Türkiye’nin başı beladan bir türlü kurtulmuyor. Onca dış sorun yetmiyormuş gibi, hükümetin belli çevrelere ‘şirin’ gözükmek için yayımladığı genelgeler yeni gerginliklere, sıkıntılara yol açıyor. Eğer star gündeme getirmeseydi ‘Milli Görüş ve Fethullahçı okullar’ genelgesi sessiz-sedasız yerleştirilmiş olacaktı. Yapılan bazı atamalar sanki bir dönemin rövanşı gibi gözüküyor, bazı konular gündeme getirilip halkın tepkisi ölçülmeye çalışılıyor.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin başını ağrıtacak önemli konulardan birisi de giderek gündeme oturtulmaya çalışılan sözde ‘Ermeni soykırımı’ olacak. 1915 yılında yaşananların intikamı alınmaya çalışılacak. Konunun sıkça gündeme getirilmesinin ardında, devletimizden ‘tazminat almak’ ve sözde soykırımın kabulü yatıyor. Tabii bunları sağladıktan sonra da toprak talebi gelecek, hayallerindeki ‘haritayı’ gerçekleştirmek, Doğu Anadolu’da bazı illeri istemeleri gelecek.
Başlangıç oldu
29 Ocak 1973’de Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir’in bir Ermeni fanatiği tarafından şehit edilmeleri, dünya Ermeni hareketinin yeni bir yönünü oluşturdu.
Bu tarihlerde gerek Sovyetler’in terör hamlelerine verdiği destek, gerekse 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile birlikte Yunanistan’ın dünya çapındaki Türkiye aleyhtarı propagandaları sonucu, Ermenistan’ın kurtuluşu için gizli Ermeni ordusu ‘ASALA’ kuruldu.
O dönemde Avrupa ve Amerika’da ‘Ermeni Devrim Federasyonları’ adıyla faaliyet gösteren Ermeni Taşnak Partisi de ASALA’nın ardından ‘Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları- JCAG’ı kurdu. 22 Ekim 1975 tarihinde Viyana’da Büyükelçimiz Danış Tunagil’i şehit ederek sesini duyurdu. Bu tedhiş örgütlerini takiben, daha bir çok silahlı gasp gerçekleştirildi.
234 eylem
1973-1983 yılları arasında Ermeni terör grafiği incelendiğinde 234 Ermeni terör eylemi gerçekleştirilmiş, bunların 117’si Türk hedeflerine 117’si ise diğer ülkelerin hedeflerine yönelik olmuş. Bu eylemler sonunda 45 vatandaşımız katledilmiş, 208 kişi de yaralanmış.
Hedef gözetmeden yapılan saldırıların gerek Avrupa kamuoyunda, gerekse Ermeniler arasında tepki görmesi, Ermeni terör örgütlerini de etkilemiş, örgüt bünyesinde kopmalara sebep olmuş. 15 Temmuz 1983 Orly katliamından sonra da parçalanmalar iç çatışmalara dönüşmüş.
Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı, İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevlerinde bulunan ve Ermeni konusunu başından beri yakından izleyen Halil Tuğ’a, PKK-Ermeni törer örgütleri ilişkilerini sordum. İşte Halil Tuğ’un anlattıklarından bölümler:
– ASALA’daki bölünmeler sonucunda birisi ‘İhtilalci Hareket’ grubu, diğeri de ‘Ermeni Devrim Ordusu-ARA’ adını aldı. Ermeni terörü bireysel bir hareket değil, uluslararası terörizmin bir parçası oldu.
– Ermeni terörü 1974 yılı Kıbrıs hareketi sonrası ve 1980 yıllarındaki ülkemizde yoğunlaşan terör olayları ile birlikte arttı. PKK hareketi içerisinde, Ermeni teröristler de yapılan operasyonlarda ölü ve yaralı olarak ele geçirilmesi, Ermeni terörünün boyutları bakımından bir fikir veriyor. Amaç ve stratejileri birbirinden ayrı olan Türk ve Ermeni örgütleri ortak eylemler düzenliyordu.
– Dünya uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı trafiği incelendiğinde, bazı kilit noktalarda Ermeni militanlarının olduğu, ASALA’nın bu tür faaliyetlerde etkin rolünün olduğu görülecektir. Gerek İsviçre ve gerekse İtalya da yapılan operasyonlarla da bu durum açık olarak belgelendi.
– Uzun yıllar Dünya kamuoyunu meşgul eden Ermeni terör hareketlerinin PKK hareketi ile de bütünleşme içerisinde olduğu biliniyor. Türkiye’yi zaafa uğratmak için bir çok ülkenin desteği ile başlatılan bu hareketlerin çok yönlü düşüncelerin sonucu bu noktalara kadar taşındı.
İstihbarat Dairesi eski Başkanı Halil Tuğ, ‘Şu dönemde yine çok dikkatli olmak gerekiyor’ diyor, bunun bazı gerekçelerini sıralıyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
‘Irak meselesinde ABD ile olan münasebetlerimizdeki net olmayan durumlar, Ermeni gruplarının dikkatlerini bu noktaya yönelterek, parlamentolarına yeni tehditler götürmelerini gündeme getirebileceği değerlendirilmektedir. Düne kadar himayemizde olanların dost görünenlerin bugün bizi arkamızdan vurmaya çalışacaklarını hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Zira bu günlerde ülkemizdeki huzuru bozmak isteyenlerin harekete geçebileceği dönemdir.’
Yorumlar kapatıldı.