Özdemir İnce
Doç.Dr.Ömer Turan’ın “Dünü ve Bugünü ile 1915 Olayları” adlı yazısının 6. bölümünü aktarıyorum:
20 Haziran 1890 tarihli Erzurum Ayaklanması’ndan, 1896 Van İsyanı’na kadar İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde pek çok isyan gerçekleştirildi. Bunların içerisinde 15 Temmuz 1890 tarihli Kumkapı nümayişi, 30 Eylül 1895 tarihinde gerçekleştirilen Babıali gösterisi, 26 Ağustos 1896 tarihinde gerçekleştirilen Osmanlı Bankası baskını İmparatorluğun başkentinde, İstanbul’da gerçekleştirilen olaylardır. Bunlarla da yetinilmeyerek 21 Temmuz 1905 tarihinde Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’e bir suikast düzenlenmiş, şans eseri padişah suikasttan kurtulmuştur. Bizzat kendisine yapılan suikast teşebbüsünün suçluları dahil bu isyanlara veya olaylara karışanların büyük bir kısmı, onları yeniden kazanmak arzusu veya büyük devletlerin elçilik ve konsolosluklarının müdahaleleri ile Sultan II. Abdülhamid tarafından affedilmiştir. Ermeni teröristlerin saldırıları, isyanları ve bu isyanların bastırılması esnasında pek çok Ermeni ve pek çok Müslüman öldürülmüş, ancak hemen her seferinde öldürülen Müslümanlardan hiç bahsedilmemiş, Ermenilerin sayıları ise en az on defa arttırılarak Batı kamuoyu aldatılmıştır. O dönemde Ermeni yanlısı Amerikan veya Alman misyonerler söz konusu olaylarda Ermenilerin ne kadar suçsuz olduklarını kesin bir dille anlatıp Batı kamuoyunu belli bir istikamette yönlendirirlerken, sonraki yıllarda söz konusu olaylara karışan Ermeniler veya o olayların tarihini yazan Ermeni araştırmacılar bu olaylarda Ermenilerin yaptıklarını böbürlenerek yazmışlardır.
***
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı hükümeti 3 Ağustos 1914’te seferberlik ilan etti. Zeytun Ermenileri kendi alaylarını kurarak 30 Ağustos’ta isyan ettiler. Osmanlı Meclisi’ndeki Ermeni milletvekili Garo Patırmacıyan, Üçüncü Ordu’daki hemen bütün Ermeni subay ve askerlerle birlikte Rusya tarafına geçti. Kısa bir süre sonra onlarla birlikte geri dönerek Başkale, Saray, Bayezid civarındaki Müslüman köyleri yakmaya, Müslüman sivilleri katliama tabi tutmaya başladı. Ermenilerin yaptıklarına karşılık 25 Şubat 1915’te Başkomutanlık, diğer ordularda bulunan Ermenilerin silahlarını alarak onları pasif görevlere getirme kararı aldı. Ermeni gönüllüleri, Maraş’ta isyan bölgelerine gönderilen Türk birliklerine ateş açtılar. Doğu Anadolu’daki telgraf hatları Ermenilerce kesildi. Van’daki Ermenilerin Ruslarla haberleştikleri tesbit edildi. Nitekim gönüllü Ermeni çetelerinin katılımıyla Nisan sonunda Van’da Ermeniler isyan ettiler.
Taşnakların liderlerinden olan ve Bağımsız Ermeni Cumhuriyeti’nin başbakanlığını yapmış bulunan Hovhannes Kaçaznuni, 1923 yılında parti kurulunda yaptığı ve daha sonra kitaplaşan konuşmasında, Birinci Dünya Savaşı arefesinde Ermenilerin durumunu şöyle anlatmaktadır: “1914 Sonbaharı başlarında Türkiye savaşa henüz girmemiş, fakat savaş hazırlıkları içindeyken, ön Kafkasya’da (Mavera-i Kafkasya) Ermeni gönüllü grupları büyük bir şevk ve bilhassa şamatayla teşekkül etmeye başladı. Taşnaksutyun Erzurum’daki bir kaç hafta öncesi Genel Kurulu’ndaki kararına rağmen mezkur grupların teşkilatlanmasında ve bilhassa silahlanmalarında Türkiye’nin aleyhinde olarak fiilen yardımcı oldu… Bugün, gönüllülerimiz ön planda mı olmalıydı diye sormanın manası yoktur. Tarihî olayların kendilerine özgü bir mantığı vardır. 1914 Sonbaharı’nda Ermeni gönüllü grupları kuruldu ve Türklere karşı döğüştüler. Bunun aksi olamazdı. Zira yaklaşık çeyrek asırdan bu yana Ermeni toplumu belli ve kaçınılmaz bir psikolojiyle beslenmişti. Bu haleti ruhiyenin tezahürü gerekliydi ve gereken oldu.”
(Devamı pazartesi günü)
Yorumlar kapatıldı.