ŞÜKRÜ Elekdağ biliyorsunuz halen CHP İstanbul Milletvekili. Daha önce uzun yıllar (galiba 10 yıl kadar) Washington’da Türkiye Büyükelçisi olarak görev yaptı. Oradaki Türklerin örgütlenmelerinde, Türkiye’nin sorunlarına organize şekilde sahip çıkmalarında unutulmaz hizmetler verdi. Özellikle ikide bir ortaya çıkan ‘‘Türkler Ermeni soykırımı yaptılar. Bir buçuk milyon masum insanı katlettiler’’ iddialarına her yerde yanıt verdi.
Her yıl 24 Nisan günü Ermeniler ‘‘soykırımın anılmasını ve tanınmasını’’ sağlamak için uğraşırlar ya… Maksatları Türkiye’yi insanlık suçu işlemiş bir ülke konumuna düşürmek, sonra da önce tazminat, ardından toprak talep etmektir.
Öyle ya… Biz Türkler zaten bekleyip duruyoruz, Talabani ile Barzani gelip Anadolu’nun bir kısmını, Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan da gelip canının istediği kısmını alsın… Hatta Megali İdea meraklısı kaç Yunanlı varsa Hopa’dan Samsun’a kadar Karadeniz sahillerini de onlara verelim, bitsin gitsin…
Şimdi şaka gibi görünüyor ama, biz en haklı olduğumuz konularda bile tezlerimizi anlatma yerine bizi anlamalarını beklersek bir gün o da olur.
Tezimizi nasıl anlatabileceğimizi Şükrü Elekdağ önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı gündem dışı konuşmayla ortaya koydu.
Elekdağ özetle diyor ki: ‘‘Gerçekler, Osmanlıların hiçbir zaman soykırım gibi bir kararı ve uygulaması olmadığını göstermektedir. Aksini iddia etmek için kullanılan temel kaynak 1916’da İngiliz hükümeti tarafından Avam Kamarası’nın onayı alınarak yayımlanan ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yapılan Muamele, 1915-1916′ adlı kitaptır. Aynı zamanda Mavi Kitap adıyla anılan bu yayın Türkleri dünyaya insanlıktan nasibini almamış, her türlü kötülüğe meyyal (eğilimli), kana susamış, onur, vicdan ve merhamet duyguları körlenmiş varlıklar olarak tanıtıyor.
Ne var ki Mavi Kitap sahte ve uydurma belgelerden oluşuyordu. Bunu Prof. Justin McCarthy kısa bir süre önce İngiliz arşivlerinde bulduğu (tüm benzerleri yakıldığı halde bir yerde unutulmuş) bir belgeyle ortaya koydu.
Kaldı ki kitapta belge diye sunulanlar gerçekten belge olsaydı, 1920’de İstanbul’u işgal eden İngilizler, Ermeni katliamı dedikleri olayların hesabını sormak için sorumlu gördükleri Türkleri tutuklayıp Malta’ya sürdükleri zaman, yaptıkları soruşturmada bu belgeleri ileri sürerlerdi. Dahası Türkleri mahkûm ederlerdi. Oysa hepsini salıverdiler.’’
Elekdağ bu kadarını yapabilir yani yetkililere bu gerçeklerin dünyaya duyurulmasını önerebilirdi, onu da yapmış. Başka ne yapabilirdi?
Kaldı ki Elekdağ bununla kalmış değil. Yıllardır çok önemli bir önerisini dile getirir ama yetkilileri bir türlü harekete geçiremez:
Öneri basit… Ermeniler Washington’da bir ‘‘Ermeni Soykırım Müzesi’’ni açmak üzereler. Açınca artık Türkiye aleyhine propaganda üreten ve devamlı işleyen bir fabrika kurmuş olacaklar. ‘‘Biz bunu engelleyemeyiz ama halkımızın yardımıyla aynı yerde biz de Anadolu Kültür ve Medeniyetleri Müzesi adıyla bir müze kurabiliriz’’ diyor.
Yorumlar kapatıldı.