İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Lraper: Dıyarnıntaraç Arefesi Beşiktaş´ta Kutlandı

Rabbimiz İsa Mesih’in kırk günlükken mabede sunuluşu yortusunun arefesi, Patrik Mesrob II Hazretlerinin riyasetinde 13 Şubat 2003 Perşembe saat 16:30’da Beşiktaş Sp. Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi’nde kutlandı. On din görevlisinin katıldığı törene, hava muhalefetine rağmen ilgi büyüktü.

Rab’bin Doğuşunu 6 Ocak’ta kutlayan Ermeniler, O’nun doğumunun 40’ncı gününde Kudüs’teki mabede sunuluşunun anısını Dyarnıntaraç Bayramı’nda kutluyor.

Bayram 13 Şubat günbatımında başlıyor. Kiliselerdeki özel akşam dualarından sonra, imanlılar Kutsal Sofra’dan alınan mum ışığının sönmemesine özen göstererek evlerine taşır ve evdeki tüm mumlar ve odalardaki tüm ışıklar yakılır.

Bu yüzden bu bayrama eskiden halk arasinda “Işık Bayramı” da denilirdi.

Bu bayramda özellikle mabedde Kutsal Bakire Meryem Ana ile Aziz Yusuf’u karşılayan Yaşlı Simeon’un sözleri akla getirilir (Luk. 2. 22-38).

Simeon Tanrı’yı yüceltti ve peygamberlik ruhuyla dolarak Bebek İsa’ya bakarak şöyle dedi: “Gözlerim, milletleri aydınlatacak olan IŞIK’ı gördü”. Sonra da Meryem Ana’ya dönerek şöyle dedi: “Senin canını da bir kılıç delecek”.

Yaşlı Simeon böylece mabede sunulan bu kırk günlük bebeğin ileride tüm insanlığı aydınlatacağını, ancak bunun kolay olmayacağını, olayları izleyecek olan Meryem Ana’nın da büyük acılara maruz kalacağını öngörüyordu.

6 Ocak ile 14 Şubat arasındaki 40 günlük dönem Surp Dzınunt dönemi sayılıyor. Bu dönemde, imanlılar ailelerinin din görevlilerini evlerine davet ederek birlikte Incil okuyor, dua ediyor, bereket alıyor. Dıyarnıntaraç’la Surp Dznunt dönemi sona ermiş sayılıyor.

Hıristiyanlık öncesinden kalan, ancak Dıyarnıntaraç’a uyarlanan folklorik geleneklerden birisi de 13 Şubat akşamı büyük ateşlerin yakılarak gençlerin üzerinden atlaması ve çevresinde halay çekmesidir.

Beşiktaş Kilisesi’ndeki arefe töreninden sonra, Beşiktaş Kilisesi Vakfı yöneticileriyle Kadınlar Kolu, kilisenin Balyan salonunda kiliseyi dolduran cemaat üyelerini geleneksel sevgi sofrasıyla ağırladılar.

(Kutsal Sofra’dan alınan ışıkla kilisenin ortasına dikilen mumu yakmadan hemen önce)

(Patrik Hazretleri, törene katılan gençlerden bir grupla)

(Patrik Hazretleri Beşiktaş Kilisesi yöneticileriyle)

İncil, Dıyarnıntaraç Hakkında Ne Diyor?

“Musa’nın Yasasına göre arınma günlerinin bitiminde Yusuf’la Meryem çocuğu Rab’be adamak için Kudüs’e götürdüler. Nitekim Rab’bin Yasasında, «İlk doğan her erkek çocuk Rab’be adanmış sayılacak» diye yazılmıştır. Ayrıca Rab’bin Yasasında buyrulduğu gibi, kurban olarak «bir çift kumru ya da iki güvercin yavrusu» sunacaklardı.

“O sırada Kudüs’te Şimon (Simeon) adında bir adam vardı. Doğru ve dindar biri olan bu adam, İsrail’in teselli edileceği zamanı özlemle bekliyordu. Kutsal Ruh onun üzerindeydi. Rab’bin Mesihini görmeden kendisinin ölmeyeceği ona Kutsal Ruh tarafından bildirilmişti. Böylece Şimon, Ruh’un yönlendirmesiyle tapınağa geldi. Küçük İsa’nın annesi babası, Kutsal Yasa’nın ilgili kuralını yerine getirmek üzere O’nu içeri getirdiklerinde, Şimon O’nu kucağına aldı ve Tanrı’yı överek şöyle dedi:

«Ey Rabbim, vermiş olduğun sözü tuttun;

kulun olan ben artık huzur içinde ölebilirim.

Çünkü senin sağladığın

ve tüm halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu,

ulusları aydınlatıp

halkın İsrail’e yücelik kazandıracak ışığı

gözlerimle gördüm.»

“İsa’nın annesiyle babası, O’nun hakkında söylenenlere şaştılar. Şimon onları kutsayıp çocuğun annesi Meryem’e şöyle dedi: «Bu çocuk, İsrail’de birçok kişinin düşmesine ya da yükselmesine yol açmak ve aleyhinde konuşulacak bir belirti olmak üzere belirlenmiştir. Senin kalbine de âdeta bir kılıç saplanacak. Bütün bunlar, birçoklarının yüreğindeki düşüncelerin açığa çıkması için olacak.»

“Aşer oymağından Fanuel’in kızı Anna adında çok yaşlı bir kadın peygamber vardı. Genç kız olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. Şimdi seksen dört yaşındaydı. Tapınaktan ayrılmıyor, oruç tutup dua ederek gece gündüz Tanrı’ya tapınıyordu. Tam o sırada ortaya çıkan Anna, Tanrı’ya şükretti ve Kudüs’ün kurtuluşunu bekleyen herkese bu çocuktan söz etmeye başladı.

Yusuf’la Meryem, Rab’bin Yasasında öngörülen her şeyi yerine getirdikten sonra Celile’ye, kendi kentleri olan Nasıra’ya döndüler. Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu. Tanrı’nın lütfu O’nun üzerindeydi.” (Lu. 2: 22-40)

Yorumlar kapatıldı.