Bugünkü konumuz diyabet (şeker hastalığı).
Toplumda en yaygın bulunan hastalıklardan biridir. Hipertansiyon gibi ömür boyu süren hastalıklardandır.
Şeker hastalığının iki tipi vardır : a- insuline bağımlı olan tip ( Tip I diyabet veya çocukluk diyabeti de denir) , b- insuline bağımlı olmayan tip (Tip II diyabet, erişkin diyabeti).
Çocukluk çağında başlayanı seyrek görülür. Bilinmiyen bir nedenle birden ve bütün şiddeti ile başlar. İrsiyetle ilişkili değidir. Pankreasta insulin salgılayan beta-hücreleri kısa sürede yok olurlar (otoimmun hastalık, belki virus infeksiyonlarının rolü vardır). İnsulin salgılanışı tamamen durur. Kan şekeri çok yükselir, kanda aseton birikir ve çocuk komaya girer. İnsulinin keşfinden önce bu çocuklar bir iki haftada kaybedilirdi. Bugün, bu talihsiz çocuklar, insulin zerkleri ile normal bir yaşama kavuşmuşlardır.
Erişkin yaşta başlayan Tip II diyabet yaygın olarak görülür. Genellikle irsîdir. Diyabetik anne veya babadan doğan çocukların bazıları ebeveynlerinden diyabet genini almış olarak doğarlar. Hem annede, hem de babada diyabet varsa çocukların tümünde, er veya geç, diyabet çıkacaktır.
Koruyucu hekimlik gözü ile bakıldığında genlerle geçişe bir şey yapılamamaktadır. Diyabet geni ile doğmuş olanda genellikle 30-50 yaşları arasında diyabet başlar. Diyabetin çıkışını mümkün olduğu kadar geciktirmek ve diyabete bağlı organ hasarlarını asgariye indirmek için yapılması gereken şeyler vardır.
Doğum kilosu 4 kiloyu geçen bebekler (tosuncuk) şeker hastalığı namzedidirler. 4 kilodan ağır çocuk doğuranlar ve 4 kilodan ağır doğanlar ileride diyabetik olabilirler. Bazen annede veya babada diyabet yok, fakat teyzede, amcada, dayıda, büyükannede vardır. Yani ailede diyabetikleri bulunanlar dikkatli olmalıdırlar.
Ailesinde diyabet bulunan kimselerde şişmanlık önlenmesi gereken bir durumdur. Diyabete meyilli olanlarda yağ birikimi belde ve mide bölgelerindedir. Yani bunlarda bel çevresi kalça çevresinden büyüktür (elma tipi şişmanlık). Beli nisbeten ince, kalçası büyük şişmanlarda (armut tipi şişmanlık) diyabet ihtimali azdır.
Kan şekeri çok azaldığı için fenalık geçiren ve acilen şekerli bir şey yemek gereğini duyanlar da diyabet namzedidirler. Ters gibi (paradoksal) görünmesine rağmen düşük şekerlilik diyabet habercisidir. Kahvaltıda reçel yiyen biri öğleye doğru fenalaşır ve hemen şeker yemek ister. Halbuki aynı kişi kahvaltıda tatlı yemediğinde öğleyin kan şekeri anormal derecelerde düşmeyecek ve şeker yemesi gerekmeyecektir. Diyabet namzetlerinde pankreas, şekeri yakmak için, gereğinden fazla insulini kana vermekte ve kan şekeri çok düşmektedir. Bu fazla salgılama zamanla pankreası yetersizliğe götürecek ve diyabet başlayacaktır.
Şu halde ailesinde diyabeti olanlar
– mümkün olduğunca şişmanlamayacaklardır. Kişide diyabet geni yoksa çok şeker yemekle şişmanlanılır fakat diyabetik olunmaz.
– kan şekerleri düşük olsa bile şeker ve diğer karbonhidrarları asgariye indireceklerdir
– 6 ayda bir açlık ve tokluk kan şekeri kontolü yapacaklardır. Böylelikle daha pre-diyabet (şimik diyabet, gizli diyabet-açlık şekeri 110-125) döneminde hastalığı fark edeceklerdir.
– yürüyüş ve diğer sporlara zaman ayıracaklardır.
– şeker düşmesi krizlerinde mümkün olduğunca şeker almadan krizi atlatmaya bakacaklardır (uzanıp yatarak, şeker değil bir parça ekmek yiyerek)
– ailesinde diyabet bulunanlar ve de diyabeti başlamış bulunanlar sigarayı bırakacaklar ve kolesterollerini
normalde tutacaklardır. Çünkü kolesterol yüksekliği, sigara içilmesi ve diyabet damarlarımızın
düşmanıdırlar
– kortizonlu ilâçlar gizli kan şekerini açık diyabet haline getirebilirler. Çok gerekli değilse uzun süreli
kortizon tedavisinden kaçınmalıdırlar. Aileden gelen diyabet geni yoksa kortizon diyabete yol açmaz.
– hamileliklerinde kan şekeri yükselip idrarda şeker bulunuyor ve doğumdan sonra her şey normale
dönüyorsa bile bu gibi annelerde ilerde diyabet çıkabilir.
Şeker hastalığı başlamış olanlar diyet ve ilâçlarla kontol altında tutulabilirler ve normal bir yaşam sürdürebilirler. Yukarıda söylemiş olduğum gibi, diyabet hastaları şişmanlamayacaklar, sigara kesin içmeyecekler ve kan yağlarını kontrol altında tutacaklar. Görme şikâyetleri bulunmazsa bile senede iki kere göz muayenesi yaptıracaklar. Kan tahlili yapılırken HbA1c de bakılmalı. %6.4ün üstünde olmamalı.
Tabletlerle şeker istenen seviyede tutulamıyorsa insulin zerklerine başlamak gerekebilir. Fakat insuline geçmeden önca yeni çıkmış bir ilâcı da denemek gerekir. Bu ilâcı hastalarımıza Avrupadan getirtip kullanıyorduk. İki aydır yurdumuzda da var. İlâcın adı AVANDİA. 4 mg lık tabletleri var. Tek başına etkili değildir. Fakat diğer ilâçların etkisini artırır. Avandia denenmeden insuline geçmemelidir.
Yorumlar kapatıldı.