Türkiye-Ermenistan İlişkilerinde,
Uzlaşmayı Aramak veya Pandoranın Kutusunu Açmak
02 Ağustos 2003
“Politikada hiçbir şey tesadüfi değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o hadisenin, bu şekilde zuhur edeceğinin önceden planlandığına emin olabilirsiniz.”
F. D. Rosewelt
Son Dönem İlişkilerin Kronolojik Değerlendirmesi
2003 yılı Nisan ayının en önemli tartışma konularından birisini Avrupa Parlamentosu Dışişleri, İnsan Hakları, Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası Komiteleri’nin Üyesi Parlamenter Arie Oostlander’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecine ilişkin olarak hazırladığı, “Kemalizm”in Türkiye’nin AB’ye üyeliğine engel teşkil ettiğini iddia ettiği ve 12 Mart 2003’te Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi’ne sunduğu yıllık rapor taslağı ve bu taslağa bağlı karar tasarısı oluşturdu.
Hollandalı Hıristiyan Demokrat Parlamenter Oostlander’in “Kemalizm”le ilgili görüşü hem Türkiye’de hem de Avrupa Parlamentosu’nda sert bir şekilde eleştirilere maruz kaldı.
12 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu’na sunulan tasarıda “Kemalizm”i eleştiren ifadelerin geri çekilmesi yolundaki değişiklik önergesi, ilgili madde çıkartılarak yapılan oylamada kabul edildi.
“Kemalizm” ile ilgili ifadenin dışında Türkiye ve AB üyesi ülkelere Ermeni soykırımını kabul etmeleri çağrısını, Parlamenter Oostlander, konuşma metninden 5 Haziran 2003 tarihinde son dakikada çıkartmıştır.
Türkiye’ye insan hakları ve demokrasi alanında eleştiriler getiren, MGK ve RTÜK gibi kurumların kaldırılmasını isteyen rapor ve tasarı 6 Haziran 2003’te Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edildi.
Raporun diğer önemli konularını ise Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin Kıbrıs konusunda cesur kararlar almaları, Ermenistan’a ambargoya son verilmesi, Türk ve Ermenilerin geçmişteki sorunları aşmak için diyalog kurmaları gibi istekler oluşturdu.
İlk Önemli Adım Türkiye’den: Muhatap Kim? Ermenistan mı? Ermeni Lobisi mi?
3-4 Haziran 2003’te Madrid’te gerçekleştirilen NATO Dışişleri Bakanları İlkbahar toplantısında Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan bir araya geldiler.
8 Haziran 2003’te, Ermenilerin Taşnak potansiyelli lobi kuruluşu Amerika Ulusal Ermeni Komitesi (ANCA) tarafından, Türk hükümetinin, “doğrudan diyalog” başlatmak üzere ANCA ile temasta bulunduğu, ancak Ermeni toplumunun görüşmek için, sözde soykırımın tanınmasını şart koşarak bu isteği geri çevirdiği bildirildi.
Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye ile ilgili tasarı 6 Haziran’da kabul edilmişti. 8 Haziran tarihli haberde ANCA, Türk Dışişleri temsilcisinin diyalog teklifini geri çevirdiğini belirtmiştir. ANCA ile görüşme talebi, muhtemelen henüz Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye ile ilgili karar oylamaya girmeden yapılmaya çalışılmıştı. Zaten bunu destekleyecek açıklama ANCA lobi kuruluşunun Başkanı Hachikian’dan gelmekte gecikmedi. Hachikian, Türk Dışişleri’nden görüşme teklifinin 21 Mayıs 2003’te ABD Temsilciler Meclisi Adalet Alt Komitesi’nde sözde soykırımını dolaylı olarak tanıyan bir tasarının kabul edilmesinden hemen sonra geldiğini, ABD’deki Ermeni toplumu kuruluşlarının liderlerine gönderdiği mektupta dile getirdi. Yani, ANCA lobi kuruluşu, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın temsilcisi sıfatı ile müzakere için gönderilen Büyükelçi Ecvet Tezcan’ın görüşme çağrısını “Önce soykırımı kabul edin” şartını öne sürerek reddetti. Böylesi bir girişimin ABD Kongresindeki soykırım tasarısını bloke etmeye yönelik bir çabanın parçası olduğunu iddia eden ANCA lobi kuruluşunun Başkanı Kenneth Hachikian, ABD’deki Ermeni diaspora kuruluşlarının liderlerine gönderdiği mektubunda Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilisi ile görüşülmemesi çağrısında bulunurken: “Bu çabanın amacı, Amerikan siyasi camiasını, Ermenilerle doğrudan diyalogun şu anda devrede olduğu yönünde aldatmaktır. Asıl niyeti,(Türk Dışişlerinin) Ermeni toplumunun son dönemde gelişme kaydettiği, Amerikan Kongresindeki, Ermeni soykırımının tanınmasına yönelik çabaların rayından çıkarılmasıdır.” ifadelerini kullandı.
13 Haziran tarihli bir başka haberde ise, Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’deki Ermeni kuruluşlar ve liderlerle ilk kez doğrudan temas kurma çabası içerisinde olduğu ve bu amaçla ABD’de bulunan Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Ecvet Tezcan’ın Amerika Ermeni Asamblesi (AAA) yetkilileriyle görüştüğü belirtildi.
Büyükelçi Tezcan, Washington’da kendisine muhatap olarak seçtiği Amerikalı yetkililerle temasta bulunduktan sonra Ermeni nüfusunun yoğun olarak yaşadığı California eyaletinde, Los Angeles kentinde yine Ermeni toplumu liderleriyle bir araya gelmeyi planladığı o günlerde gelen haberler arasındaydı.
8 Haziran’da TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri’yle yaptığı görüşmede Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD’deki Büyükelçi Ecvet Tezcan’ın faaliyetlerini doğrulamış ve “Ne yapıyorsak gayet açık yapıyoruz” demiştir.
Türk Dışişleri, eğer yapılacaksa doğrudan Ermenistan devleti ile diyalogun yerine, ABD’deki lobileri kendisine muhatap olarak seçmiştir. Taşnak temelli ANCA, Dışişleri temsilcisi Büyükelçi Ecvet Tezcan’la görüşmeyi kabul etmemiştir. ANCA ile kıyaslandığında daha ılımlı bir şekilde lobi faaliyeti sürdüren AAA görüşmeyi kabul etmiş ve Tezcan ile AAA yetkilileri arasında gizli müzakereler başlamıştır. Görüşmeyi takip eden yaklaşık bir aylık süreç içerisinde iki taraftan da ses çıkmamıştır. Bu arada Başbakan Recep Tayip Erdoğan Kars’taki açılış konuşmasında Ermenilerin Türkiye ile Ermenistan arasında çizilmiş olan sınırları tanımadığını, tanıması gerektiğini ve soykırım iddialarından vazgeçmeleri gereğini dile getirmiştir. Aynı günlerde Kars iline bağlı Derecik köyünde Ermeniler tarafından katledilen 360 Müslüman’a ait toplu mezarın açılışı, Türk, yabancı bilim adamı ve basın mensuplarının huzurunda yapılmıştır. Bütün bu gelişmeler üzerine AAA, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme sinyali veren Türkiye’nin, Ermenilere karşı kuvvetli bir söylem kullandığını ileri sürerek, bu konudaki tutumun açıklığa kavuşturulmasını istemiştir.
Söz konusu söylem, AAA’nın İcra Kurulu Direktörü Peter Vosbikian’dan gelmiştir. Washington Büyükelçiliği kanalıyla Büyükelçi Ecvet Tezcan’a mektup gönderen Vosbikian, Türk Hükümetinin Ermenistan’a karşı düşmanca tavır içerisinde olmasına ve sözde soykırımı tanımamasına rağmen AAA’nın Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen görüşme talebini kabul ettiği belirttiği mektubunda, ikili görüşmelerde pek çok konuda samimi fikir alışverişlerinde bulunulduğu ifadelerine yer vermiş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ermeni lobisi sözde soykırımın tanınması yönündeki çabalarını sürdürdükçe Ermenistan ile sınırın açılmayacağı’ yönündeki ve Türkiye’nin Azerbaycan Büyükelçisi Ünal Çeviköz’ün ‘Türkiye, Ermenistan ile sadece uluslararası kuruluşlarda işbirliği yapabilir, doğrudan değil’ şeklindeki sözlerinin basında yer aldığını belirttikten sonra bütün bunların Tezcan ile AAA arasında konuşulanlarla keskin bir çelişki içerisinde olduğunu ifade etmiştir.
Gelinen noktada AAA İcra Kurulu Direktörü Peter Vosbikian’ın yazdıkları oldukça düşündürücüdür. Haziran ayı içerisinde AAA ile görüşmeler yapan Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Ecvet Tezcan’ın Amerika Ermeni Asamblesi ile hangi konularda mutabakata vardıkları da merak konusu olmuştur.
Ermenistan ve Ermeni Lobisi Türkiye’den Ne İstiyor?
AAA’nın İcra Direktörleri Kurulu Başkanı Peter Vosbikian: “Türkiye ile görüşmeleri başlatmak için sözde soykırımdan başlayarak Türkiye’nin Ermenistan’a ambargosunu, Türkiye’deki Ermeni azınlığa muamelesi ve Yukarı Karabağ barış süreci gibi temel Ermeni meselelerinin ele alınması gerektiğini ifade ettikten sonra “bunlar olmayacaksa görüşmeyi istemediklerini” belirtmiştir.
Taşnakların ve Hınçakların temel programlarını oluşturan ısrarla Türkiye’den istedikleri noktalar şöyle sıralanabilir:
Ermeni lobisi öncelikle (sözde) soykırım tasarısını ABD Kongresinden çıkartarak adım adım diğer ülkelerin parlamentolarından da çıkmasını sağlamaya çalışmaktadır.
Sadece (sözde) soykırım hususunda Ermeniler:
a) Türk Devleti’ne “1915’te 1,5 milyon Ermeni’nin soykırım sonucu öldürüldüğü” iddialarını kabul ettirmek,
b) Türk Devleti’ne özür diletmek ve tazminat ödetmek,
c) Doğu Anadolu’da “Ermeni toprakları!” veya “Batı Ermenistan!” diye iddia ettikleri bölümün kendilerine verilmesini sağlamak.
Sözde soykırım iddialarının dışında gerek Ermeni lobisi gerekse Ermenistan Gümrü ve Kars Antlaşmalarını tanımamaktadır ayrıca Yukarı Karabağ konusu ve Azerbaycan’a ait diğer yerlerdeki işgalci statüleri halen devam etmektedir.
AB ile 2004 Aralık Ayında Masaya Oturmak İçin Taviz Üstüne Taviz Vermek
Avrupa Birliği uyum paketleri ile Türkiye’den yerine getirmesi için bir takım yeni reformlar istenirken, birliğe girişin ön koşullarından birisini de komşular ile iyi ilişkilerin yürütülmesi oluşturmaktadır. Mevcut tablo içerisinde Türkiye, bir bakıma alelacele bir şekilde Ermenistan ile ilişkiye zorlanmaktadır. Böylesi bir durum ise Türkiye’yi Ermenistan’la aralarındaki sorunları çözmek için adım atmaya zorlarken ikili ilişkilerde Ermenistan’ı -sorunlar kendisinden kaynaklandığı halde- pazarlıkta daha güçlü bir zemine oturmaktadır.
Türkiye, Ermenistan’ın nefes borusu konumunda. Normalde her iki ülkenin anlaşması halinde bölgede barış ve istikrarın doğacağı su götürmez bir gerçektir. Ancak, söz konusu barış ve istikrar kilidinin anahtarını Ermenistan elinde tutmaktadır. Yani eğer bölgeye huzur getirilmesi isteniyorsa ilk adımları Ermenilerin atması gerekiyor. Bu yüzden Ermenistan’ın sözde soykırım, tazminat ve toprak gibi sürekli olarak gündeme taşıdığı iddialarından vazgeçmesi Kars, Gümrü ve Moskova Antlaşmaları ile belirlenmiş olan sınırları tanıması ve işgal etmiş olduğu Azerbaycan topraklarından geri çekilmesi gerekiyor.
Yorumlar kapatıldı.