Hadi Uluengin
İSTAVROZLU din mensubiyetini taşıyan yurttaşlarımıza mübarek olsun, Gregoryen Ermeniler hariç bugün bütün Hıristiyanlık alemi Noel’i kutluyor.
Pazar günkü yazımda da belirttiğim gibi, söz konusu Noel Ruh-ül Kuds’ün nefesinden hamile kalmış Bakire Meryem’in İsa Mesih’i doğurduğu tarih addedilse bile, aslında gecelerin kısalmasına tekabül eden bu güneş dönencesi takvime sonsuz zamanlar öncesinde girmiştir.
Paskalya’yla kıyaslanmayacak ölçüde sıradan bir yortu olan Noel’in önem kazanması ise çok yenidir. 20.yüzyıl başına; hadi bilemediniz, en kabadayısı 19.yüzyıl ortalarına uzanır.
Aynı şekilde, yakın aile efradından uzak akraba-ı taalukata kadar herkese cicili bicili paket dağıtan hediye adedi de tüketim toplumuna paralel olarak yerleşmiştir.
2. Savaş sonuna dek, geleneksel Noel armağanı çocuklara verilen portakalla sınırlıdır.
Oysa, örneğin ‘‘Baba’’ filminde Diane Keaton ve Al Pacino’nun arife alış veriş sekansını hatırlayın, tüketim dürtüsü günümüzün İsevi yortusunda cinnet boyutuna ulaşmıştır.
* * *
NİTEKİM, dün ‘‘Noel nasıl milli bayram oldu’’ manşetiyle yayınlanan ‘‘Le Monde’’ gazetesi bu temayı işliyordu. Hemen altındaki Sergey imzalı karikatürde ise şu görüntü vardı:
Tiyatro sahnesindeki suflör kabininden çıkan bir Noel Baba, sırtında armağan heybesi ve elinde şampanya şişesiyle, aynı sahnedeki şölen masası etrafında toplanmış her milletten ve şen şakrak kalabalığa doğru ilerleyerek, hediye dağıtmaya hazırlanmaktadır.
Ve, söz konusu suflör kabinine gizlenmiş dudağı purolu bir kapitalist de yükselen tüketim endeksini göstererek ellerini oğuşturmaktadır.
Anladınız, Noel ironik bir şekilde ekomiyle özdeşleştiriliyor.
* * *
DOĞRU. Mesih’in doğumgünü olduğu varsayılan yortunun tüketimle özdeşleşmesi, iktisadi aktörlerin bu yortuyu sosyolojik bombardımana tutmasından kaynaklanıyor.
Hadi Noel’i geçtim, yok Anneler Günü, yok Babalar Günü, yok Sevgilier Günü, yok Sekreterler günü diye diye, hepsi Amerikan kapitalizmi tarafından pompalanan ve hediye almanın kutsallaştırıldığı ‘‘bayramlar’’dan (!) dolayı artık takvimde normal gün kalmayacak.
Buna bir de, yeni peydahlanan pagan Kelt adeti ‘‘Halloween’’ büyücülüğünü ekleyin…
Modern zamanların tatil ve otomobil uygarlıklarını ‘‘hediye uygarlığı’’ tamamlıyor.
* * *
KENDİ hesabıma bundan nefret etsem dahi yine de kötü bir şey olduğunu söyleyemem.
Zaten söylemeye kalkışsam, Mahmutpaşa’nın işporta esnafından Nişantaşı’nın butik tezgahtarına; sonra oradan Trakya’nın tekstil mühendisine ve Mersin’in rafineri işçisine, tümü birden ağzıma zehirli biber sürerler ki, yerden göğe kadar haklı olurlar.
Çünkü, orada Hıristiyan Noel ve burada Müslüman bayram, ekonomi böyle işliyor.
Kasti uyarıcılar aracılığıyla tüketiciye yapay imajlar empoze ediliyor bile olsa, giderek toplumsal adete dönüşen bu imajlar aslında tüm iktisadi hayatı olumlu yönden etkiliyor.
Nasıl ki Şeker Bayramı’nda lokum almanın ritüel boyut kazanması zincirleme süreçte, nişasta unu üreticisinden karton kutu imalatçısına genel bir ‘‘piyasa canlılığı’’ getiriyor; küreselleşmiş bir ekonomide de, Londra’daki babanın oğluna Noel hediyesi olarak bisiklet seçmesi çok daha geniş bir boyutta aynı rolü oynuyor.
Bundan, o bisiklet lastiğine kauçuk sağlayan Ganalı köylü ve belki de, yine o bisikletin selesine yay üreten Bursalı çırak nasipleniyor.
Başka bir deyişle, modern tüketim toplumunun, iki bin küsur yıl önce Bakire Meryem Beytüllahim’de İsa Mesih’i doğurdu diye empoze ettiği ‘‘hediye uygarlığı’’, hiç alakasız bir yerdeki yoksul aş tenceresine bir dirhem etin girmesine vesile oluyor.
Hıristiyan yurttaşların Noel yortusunu tekrar kutluyorum.
Yorumlar kapatıldı.