Doğan Hızlan
HER okul tarihi, sevinçle hüznün buluşma kavşağıdır. Sayfaları çevirdikçe iki duyguyu bir arada yaşarsınız.
Çocukluğunuzun, gençliğinizin güzel günlerini anar, öğretmenlere saygınızı tazeler, bir yandan da aranızdan ayrılan arkadaşların onulmaz yokluğunu hissedersiniz.
Gece Sabahı Taşır İçinde başlığıyla yayınlanmış Surp Haç Lisesi’nin 50. Yıl Kitabı’nı okurken, kendi okul anılarıma da birden bir pencere açıldı.
‘’Surp Haç, Tıbrevank Ermeni Ruhban Okulu’nun adı, teoloji bölümünün kapatılması ve Milli Eğitim Bakanlığı kararıyla, 1967 yılında Surp Harç Ermeni Lisesi olarak değiştirilmişti.’’
Azınlık kelimesini hiç sevmem, çağrışımları bile beni rahatsız eder.
Cemaat sözü ne kadar yumuşak, ne kadar sevecendir.
Ermeni cemaatinin önemli bir okulu.
Okulun kurucusundan öğretmenlerine kadar, kendilerini öğrencilerine adayanların anılması, tarihlerin en onurlu sayfalarıdır.
Elbette bir dili, bir kültürü yaşatan unsurların başında benim için şiir gelir. Aynı dili konuşan, yazan insanların dostluk zinciridir.
Ermeni Şiirinden Seçmeler kitabında, bu dile şiirle emek veren şairlerin hayatı ve şiirlerinden örnekler var.
Ermenice biyografilerin altında da, Türkçe özet bulunuyor. Meraklısı için bir çözüm olabilir.
Ayrıca 4 CD’ye de şiirleri Sarkis Boğosyan okumuş.
* * *
ANI haritaları tuhaftır, sabit değildirler. Kavşaklar yola çıkışların ya da rastlantıların mevkiidir, orada durulmaz, sürekli harekettir özelliği.
Okul tarihlerinde de bütün bu insanları buluşturan ve ayıran serüvenler benim ilgimi çekmiştir.
Başka bir yanı vardır bu tarihlerin; zaman, yıllar hüznün tortusunu eritir, üzüntü küllerini gizli bir nefes üfler, geriye sadece güzellikler kalır.
İnsanoğlunun belleği, aldatıcı olanı seçmeye eğilimlidir. Ne iyi.
Öğrencisi Oşin Çilingir, hocası Emekçi Baron: Vahan Acemyan’ı yazmış.
En güzel, en imreneceğim özelliğiyle:
‘’Dolmakaleminde kullandığı mürekkebi sanıyorum kendisi üretiyordu. (Sevgili dostumuz Aydın Uğur gibi.) Biz öğrenciler, bu mürekkebin rengine hayrandık: Ne mavi, ne de yeşil, turkuvaza çalan bir rengi vardı. İstanbul’un altını üstüne getirmiş, çok aramış, ama bu mürekkebin benzerini dahi bulamamıştık.’’
Tanıdık adlar, her tarih kitabını okuyanın uzun mola yerleridir.
Ben de iyi şair Sabri Altınel ile 1961-1962 yılı öğrencisi yayıncı dostum Nazar Büyüm’ü görünce birden, bir dostumun kişisel tarihine dönüştü kitap.
* * *
ÖĞRENCİLERİNİ çok etkilemiş Sabri Hoca’nın (Sabri Altınel) 50. Yıl Kitabı’na alınan bir şiiriyle zil sesi yankılansın:
‘‘Okul bahçelerinde ağaçlar, soğuyan yağmurlar
Zil sesleri boşlukta ve adadım yaşamımı
Öğrendiğim her şeyi öğrettim.’’
Yorumlar kapatıldı.