırsat arıyorlar. “Türkiye, Kopenhag kriterlerine uyum sağlamak için yasalarını yeterince değiştirmedi” diyemeyeceklerinden dolayı, şimdi herkes yapılan değişiliklerin nasıl uygulanacağını izliyor. 2004 sonuna doğru, “gördünüz mü, değişiklikler yaptılar ancak kağıt üstünde bıraktılar, uygulamıyorlar” demeye hazırlanıyorlar.
Hepimiz “uygulamanın” son derece önemli olduğunu biliyoruz.
Ancak yargının ve bürokrasinin bir kesimi açıkça direniyorlar. Yasa değişikliklerini resmen görmezden geliyorlar.
Adeta “bu genç çocuklar Avrupa oyunu oynuyor ve yasaları değiştiriyorlar, ancak kararı biz veririz. Burası Ankara, buradan çıkılmaz” mesajı veriyorlar. Köşelerinde kıs kıs gülüyorlar.
Rahatsız olanlar ise, bu gidişi durduramamanın telaşı içindeler. Gerilim gittikçe artıyor.
Oysa biz bunun farkında değiliz. Hala herşeyi yasaklama peşinde koşuyoruz.
1. TERÖR TANIMI KARIŞTIRILIYOR
Türk Ceza Kanununun 169. maddesi değiştirildi, terör yeniden tanımlandı. Ama terör örgütüne yardım ve yataklık yapanların cezalandırılmasında teröriste silah verenle su veren arasında yapılması gereken ayırım hala mahkemelerce anlaşılmış değil. Teröristlerin tehdidiyle yardım etmek zorunda kalanları bile yargılıyoruz.
2. İSİM YASAĞI SÜRÜYOR:
Etnik isimler konulmasıyla ilgili yasağın kaldırılmasına rağmen, nüfus müdürlükleri hala eski yasağı sürdürüyorlar. Etnik isimlerin verilmesini yasaklıyorlar.
Neden?
Zira İçişleri Bakanlığı, nüfus müdürlüklerine hala genelge yollamadı. Yasa değişikliğini sahaya yansıtmadı.
3. KÜRTÇE KURSLAR :
Nihayet Batman’dakine izin çıkmış. Başka başvurularda süratle karşılanmalı. Kurs yasağının kaldırılmasına rağmen, başvurular bürokratik engellerle karşılaşıyor. Başka kurslardan istenmeyen unsurlar ortaya çıkarılıyor.
4. TV YAYINLARI BAŞLAMIYOR:
Kopenhag kriterleri açısından en önemli adım sayılan Kürt TV yayını konusunda da hiçbir gelişme sağlanamamış durumda. RTÜK’ün çıkarması gereken yönetmelik hala hazırlanabilmiş değil.
5. İŞKENCE SÜRÜYOR:
İşkence şikayetleri azalmış olmasına rağmen, hala rakkamlar kaygı verecek derece yüksek. En çok izlenen iki olay hala çözümsüz duruyor.
Biri Manisa davasında, işkence yaptıklarından dolayı ceza alan, cezaları onanan polisler hala ortada yoklar.
Diğeri de polis Ahmet Okutucu olayı. Sendikacı Süleyman Yeter’in boynunu kırdığı için aranan Ahmet Okutucu’nun bulunamamış olması.
6. İBADETE İZİN YOK:
Türkiye’de yaşayan yabancı uyrukluların idabet yeri açabilmelerine izin veren yasa değişikliği de bir türlü işletilemiyor.
SONUÇ: NEDEN DİRENİYORLAR?
Bu direnme, hem bürokrasinin bazı kesimlerinden hem de yargının bir kesiminden kaynaklanıyor. Adeta birileri engelliyormuş gibi bir hava var.
3 Bakanın kurduğu “izleme komitesi” de bu gidişi durduramazsa, kendi bindiğimiz dalı şimdiden kesmeye başladığımız sonucu çıkacaktır.
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Yorumlar kapatıldı.