İyi ki örtülü ödenek krizi çıktı da, biz de Ertuğrul Özkök sayesinde bunun nasıl bir belgeye dayandığını öğrendik. İlk sütunda paranın verildiği tarih, ikinci sütunda paranın verildiği kişi ve miktarı yer almaktaymış. Hürriyet’in yayın yönetmenine göre buradaki isimler hep Genelkurmay, Dışişleri ve MİT gibi “hassas” kurumlarmış. Aynı sütunda şahıs isimleri de bulunmaktaymış, ama onlara da bakınca insanın içinden “iyi yapmışlar” demek geçmekteymiş. Yani gönlümüz müsterih olmayı sürdürebilir… Bu şahıslara verilen para ise dolar cinsindeymiş. Bu durum kafamızda bir soru işareti yaratsa da, Hürriyet’in yayın yönetmeni “son dönemde bu tür uygulama çok az” diye ilave ediyor. Tabii ömründe ilk kez bir örtülü ödenek belgesi gören bir insanın, geriye doğru nasıl mukayese yapabildiği ayrı soru; ama artık orasını karıştırmayalım.
Beni ilgilendiren bu ve benzeri belgelerde dolar cinsinden ödeme yapılanlar arasında yabancı uyrukluların olup olmadığı. Bana var gibi geliyor ve hemen aklıma sırf son dönemde gazete okumaktan ötürü hatırladığım üç isim geliyor. Biri Amerikan finans şirketi ATAP’ın Yönetim Kurulu Başkanı Jim C. Harris. Diğeri Parafon Media’nın Başkanı George C. Burrell. Bu ikili Türkiye’yi ve Türk tarihini yurt dışında tanıtacak, Ermeni sorunlarını ele alacak filmler yapacaklarmış. Bu siparişin sahibinin kim olduğu, işin bu kimselere nasıl ihale edildiği ise meçhul. Söz konusu iki kişi projelerini daha iki hafta önce İstanbul’da tertiplenen bir toplantıda dile getirdiler; ama her nedense medyamız nezdinde ‘haber’ niteliği kazanamadılar. Doğrusu düşündükçe ben bu ikilinin doğrudan veya dolaylı olarak örtülü ödenekten sebeblendiği ihtimalini pek yabana atılır bulmuyorum.
Bu kuşkumu güçlendiren bir neden de, söz konusu toplantının asıl misafirinin Sam Weems olması. Hani Hürriyet yazarı Tufan Türenç’in “Gerçekleri dünyaya haykırmak için bütün yüreğini ortaya koyarak” kitap yazdığını söylediği kişi. Kitabın adı ‘Ermenistan: Hristiyan Terörist bir Devletin Sırları’. İçinde dünyadaki Amerika düşmanlığının nedeninin Ermeniler olduğuna kadar giden gayet özgün argümanlar var. Amaç ise 1915’te asıl katliama uğrayanların Türkler olduğunu kanıtlamak. Amerika’daki bir Türk derneği bu kitabı çok önemsemiş durumda ve herhalde içinde bir sürü gerçek kırıntısı da barındırıyor. Ancak söylenmeyen birtakım detaylar da var… Örneğin Sam Weems adındaki bu emekli yargıç herhangi bir akademik geçmişe sahip olmadığı gibi, görevini kötüye kullanmaktan üyesi olduğu Baro’dan atılmış biri. Mahküm olup avukatlık hakkı elinden alınan bu kişinin nasıl bir tarih otoritesine dönüştüğü ya da dönüştürüldüğü bilinmiyor. Ama eşinin Türk olduğunu, sırf bu kitabı basmak üzere ‘amaca özel’ bir yayınevinin kurulmuş olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle insan kuşkuya kapılmamazlık edemiyor. Acaba örtülü ödenek yoluyla devletten, yani vatandaşın cebinden çıkan paraların ne kadarı bu Sam Weems’in cebine girdi? Geçmişte bazı akademisyenlere ısmarlama ‘bilimsel’ makale yazdırmış olduğumuz iddiası cevapsız kaldığı için, bu epeyce meşru bir soru. Acaba devletimiz resmi politikasını desteklemek üzere bilimi bir araç olarak kullanmakta mı? Öyle ise artık Sam Weems gibilerine mi kaldık? Belki Özkök de belgeden bir kopya saklamıştır ve ilerde mesleğin duayeni olarak anılarını yazdığında bu detayları öğreniriz…
28 Eylül 2002, Cumartesi
Yorumlar kapatıldı.