İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mehmet Barlas: Ermeni Soykırım Tasarısı´nı her yıl beklemekten bıkmadık mı? – sabah

Her yıl Amerikan Kongresi’ne “Ermeni Soykırım Tasarısı” geldiği zaman, “Acaba bu defa ne olacak?” diye, endişe içinde beklemekten bıkmadınız mı?

Acaba ABD Başkanı, tasarı oylanırsa bunu veto eder mi?

Acaba Kongre’deki Yahudi Lobisi, Türkiye’ye arka çıkıp, bu tasarıyı engeller mi?

Bu tasarı yasalaşırsa, Türkiye acaba ABD ile diplomatik ilişkilerini keser ve Washington’daki Türk Büyükelçisi geri çağrılır mı?

Acaba kendimizi, irademiz dışında gelişen olayların esiri kılmaktan, mazoşist bir keyif mi alıyoruz?

Bir başka dış politika modelini denesek..

Örneğin, “Ermeni Tehciri İddiaları”nı, Türkiye’nin dış ülkelerle ikili ilişkileri içinde, izole etsek..

Ne oldu sonunda?. Ermeniler, Paris’te bir anıt yaptılar..

Bu anıt yüzünden, Türk-Fransız ilişkileri ve ortak çıkarları, sona mı erdi?

Amerikan Kongresi de, çıkarırsa çıkarsın Ermeni Soykırım Tasarısı’nı..

Bu olayı, Türk-Amerikan ilişkilerinin bir ön-şartı gibi görüp, her yıl kendimizi buna bağlamamızın bir akılcı yanı var mı?

New York’un o zamanki Belediye Başkanı Robert F. Wagner de, 6-7 Eylül 1955’te, İstanbul’daki Rumların kiliselerinin, evlerinin, işyerlerinin yağmalanması yüzünden, 23 Ekim’i New York’ta “Yas Günü” olarak ilan etmişti..

Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkilileri, o günden beri New York’a gitmiyorlar mı?

Üstelik 6-7 Eylül faciası, Osmanlı değil, Cumhuriyet döneminde meydana gelmemiş miydi?

Biraz daha, “Büyük Devlet” gibi davranmayı denesek..

Hem “Osmanlı İmparatorluğu’nun varisiyiz” diyoruz..

Hem de, bir emperyal geçmişin mirası, bizi 21’inci yüzyılda da ürkütüyor..

Bunu bilen diğer dünyalılar da, ellerindeki siyaset aygıtlarının düğmelerine basarak, Türkiye’yi sağa sola sallıyorlar..

– Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurdururuz haa!.

– Ermeni soykırım tasarısını geçiririz haa!

– Kıbrıs’ta sizi işgalci ilan ederiz haa!

Artık dünya gerçeklerine uyum göstermeyi ve diplomatik gölge boksu yapmayı bırakmalıyız..

Ben Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda, Türkiye Masası’nda çalışan bir diplomat olsam, beni ziyarete gelen Türk meslektaşımı görünce, hemen şöyle düşünürüm

– Bu Türk diplomat, ya Kuzey Iraklı Kürtler’den, ya Ermeni Tasarısı’ndan, ya da Kıbrıs’tan söz edip, ülkesinin pozisyonunu duyuracaktır bana.

Artık bilmeliyiz..

“Değişmez Pozisyonlar”la kendisini bağlayan bir ülkenin, değişen dünyanın gerçekleri üzerinde bir ağırlığı olmaz..

Sade Ermeni soykırım tasarıları konusunda değil, Kuzey Irak’ta da, Kıbrıs’ta da, “Dünya Konjonktürü” eskisinden çok farklı koşullar oluşturmakta..

Çünkü global değişim, fırtına şiddetinde..

Türkiye, pozisyonlarını yenileyemediği için, eski söylemlerinin artık havada kaldığını birer birer görüyor.

Bunu ilk olarak, Kuzey Irak’a ilişkin “Kırmızı Çizgi”nin morarması ile görmedik mi?

Kıbrıs’a çözümü engellersek, 2004 sonrasında, Avrupa Birliği tarafından işgalci ilan edileceğiz..

Ege’de uzlaşmazsak, konu Lahey’e gidecek..

Ermeni Soykırım Tasarısı da, bu defa kabul edilebilir.. Yahudi Lobisi, belki “Tezkere Krizi”nden, belki tank ve uçak ihalelerine ilişkin anlaşmazlıklardan ötürü, elini olaydan çekebilir..

Biraz da, biz değişsek ya..

Yorumlar kapatıldı.