Geçtiğimiz günlerde T.B.M.M.’de kabul edilen ve Avrupa Birliği uyum yasaları
olarak adlandırılan “Çeşitli Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun“
konusunda Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II, danışmanlarıyla ve Ermeni
cemaatinin hukukçularıyla istişarede bulunduktan sonra aşağıdaki görüşleri
belirtmiştir.
“AB uyum yasalarının kabulü ülkemizi AB normlarına bir adım daha
yaklaştırdığı için memnuniyet vericidir. AB normları, evrensel insan haklarına
saygılı demokratik, gelişmişliği ve çağdaşlığı ifade eden normlardır. Öte yandan
bu normlara sahip olmak yalnızca AB’ye girmek için bir ön koşul olarak değil,
aynı zamanda ülkemiz vatandaşlarının en doğal yurttaşlık hakkı olmasından dolayı
da gereklidir.
Kabul edilen uyum yasalarına azınlıklar açısından bakıldığında, Meclis’in 4.
maddede getirdiği düzenlemeyle, yıllardan beri süregelen “cemaat vakıflarının
taşınmaz mal edinme sorunu”nu gidermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır. Bu çabayı
memnuniyetle karşılıyoruz.
Bu düzenlemeyle, cemaat vakıflarının da, tüm diğer tüzel kişiler gibi medeni
haklardan yararlanma ehliyetine sahip olduğu kabul edilmektedir. Maddedeki diğer
açıklamalar ise bu hakların kullanımı ile ilgilidir. Aslında cemaat
vakıflarımız, tüm diğer tüzel kişiler gibi, medeni haklardan istifade ehliyetine
geçmişte de sahip idiler. Buna rağmen, Yargıtay içtihatları aksi görüşü
yansıttıklarından vakıflarımız 70’li yıllardan bu yana, taşınmaz mal edinme
konusunda Medeni Kanun’un tanıdığı haklardan yararlanma olanağını
bulamamışlardır.
Yeni yasanın 4.maddesinin bütününe bakıldığında cemaat vakıflarımızın yeni
mal edinmelerinin Bakanlar Kurulu’nun iznine, dolayısıyla şarta bağlandığı
görülmektedir. Azınlık vakıfları dışındaki kurumlar için gerekli olmayan
‘Bakanlar Kurulu iznini’ bir kısıtlama olarak algılamaktayız ve bu durumun gerek
TC Anayasasının, gerek Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların ilgili
hükümlerine aykırı olduğunu düşünmekteyiz.
Türkiye’nin önünü açan düzenlemeleri yoğun bir çalışma sonucunda başarıyla
neticelendiren
TBMM’nin, cemaat vakıflarının eşit vatandaşlık haklarından yararlanmalarını
sağlayacak ek düzenlemeleri de çok kısa sürede gerçekleştireceğini kuvvetle ümit
etmekteyiz. Her zaman vurguladığımız gibi tüm TC vatandaşlarının sorunlarının
çözüm yeri TBMM’dir.
YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMALAR
Kabul edilen yasa, cemaat vakıflarına, her ne surette olursa olsun
tasarrufları altında bulunan taşınmazları vakıfları adına tapu kütüğüne tescil
ettirmeleri için altı aylık süre tanımıştır. Bu süre içinde yapılmayan
başvurular hak kaybına sebep olacağından vakıf yönetim kurullarının derhal
hazırlıklara başlamaları gerekmektedir.
Hukukçularımız bu aşamada, cemaat vakıflarımızın başlıca şu hazırlıkları
yapmalarını önermektedir:
-
tapu kütüğünde vakıf adına tescilli olmayıp
fiilen vakıf tasarrufunda bulunan taşınmaz malların ilçe, mahalle, ada, pafta,
parsel ve kütük numaralarının belirtilerek listesinin yapılması; -
taşınmaz mallarla ilgili aşağıdaki belgelerin
toplanarak bir dosya haline getirilmesi;- emlak vergi beyannameleri;
- kira sözleşmeleri;
-
Özel İdare ve Belediye vergi makbuzları;
- bina sigorta poliçeleri;
- Osmanlıca tapu senetleri;
- varsa vasiyetnameler;
-
varsa mahkemeden vasiyeti tenfiz kararları;
- varsa el senetleri.
Kanundaki bu
düzenlemeler cemaat vakıflarının ortak hukuki çıkarlarını yakından
ilgilendirdiğinden çalışmaların vakıf yönetim kurullarınca birlikte ve uyum
içerisinde, yasayla ilgili çıkması muhtemel kararname ve yönetmelikler
çerçevesinde yürütülmesini gerektirmektedir.“
Yorumlar kapatıldı.