İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özdemir İNCE: Şovenizm belası – Hurriyetim

O kişiye tebriklerimi iletirseniz çok memnun olurum, hatta benim e-mail adresimi dahi verebilirsiniz. Sizi de tebrik ederim ki bu satırları sütununuza yazdığınız için. Umarım bir problem yaratmaz size. Çünkü memlekette (Demokrasi var). Şimdilik bu kadar devamı yarınki makalenizi okuduktan sonra devam edeceğim.
Size İyi Günler Dilerim Tanrıdan.
Abe (Abraham) Ohannesyan”

Yukardaki satırların yazıcısı Baron (Bay) Ohannesyan bana sık sık mesaj gönderir. Baron Ohannesyan’ın, 15 Ağustos tarihli “Özdemir Bey!” başlıklı yazıma konuk olan kişinin düşüncelerini paylaşmasını beklemezdim. Yanılmışım!
Yanılmışım, çünkü Avrupa’da yaşayan bazı Kürtlerin, ırkçılık, şovenlik, tarih saptırmacılığı bakımından, giderek diaspora Ermenilerine benzediklerini, onları örnek almaya başladıklarını unutmuşum.
Demek ki gerçek Türklerin kendilerini savunmaya tenezzül etmediklerine, bu işi benim gibi bin yıllık Türkmen kökenli bir aileden gelen dönmelere (!) bıraktıklarına inanıyor.
Gerçek Türkler sevinmeli bu övgüye!

Son yıllarda, özellikle yurt dışında ister anadan doğma, ister sonradan olma Türkler arasında olsun bazı insanlar türedi. Çoğu okumuş yazmıştır bunların. Batının Türklere ilişkin bütün önyargılarını kabul edip onaylarlar, böylece ne kadar uygar, ne kadar Batılı, ne kadar demokrat, ne kadar liberal, ne kadar hoşgörülü olduklarını kanıtlarlar.

Türkler göçebe bir kavim olup dünya uygarlığına en küçük bir katkıda bulunmamışlardır. Türkler barbardır. Kutsal Toprakların, Haçlı orduları tarafından ele geçirilmesine engel olarak ne denli barbar olduklarını kanıtlamışlardır.

Türkler Osmanlı tarihi boyunca Hıristiyan azınlıklara zulm etmiştir.
Türkler Osmanlı’nın son yıllarında, 1915’te Ermeni ve Süryanilere soykırım uygulamışlardır.
Türkler Anadolu’yu istila eden Yunanları geri püskürterek barbarlıklarını kanıtlamışlardır.
Türkler, yeni kurdukları devlete Türkiye adını vererek Kürtlere haksızlık etmişlerdir.
Bizim hınk deyici Hacı Fışfışlar ellerinde yağdanlıklar ve mühürler, bu tür zırvaların dişlilerini yağlarlar ve onaylarlar.
Avrupa uzun süredir bu türden Türklere alışmış bulunuyor. Öteki Türklerin de bunlara benzemesini şiddetle arzu ediyor.

Ama ister anadan doğma, ister sonradan olma olsun bazı Türkler de var ki, bu türden zırvalar karşısında tarihin belgeleriyle konuşurlar:
Osmanlı devleti, bir hıristiyan dönmeler koalisyonu tarafından yönetilmiş çok dinli, çok uluslu bir devletti. Bu devlette, Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren Türkler bütün ayrıcalıklarını yitirmişler, devlet kademelerinden, ordu yönetiminden uzak tutulmuşlar, askerlik ve köylülüğe mahkum edilmişlerdir. Osmanlı devleti düzeni içinde Türkler müslüman olmanın bazı olanaklarından yararlansalar da azınlık konumundaydılar. Bunu bütün ciddi tarihçiler yazarlar. Hatta Stefanos Yerasimos, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir Slav-Grek devleti olduğunu ileri sürer.
Osmanlı devleti kendisine bağlı Hıristiyan halklara, kendi politikası gereği, dinsel, dilsel, kültürel özgürlükler vermiş ve gündelik yaşamlarına karışmamıştır. İleri sürüldüğü gibi bir eritme siyaseti uygulasaydı, bugün bir Sırp, bir Yunan, bir Bulgar, bir Ermeni varlığından söz etmek son derece güç olurdu.

Hınk deyici Hacı Fışfışlık yapmak varken çatır çatır tartışmak kimilerini şaşırtıyor. Ama Türkler akıllıdır, bu türden pis (!) işleri kendileri yapmazlar; dönmelere, Sabatayçılara yaptırırlar!…

Yorumlar kapatıldı.