OSMAN KÖKER
Ermeni kaynaklarından yaptığı araştırmalarla tarihciliğimize önemli katkılarda bulunan Kevork Pamukciyan’ın makale ve ansiklopedi yazılarını, Aras Yayıncılık olarak derliyoruz. Yaklaşık yarım yüzyıl boyunca 28 süreli yayın ve derleme kitapta basılmış 128 makale ile 4 ansiklopedide yayınlanmış 370 maddeyi Ermeni Kaynaklarından Tarihe Katkılar ana başlığında dört ciltte topladık. Geçtiğimiz ay çıkan ikinci cilt, Ermeni Harfli Türkçe Metinler adını taşıyor. Bu ciltte yer alan 29 makalede Pamukciyan, Ermeni alfabesiyle Türkçe yazılmış şiirleri, destanları, kitapları, gazeteleri, halk hik‰yelerini, resmi belgeleri inceliyor. Bu makalelerin başına, “Türkçenin Ermeni alfabesiyle yazımı hangi ihtiyaçtan doğmuştur”, “hangi dönemde kimler tarafından kullanılmıştır”, “ne tür eserler basılmıştır”, “ne kadar yaygındır” türünden sorulara cevap oluşturacak bir giriş yazısı koymak ve örnek kitapların kapaklarından oluşan bir görsel bölüm hazırlamak amacıyla yaptığımız araştırma, bizi Ermeni harfli Türkçe yüzlerce kitaba ulaştırdı. Bu araştırma sırasında iki de Ermeni alfabesiyle Kürtçe yayınlanmış İncil’e rastladık. Her iki dilden örneklere de kitapta yer verdik.
İlk Kürtçe İncil
Ermeni harfli Kürtçe İncil’lerden biri 1857 tarihli ve Turkuaz Sahaf’tan Püzant Akbaş’ın koleksiyonunda bulunuyor. Kapağında yer alan Ermeni alfabesiyle Kürtçe yazıları Latin alfabesine şu şekilde çevirmek mümkün: “İncil / Khodee Me İsa el Mesihe / Nıvısandın / Bı Deste Madteos Markos Lukas u Hanna / Lı Istambulda / Kayol / 1857.” Bu da şu şekilde Türkçeye çevrilebilir: “İncil / Rabbimiz İsa Mesih / Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın Eliyle Yazıldı / İstanbul / Kayol [Matbaası] / 1857.”
1872 tarihli olan ikincisi ise Beyrut’ta yaşayan araştırmacı Garo Aprahamyan’ın koleksiyonunda bulunuyor. Kapağında yine Ermeni harfli Kürtçe olarak “Peymane No / e / Khoiye Ma İsa el Mesih / Lı Basmahanee / A. H. Boyacıyan tab bua / 1872 / Lı Isdambolda” yazılı. Bunu Türkçeye “Yeni Ahit / Rabbimiz İsa Mesih / A. H. Boyaciyan Basımevinde tab edilmiştir / 1872 / İstanbul” şeklinde çevirebiliriz.
Kitabımızın başına koyduğumuz, Rober Koptaş’ın “Ermeni Harfleriyle Türkçe” başlıklı yazısında da belirtildiği gibi, Türkçenin Ermeni harfleriyle yazımı, Türkçe konuşan, Ermeniceyi ya hiç bilmeyen ya da çok az bilen, Hıristiyanlık inancına bağlı Ermeni nüfusla yazı yoluyla iletişim kurmanın ve bu kitlenin aynı yolla kendini ifade etmesinin aracı olarak gelişmiştir. Ermeni harfli Türkçe, Ermeni kültürünü koruma ve yabancılaşmaya karşı koyma çabalarının ürünü olarak değerlendirilebileceği gibi, Ermenice bilmeyen, kendini Türkçe olarak ifade edebilen Ermeni nüfusun, Ermeni harfleri üzerinden kimlik aidiyetini sürdürerek kendisini yazıyla ifade etmesinin doğal sonucu olarak da kabul edilebilir. Ermeni harfli Türkçe yazma ve basma eserlerin yayılması, din, tarih ve edebiyat alanlarında geniş bir literatürün oluşması ve pek çok gazete ve derginin yayımlanması bu temel üzerinden açıklanabilir.
Ermeni harfli Türkçenin kullanımına aşuğların (Ermeni aşıkları) şiir ve destanlarında, yazılı edebiyat ürünlerinde, Batı edebiyatından çevirilerde, gazete ve dergilerde, mezar taşı kitabelerinde, çok dilli lügatlerde, İncil ve diğer dini kitaplarda rastlanmaktadır.
Çok kültürlü Osmanlı toplumunda kültürel alışverişi sağlamada Ermeni harfli Türkçe önemli bir rol oynamıştır. Ermeni harfli Kürtçe, Ermeni harfli Arapça, Ermeni harfli Türkçe yazma eserler sayesinde çeşitli milletlere mensup aşıkların, ozanların eserleri Ermeniler arasında yayılmış, aynı şekilde Ermeni aşık ve ozanlarının eserleri de farklı toplumlarca benimsenmiştir.
Kürtçe konuşan Ermeniler
Ermeni harfli Türkçe, dini alanda, bir yandan Katolik ve Protestan kiliseleri tarafından Gregoryen (Apostolik, Lusavorçagan) Ermeniler arasında Katolik ve Protestan inançlarını yaymak için kullanılırken, diğer yandan Gregoryen Ermenilerin bu mezhepler hakkındaki karşı-propaganda çalışmaları için de uygun bir zemin oluşturmuştur. Amerikan Protestan Kilisesi, American Board of Commissioners for Foreign Missions adlı kurum aracılığıyla Osmanlı Devleti sınırları içerisinde Balkanlar, Orta ve Doğu Anadolu, Ortadoğu bölgelerinde yaşayan Hıristiyan halklar ve bu arada özellikle Ermeniler arasında faaliyetlerde bulunuyor, çeşitli vilayetlerde okullar, hastaneler, yetimhaneler, huzurevleri, matbaalar kuruyordu. 1830 yılında Osmanlı Devleti’nin Amerika Birleşik Devletleri ile imzaladığı bir antlaşma ile Protestan misyonerlerin dini vaaz etme çalışmaları güvence altına alındı. 1836’da İstanbul’da ilk Protestan kilisesi kuruldu. Protestanlar İmparatorluğun dört bir yanına çeşitli dillerde basılmış İncilleri ulaştırdılar ve halka bedava dağıttılar. Bunlar arasında Ermenice, Ermeni harfli Türkçe ve Ermeni harfli Kürtçe İnciller önemli yer tutar.
Ermeni harfli Kürtçenin de Ermeni harfli Türkçeye benzer bir temelde gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Protestan misyonerler, hristiyan olmalarına rağmen Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde yaşadıkları için Ermeniceden ziyade Kürtçe konuşan Ermenilere yönelik olarak çok sayıda Ermeni harfli Kürtçe İncil yayınlamıştır.
Üzerinde yaşadığımız toprakların yüz yıl kadar önce şimdikinden çok daha zengin bir kültürel çeşitliliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi bir kısmı solmuş da olsa ana renkler olarak Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Araplar… diye başlayarak uzun bir liste sayabiliyoruz. Ancak ara renkler olduğunu da unutmamak gerek: Türkçe konuşan ama Rum Ortodoks Kilisesine bağlı olan Karamanlılar, Kürtçe ya da Türkçe konuşan Ermeniler akla ilk gelenler. Bütün bu renkler nasıl kaybolmuştur? Örneğin yukarıda değindiğimiz İncilleri kullananlar, yani Kürtçe konuşan Ermeniler sonradan ne olmuştur? 1894-1896 ya da 1915’in acı olayları içinde tamamen yok mu olmuşlardır, zamanla dillerini yeniden öğrenerek Ermeni kültürüne tamamen dönmüşler midir, Müslümanlığa geçerek zamanla Kürtleşmişler ya da Türkleşmişler midir? Bu konu da aslında araştırmacılar tarafından izi sürülmeye değer bir konu olarak görünüyor.
Yorumlar kapatıldı.