İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

radikal: Öz hakiki kırmızı çizgi

Mine Kırıkkanat

13. yüzyıl gezgini Marco Polo, “Büyük Ermenistan sınırlarında, Gürcistan’a doğru yönün öteki yanında yağlı bir sıvı pınarı var. Bu yağlı sıvı, pınardan bazen 100 büyük kadırgayı dolduracak kadar bol çıkar. Ancak yemek için kullanılmaz. Yakmaya yarar, uyuza yakalanan insan ve hayvanları oğmakta, bir de develerdeki kurdeşen yaralarını iyi etmekte kullanılır,” diye yazmış. Bilgiyi veren Le Monde gazetesi, yağlı sıvı pınarının bulunduğu bölge hakkında (Erzurum yöresi?) notunu düşmüş.

Marco Polo’nun sözünü ettiği sıvı, tabii ki petrol. Eğer yazılan doğruysa, bir zamanlar Erzurum yakınlarında, hem de kendi kendine fışkıran bir petrol kaynağı vardı ve belki hâlâ var…

Yıl 1928, Temmuz’un 31’i. Gezgin Marco Polo kadar ünlü tüccar bir Ermeni, Kaluste Gülbenkyan, eline kırmızı bir kalem alıp bugün paylaşılamayan Ortadoğu petrol bölgesinin sınırlarını çizdi. Harita, Türkiye’nin tamamını ve İran hariç tüm Arap yarımadasını içeriyordu. Tarihte ‘Kırmızı Hat Anlaşması’ diye yer alan Gülbenkyan’ın haritası, sonradan ‘Iraq Petroleum Company’ olarak yeniden ‘vaftiz’ edilecek, zamanın ‘Turkish Petroleum Company’ye ait petrol alanıydı ve hissedarlar arasındaki işbölümünü düzenliyordu. Varılan anlaşmaya göre, masanın çevresindeki dört büyük ülke, yani petrol şirketi, Gülbenkyan’ın çizdiği sınırlardan içre tüm petrol arama, çıkarma ve işletme etkinliklerinde ortak hareket etmek zorundaydı. Ortaklığa imza atan şirketler, Royal Dutch Shell (yani SHELL), Anglo Persian (şimdiki BP), Fransız Petrolleri Kumpanyası (şimdiki TOTAL) ve Standard Oil (şimdiki ESSO) diye bir Amerikan konsorsiyumundan ibaretti (!).

Aralarındaki en küçük ortak, beşinci hissedar, Kaluste Gülbenkyan’dı. Anlaşmanın ‘tek başına hareket’ yasağı, dört büyük şirket için birkaç yıl içinde çekilmez hal alırken, Gülbenkyan için bir altın yağmuru olacaktı. Ama Gülbenkyan, kısaca TPC diye anılan Turkish Petroleum Company’nin yolunu açan anahtardı. Çünkü yüzyılın başında Osmanlı Padişahını Mezopotamya bölgesindeki yeraltı zengiliklerini aramak üzere izin çıkarmaya razı eden, önce Osmanlı, ardından Alman bankalarıyla TPC’yi kuran, 1922 yılından öteye de TPC’nin kaymağına Fransız ve İngilizleri ortak eden adamdı.

1928 ‘Kırmızı Hat Anlaşması’ gereği, TPC gelirlerinin yüzde 5’i Gülbenkyan’ın olacaktı. Ve tam 20 yıl süreyle oldu, Gülbenkyan’ın küpleri doldu. Oysa tek başlarına arama çalışmaları yapamayan dört ortak şirketin elini ayağını bağlıyor, TPC’yi bölüşme anlaşmasına imza atmayan ve Suudi Arabistan’da rahat rahat petrol arayan bağımsız Amerikan şirketlerinin işine yarıyordu. 1948 yılında Suudi Arabistan’ın doğusunda dünyanın en büyük petrol kaynağı Gaffar rezervi bulununca, ‘Kırmızı Hat’ta dolanan dev şirketler TPC üstüne anlaşmayı bozup, yarışa başladılar.

Ama Gülbenkyan da çoktan Gülbenkyan olmuştu.

Ne gariptir ki, Kaluste Gülbenkyan’ın kırmızı bir kalemle çizdiği petrol haritasının sınırları içinde kalan tüm Ortadoğu bölgesinde petrol bulundu, çıkarıldı. Türkiye haricinde.

Ve yıllar sonra bir başka Ermeni, maden mühendisi ve madenbilimci Türk dostu Tosunyan (ki, T.C. liyakat nişanı vardır) kendisiyle 1997’de Paris’te yaptığım röportajda, gülerek, Türkiye’de petrol yok demenin kuyruklu bir yalan olduğunu söyledi bana. Tosunyan’a göre, ABD güdümündeki bu yalanı yutmak ya Türklere çok para yedirmeyi gerektiriyordu ya da safi salak olmayı. Belki de çok tehlikeliydi… Tosunyan’ın kendisi de Afrika’daki en verimli elmas madenini bulmuş, hayatı tehlikeye girince İngilizlere satmak zorunda kalmıştı haklarını.

İşte size Erzurum’dan Kirkuk’a, Marco Polo’dan Gülbenkyan’a, Tosunyan amcanın yorumladığı Ortadoğu petrol haritası. Bilinmeyen eller Gülbenkyan’ın ‘Kırmızı Hat’tını sünnet etmiş gibi. Gelip gelip Türkiye’nin yerüstü sınırına dayanınca, sanki yeraltında da o sınırın izdüşümü varmışcasına geçit verilmeyen petrol rezervleri.

Yorumlar kapatıldı.