İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Murat Yetkin: ABD de `Meclis kararı´ diyebilir – radikal

8 Temmuz Salı günü ABD Kongresi Türkiye’nin dış politikası açısından kötü sürprizlere yol açabilecek bir konferansa ev sahipliği yapıyor. Konferans ‘ABD’nin Türkiye ile ilişkileri: Irak Savaşı Sonrası Yeni Gerçekler’ başlığını taşıyor. Konferansın hamiliğini Amerikan Elen Enstitüsü (AHI) yapıyor. AHI, Amerika’daki Yunan-Rum lobisinin en etkili kuruluşu.

Konuşmacılar arasında, AHI yönetiminden işadamı Nick Karambelas, Gene Rossides, Ermeni Ulusal Komitesi (ANC) İcra Direktörü Aram Hamparian, PKK’nın Amerika’daki adamı olarak bilinen (ve aslında bazı suçlardan dolayı ABD yargısıyla da başı belada olan) Amerikan Kürt Bilgilendirme şebekesi (AKIN) yöneticisi Kani Xulam ve Washington’da en aktif Türkiye karşıtlarından biri sayılan Ted Galen Carpenter da bulunuyor.

Bu konferansta nelerin konuşulacağı ise şöyle duyuruluyor:

“Konferans, en son Irak savaşında destek vermemesini ve ABD’nin Saddam Hüseyin diktatörlüğünü Türkiye’nin yardımı olmaksızın devirmesi olgusunun ışığında Türkiye’nin güvenilmez bir müttefik olarak sicilini gözden geçirecektir. Konferans ayrıca ABD’nin Saddam Hüseyin’i alt etmesinde Yunanistan ve Kıbrıs’ın rol ve katkılarını değerlendirecektir. Son olarak, Konferans son gerçekler ışığında bu ülkelere karşı ABD politikasının ne olması gerektiği doğrultusunda önerilerde bulunacaktır.”

‘Bir konferanstan ne çıkar?’ da denebilir. Ancak aynı günlerde Konge çatısı altında hem Senato, hem de Temsilciler Meclisi’nde birer karar tasarısının oylanması bekleniyor. Gerçi oylama tarihi kesin değil ama, imzacı sayısı dün üçte bire ulaştı ve aralarında Hillary Clinton gibi etkili isimler de var. İçerikleri hemen hemen aynı olan bu karar tasarıları, ABD yönetimini ‘Soykırım suçlarının önlenmesi ve cezalandırılması’ üzerine 1987 tarihli Soykırım Konvansiyonu Uygulama Sözleşmesini kabule çağırıyorlar. ABD yönetiminin 1987 sözleşmesini tanıması için de 15’inci yıldönümü olan 4 Kasım 2003 tarihini veriyorlar.

Bu tasarılar Türkiye’yi doğrudan ilgilendirebilir ve bu kez geçebilir.

Şimdiye dek hep Beyaz Saray ve ABD Dışişleri’nin devreye girmesiyle önlenebilen bu tür tasarıların kabulünün bu kez önlenemeyecek olmasının birkaç sebebi bulunuyor.

Birincisi, tasarıların bu kez ‘Türkiye’ye özel’ verilmemesi. Genel bir çerçevede soykırım suçlarına karşı harekete geçilmesi istenirken, o arada Türklerin de Ermenilere soykırım uyguladığı sayılıyor. Böylece genel bir tasarı kabul edilirken, Senato ve Temsilciler Meclisi’nin o arada ‘Ermenilere de Türklerin soykırım uyguladığını’ tescil etmesi hesaplanıyor.

İkincisi, tasarılar ilk kez İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere uygulanan soykırımla, Holokost’la, diğerlerini birbirinden ayırıyor. Bu da önceki taktik gibi son derece kurnazca düşünülmüş ve Yahudi lobisinin tepkisi yerine desteğini hedefliyor. Çünkü Yahudi lobisinin şimdiye dek ‘Ermeni soykırımı’ temelli tasarılara karşı çıkmasının bir nedeni de, Holokost’un korkunçluğuna gölge düşeceği endişesiydi. Bu durumun Türkiye için ayrı bir kötülüğü var. Çünkü Ermeni soykırımı iddiası, Kamboçya ve Ruanda olaylarıyla aynı parantezde sayılıyor.

Üçüncüsü, Kongre’de Türkiye’ye karşı desteğin Irak nedeniyle azalmış olması. Gerçi ABD Başkanı George Bush 24 Nisan’da Ermeni lobisinin bütün ısrarlarına karşın ‘soykırım’ sözcüğünü kullanmamıştı. ABD kaynaklarına göre Bush ayrıca hem Senato, hem de Temsilciler Meclisi’ne ayrı ayrı mektup yazarak ‘Ermeni soykırımı’ tasarısını kabul etmemelerini istedi. Ancak senatör ve temsilcilerin genel metindeki Ermeni soykırımı ifadesini ayıklayarak diğerlerini bırakması ihtimali zayıf. Üstelik yönetimdeki “Türkiye’den Irak’ın rövanşını Ermeni tasarısıyla alma anlayışında değiliz” havasına karşı, Amerikan Kongresi’ndeki hava tersine.

Tam da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ABD ziyareti öncesinde böyle bir tasarının kabulü Ankara’da soğuk duş etkisine yol açabilir. Bu durumda Gül’ün ziyaretini iptal etmesi akla gelebilir, ama zaten ziyaret için daha istekli olan tarafın Türk hükümeti olduğu düşünüldüğünde bu durumun Washington’da mateme neden olması beklenmemeli.

Hükümet, sonucun neden böyle olduğunu sorduğunda, 1 Mart sonrası Amerikalılara verilen ‘Ne yapalım. Parlamentonun kararı’ yanıtını duyabilir.

Yorumlar kapatıldı.