John Noble Wilford’un “The New York Times” gazetesinin 22 Ekim 2002 tarihli yazisina göre, bir mezarda bulunan kemik mahfazasi üzerindeki ‘Isa’ yaziti, türünün simdiye kadar bulunan en eski örnegi olabilir. Kudüs’te veya yakinlarinda bulunan bir tas üzerindeki yazitta, 2,000 sene öncesinin lisan ve yazisi ile “Yusuf’un oglu, Isa’nin biraderi Yakup” kelimeleri görülmüstür. Bu yazitin, Biblical Archaeology Review (Kutsal Kitap Arkeolojisi Mecmuasi) da bu hafta nesredilmis olan ve bir Fransiz alim tarafindan yapilmis analizine göre, bu yazit büyük bir ihtimalle, gerçek bir tarihi sahis olarak Mesih Isa’ya atifta bulunan en eski belge olabilir. Bu yazit hakiki ise ve de sahiden Nazaret’li Isa’yi kastediyorsa, Incil haricinde Mesih Isa ile ilgili mevcut en eski belge olsa gerek. Bu buluntuyu dün ilan etmis olan mecmuaya göre bu “Incilde bulunan Mesih Isa’ya atiflari teyid eden ilk arkeolojik bulgu”. Baska alimler bu buluntuya daha temkinli yanasmayi tercih edip, bunun çok mühim ve de ümit verici olmasina ragmen, bu yazitla Hristiyanligin kurulmasinda bas rol oynamis kisilerle kat’i bir bagin teyidinin imkansiz olabilecegini söylüyorlar. Bu alimlere göre bunun sahte bile olabilecegi ihtimali var. Ancak yazinin yazilis sekli ve de tasin kazilan sathinin mikroskopik analizi bu süpheleri bir nebze azaltiyor. Israil Jeolojik Analiz Kurumunun arastirmalari herhangi modern boya zerrecikleri, modern kesici aletlerin kazinti izleri ve sair sahtekarlik maksadi ile yapilmis olabilecek kurcalama izleri meydana çikarmamistir. Yazitin üzerinde organik kalintilarin olmamasi radyokarbon usulü ile tarih tesbitini imkansiz kilmakta. Ancak bu yazit, Musevilerin sadece M.Ö. birinci ve M.S. birinci asirlarda kullandiklari cinsten 20 inç uzunlugunda kireçtasindan yapilmis bir defin mahfazasi üzerinde bulunuyor. Hatta, ayni Fransiz alime göre yazitin stili ve bazi kelimelerin sekli bu yazitin, M.S. 70 yilinda Kudüs’ün tahribatindan önceki on yillarda gerçeklestirildigini düsündürüyor. Kutsal Kitap arastirmacilari verdikleri röportajlarda bu yaziti Mesih Isa’ya baglayan ikinci derecedeki görünüse dair delillerin kuvvetli oldugunu, ama gene de bu delillerin ikinci derecede olduklarini belirttiler. Birçok alim, Yakup (Jacob veya Ya’akov), Yusuf (Yosef) ve Isa (Yeshua) adlarinin o zaman ve yerde sik rastlanir isimler olmasina ragmen, bu üç ismin yazittaki sira ile ve bu akrabalik baglariyla belirmelerinin kolay kolay rastlanmayacak bir tesadüf oldugunu belirttiler. Arami lisaninda “Ya’akov bar Yosef akhui diYeshua” kelimeleri, M.S. birinci asirda ölmüs olan Yakup adindaki bir adamin kemiklerini saklayan bir defin mahfazasi (kemik mahfazasi) üzerine oyulmustu. Yeni Antlasma, Mesih Isa’nin Yakup adinda bir biraderinin oldugundan ve de kendisinin Mesih Isa’nin çarmiha gerilisinden sonra Kudüs’te yeni Hristiyan cemaatinin lideri oldugundan birçok defa bahsedilir. Ayrica bu yeni makalede, birinci asir Musevi tarihçi Josephus’un, Yakup’un M.S. 63 civarinda taslanarak öldürüldügünü kaydettigi hatirlatiliyor. Yazittaki Yakup sayisiz Yakup’tan herhangi birisi olabilirdi. Ancak yazitin geri kalan kismi tesadüf ihtimalini epeyce azaltiyor. O zamanki adete göre ilk önce baba ismi belirtilmis, bu örnekte Yusuf. Ancak vefat edenin biraderinin de adinin belirtilmesi, bu biraderin meshur birisi oldugu durumlar hariç, pek ender olarak rastlanilan bir seydi. Havari Yakup son bir kere Mesih Isa ile olan akrabaligini ilan etmek istemis olabilir. Paris’teki Sorbonne Üniversitesinde arastirmaci ve de Kutsal Kitap dönemi yazitlari hususunda muteber bir mütehassis olan Dr. André Lemaire, bu üç ismin bu akrabalik baglari ile yan yana gelme ihtimalinin, istatistik olarak çok düsük oldugunu hesapladi. Büyük bir ihtimalle, birinci asir Kudüs’ünde, iki nesil boyunca, “Yusuf oglu, Isa biraderi Yakup” olan kisilerin sayisi 20 den fazla olamazdi ve bunlarin pek azi vefatlarindan sonra yazitli kemik mahfazalarina defnedilebilirlerdi. Baska hesaplara göre bu ihtimal daha da zayif. Dr. Lemaire mecmua makalesinde “Bunun Yeni Antlasma’da bahsedilen Yakup’un kemik mahfazasi oldugu, kuvvetle muhtemel” oldugunu yazdi. “Bu hakikat ise, bu yazit Nazaret’li Isa hakkinda, M.S. 63 civarindan bugüne gelen, ilk yazili belge oldugu da kesin.” Ancak makalenin bir diger kisminda, bu Yakup’un, Hristiyan gelenegindeki Yakup olduguna dair, “kemik mahfaza yazitinda herhangi baska bir delil olmadigini” da ilave etti. Dr. Lemaire Hristiyanlarin, Yakup’un Mesih Isa’yla olan akrabalik baglari hakkinda üç degisik yorum getirdiklerini de hatirlatti. Protestanlarin Yeni Antlasma yorumuna göre, Yakup, Yusuf ve Meryem’in oglu idi; bu durumda Meryem bakire iken Mesih Isa’yi dogurdugu, daha sonra da Yakup’u ve diger çocuklar dogurdugu söylenebilir. Ortodoks Kilisesi’nin yorumuna göre ise, Yakup, Yusuf’un daha önceki bir evliliginden dogmus olabilir. Katolikler “birader” kelimesini yakin akraba seklinde yorumlamaya mütemayiller; buna göre Yakup, amca oglu yani Yusuf’un biraderinin oglu olabilirdi, bu da Meryem’in “daimi bakireligi” inancina da uygundu. Biblical Archaeology Review’a göre, bundan önce içinde Mesih Isa’ya atifta bulunulan en eski belge, üzerinde Grekçe Aziz Yuhanna’nin Incil’inden bir parça yazilmis olan M. S. 125 ten kalan bir papirüstü. Mevcut en eski Yeni Antlasma el yazimlarinin çogu Mesih Isa’nin zamanindan 300 veya daha sonra sene yazilmis. Ilk yazilan Incil’in, 70 yilinda Aziz Markos tarafindan yazildigi düsünülüyor. Diger Kutsal Kitap konusundaki alimler gibi Notre Dame Üniversitesinden Dr. James C. VanderKam da, Dr. Lemaire’in eski yazit konusunda mütehassis, arastirmalarinda dikkatli ve degerlendirmelerinde temkinli oldugunu düsünüyor. Dr. VanderKam “André Lemaire tarafindan yapildigina göre bu arastirmayi çok ciddiye aliyorum. Eger hakiki ise, ki öyle görünüyor, o zaman Yakup adindaki adamin sahiden yasamis oldugunu teyid eden Kutsal Kitap harici bir delil sayilir” dedi. Duke Üniversitesi’nin yüksek lisans dini etüdler programinin müdürü arkeolog Dr. Eric M. Meyers, böyle isimlerin yan yana gelisinin çok ender rastlanabilecek bir tesadüf olmasi ve de bilhassa biraderinin isminin dahil edilmis olmasi “iddialara bir güvenirlilik havasi veriyor” dedi. Ancak Dr. Meyers bu bulusun, eger sahiden Mesih Isa’yi kastediyorsa, “bize zaten bilmedigimiz bir sey söyleyip söylemedigi” konusunda tereddütleri oldugunu beyan etti. Kendisi ve diger bazi alimler, Mesih Isa’nin tarihi bir sahsiyet olmasinin uzun zamandan beri zaten kesinlesmis oldugunu düsünüyorlar. Washington Katolik Üniversitesi Yeni Antlasma etüdleri Emeritus Profesörü Dr. Joseph Fitzmyer, bu bulusun, eger sahiden Nazaret’li Isa ile ilgili olmasi durumunda, çok önemli bir bulus oldugunu söyledi. “Sahiden yasamis olduguna dair Kutsal Kitap haricinde yeni bir teyid olur ve böyle Kutsal Kitap haricinde çok az teyid edici unsur mevcut.” dedi. Buna ragmen Dr. Fitzmyer, üçüncü ismin Nazaret’li Isa ile ilgili olduguna dair ciddi tereddütleri oldugunu belirtti. “Benim aklima gelen, bunun mümkün oldugu, ama muhtemel oldugunu söylemekte tereddüt ediyorum. Herhangi birisinin bundan baska bir sey söyleyebilecegini de düsünemiyorum.” dedi. Alimlere göre kemik mahfazasinin ortaya çikis sekli de durumun zorlugunu arttiriyor. Bu mahfaza bir sekilde, daha sonra bunu eski eser piyasasinda kar için satan, eski eser yagmacilarinin eline düsmüs. Biblical Archaeology Review müdürü Hershel Shanks’e göre bu kemik mahfazasi su anda Kudüste yasayip adi belirtilmemis olan bir koleksiyoncunun mülkiyetinde imis. Alimlere göre bu kemik mahfazasi, arkeologlarin her detayi kaydettikleri ve bulusun ortaya çiktigi yer hakkinda bilgi verebilecekleri, resmi bir kazida bulunmamis olmasindan dolayi, yazitin, süpheye mahal birakmayacak sekilde manasinin kesinlesmesi ümidi yokmus. John Hopkins Üniversitesinde Kutsal Kitap ve Yakin Dogu etüdleri profesörü Dr. P. Kyle McCarter Jr. “Bu sahiden çok mühim bir sey olabilir, ancak bunu hiç bir zaman kesin olarak bilemeyecegiz. Kemik mahfazasinin bulundugu çevreyi bilmiyor olmamiz, söyleyecegimiz her sey hakkinda kalici tereddütler uyandiriyor.” dedi. Bazi alimler mecmuayi talan edilmis eski eserlerle ilgili arastirma nesrettigi ve dolayisi ile eski eser piyasasinda etik olmayan adetler tesvik ettigi için tenkid ettiler. Discovery Channel televizyon belgesel kanali “Yakup kemik mahfazasi” diye taninan nesnenin fenni analizi hakkinda gelecek ilkbahar bir televizyon belgeseli göstereceklerini ilan etti. Birinci asirda Museviler arasinda yaygin olan “çift gömme” adetinde kemik mahfazasi kullanilirdi. Bir insan öldügünde, ilk etapta vücudu bir defin magarasinda bir sene kadar muhafaza edilirdi. Eti zeval bulunca kemikler kireçtasindan yapilmis bir kemik mahfazasina yerlestirilirdi. Yukarida bahsettigimiz mahfaza üzerinde, 20 Arami harften mütesekkil yazit haricinde herhangi bir süs yoktu. Makalede Dr. Lemaire, bu “çift gömme” adetinin bu devirde Hristiyanlarca da devam edilip edilmedigine dair bir bilgileri olmadigini kabul ediyor. Görüsüne göre yazittaki harflerden üçünün sekli bu definin, Kudüs’ün 70 yilinda Romalilarca tahribatindan bir kaç sene önce gerçeklesmis oldugunu gösteriyor. |
Yorumlar kapatıldı.