Türkçe, Kürtçe, Rumca ve Ermenice şarkılarından oluşan repertuarlarıyla “Türkiye’nin Türküleri”ni söyleyen Kardeş Türküler’e, Avrupa’dan talip var. Hollandalı Choice Music şirketi, “Hemâvâz” albümünün lisans hakkını satın aldı. “Türkülerimizi dünyaya dinletmek bizim için büyük onur” diyen Kardeş Türküler, şubat ayından itibaren tüm dünyanın dinlediği bir grup olacak.
Yaptıkları müzikle Türkiye’de geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan Kardeş Türküler, şimdi de Avrupa üzerinden tüm dünyaya açılma çabası içerisinde. Grubun bu ay başında yayınladığı “Hemâvâz” adlı albümüne Hollanda’dan Choice Music şirketi talip oldu. Kalan Müzik’ten “Hemâvâz”ın lisans hakkını satın alan Hollandalı şirket, ‘Connecting Cultures’ etiketiyle Kardeş Türküler’in albümünü önümüzdeki ay satışa sunacak. İngilizceye çevirisi yapılan albüm şubat ortasından itibaren dünyanın pek çok ülkesinde piyasaya verilecek. Grubun yapımcısı Hasan Saltık, teklifin Choice Music’ten geldiğini, kendilerinin de bir süreden beri böyle bir düşüncesi olduğu için teklifi hemen kabul ettiklerini söylüyor. “Hemâvâz”a, Avrupa’dan talip çıktığı haberini, önceki akşam Ankara’da verdikleri konser öncesi alan Kardeş Türküler’in keyfine diyecek yok. Grup sözcüsü Diler Özer, “Avrupa’da şimdiye kadar birçok konser verdik; ancak bu bizim için yeni bir kapı. Türkiye’nin türkülerini dünyaya dinletmek bizim için onur.” diyor.
1993’te önce Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nün müzik birimi tarafından hazırlanan bir konser çalışmasının adı olarak gündeme gelen; 1995 yazında kurulan Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun müzik biriminde yer alan Kardeş Türküler; Türk, Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarından oluşan repertuarlarıyla dikkat çekti. 11 kişiden oluşan grup, bir müzik topluluğu olmanın ötesinde, ‘kardeşlik içinde bir arada yaşama’nın müzikal düzlemdeki işaretiydi. 1997’de çıkardıkları ‘Kardeş Türküler’ albümüyle adını daha geniş kitlelere duyuran grup, bu tarihten sonra ‘Kardeş Türküler’ olarak anılmaya başlandı. İkinci albümleri ‘Doğu’ ise grubun vermek istediği müzikal mesajın özünü oluşturmakla kalmadı; ‘sound’larının oluşmasında önemli bir aşama oldu. ‘Vizontele’ filminin duygusal müziklerinde de yine Kardeş Türküler’in imzası vardı.
Kardeş Türküler, 2000 yılından itibaren “kültürel mirası ile dünyanın en zengin topraklarında” ‘müzik nasıl yapılır’ı göstermeye başladı. İlk albümlerinde ‘Burçak Tarlası’nı söylerken de sadece kendileri için değil; Türkiye için de bir çıta olan Doğu albümündeki ‘Kara Üzüm Habbesi’ni yorumlarken de bu düşünce müzik felsefelerinin temelini oluşturdu. Vokalde ve enstrüman icrasında özgürce deneyişleri müzik dünyasında bir ‘manifesto’ olarak algılandı. Bunu yaparken en otantik türküyü ‘çoksesli’ ortama ustaca taşıdılar ve onu ‘şehirli’ kimliğe bürüdüler. Kimi zaman da gelecek sert tepkilere aldırmadan ‘semah’ta ritmi kullandılar ve bu türde bir çığır açtılar. Etnik tınıları ulusal platformlara, ‘doğaçlama’nın zenginliğinden de yararlanarak müzik gündemine taşıdılar. Türk, Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarını aynı albümde; ancak kendi dillerinde de söyleyerek farklı; daha önce denenmemiş, denemeye bile cesaret edil(e)memiş çalışmalara imza attılar. Bir yandan türkülerin ‘kardeş’ oduğunu söylerken, bu söylemde aslında farklılıklara bir gönderme vardı. Anadolu’nun tüm renklerine müziklerinde yer vermeye gayret ettiler. Genellikle vokal ve ritim üzerinden türettikleri efektler dikkat çekiciydi. Yaptıkları deneyler ile etnik şarkıların yeniden yorumlanmasında aldıkları mesafeler azımsan(a)mayacak kadar önemli.
Grubun son albümü “Hemâvâz”, diğerlerine göre daha deneysel bir çalışma. İki ayrı şarkının birbirine bağlanarak kurgulanması, bazı eserlerde ‘şarkı formu’nun dışına çıkılması, beste ve doğaçlamaların destansı biçimde tasarlanması gibi yeni arayışlar var. Yine bu albüm, önceki albümlerinde olduğu gibi ‘çok–kültürlülük’ anlayışıyla hazırlansa da “Hemâvâz”da etnik müzik ağırlığı söz konusu. Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkıların yanında Çingene şarkıları da yer alıyor albümde. Bir de vokal–perküsyon ağırlığı var tabii. Grup, bunun sebebini ‘vokal–perküsyon’ üzerinden türetilen efektlerle, zamansal–mekansal çağrışımlar ve imgeler üzerinden belirli bir atmosfer oluşturulmak olarak açıklıyor. Kardeş Türküler, bu tür ‘imgesel denemeler’in, halk şarkılarının yeniden yorumlanmasında verimli olacağını düşünüyor.
Abdullah Kılıç / İstanbul
Yorumlar kapatıldı.