ABD’li yargıç Samuel A. Weems tarafından yazılan “Secrets of A ‘Christian’ Terrorist State: Armenia (Ermenistan: Bir ‘Hıristiyan’ Terörist Devletin Sırları)” isimli kitabında soykırım iddialarını çürütünce, tehdit almaya başladı.
Eski Arkansas yargıcı Samuel A. Weems tarafından yazılan “Secrets of A ‘Christian’ Terrorist State: Armenia (Ermenistan: Bir ‘Hıristiyan’ Terörist Devletin Sırları)” isimli kitap, gerek Ermenistan’da, gerekse diaspora Ermenileri arasında tepkiyle karşılandı.
Yazdığı kitap yüzünden Amerika’da yaşayan Ermeniler’den ölüm tehdidine kadar varan tepkiler aldığını belirten emekli yargıç Weems, kitabı kendisine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin veya herhangi bir Türk işadamının yazdırdığı iddialarını reddederek, isteyen herkesin banka hesaplarını inceleyebileceğini belirtti. Weems kitabında, Ermenistan’ı ‘‘terörist devlet’’ olmakla itham ediyor ve soykırım iddialarını da yalanlıyor.
‘Azeri, Gürcü, Türk veya Ermeni değilim. Atalarım, 1686 yılında Amerika’ya geldi. Ben de onların soyundan gelen İskoç kökenli bir Amerikalıyım. Güneyli ve Babtist’im ve Amerikan vergi mükellefiyim. Bu kitabı yazmak için Washington D.C., Roma, Paris, Londra, Moskova ve İstanbul’da araştırmalar yaptım. Ermenistan’da da yapmak istedim ama Ermenistan arşivleri açık değildi.’
Eski Arkansas yargıcı Samuel A. Weems, kitaba yazdığı önsözde söylüyor bu sözleri ve arkasından da ekliyor: ‘‘Halbuki, İstanbul’daki arşivler açıktı ve üstelik uzunca bir süredir açıktı. Buna karşılık, Ermenistan’ın başkenti Erivan’daki ve Boston’daki Ermeni Devrimci Federasyonu (Armenian Revolutionary Federation)’nun arşivlerinin araştırmacılara kapalı olmasında ironik bir taraf var. Gizledikleri bir şey mi var? Ayrıca, ABD’de Ermeni Devrimci Federasyonu ne arıyor?’’
ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDI
Ancak, İskoç kökenli Amerikalı yargıcın asıl tartışmak istediği bunlar değildir. Onu asıl rahatsız eden, Ermenilerle ilgili araştırma yapan hemen her Amerikalı’nın, Ermeni tezlerini desteklemediği takdirde, neredeyse terör denilebilecek bir kampanyanın hedefi haline getirilmesidir. Ne UCLA’da görev yapan Prof. Stanford Shaw evinin bombalanmasından kurtulabilmiştir, ne de Princeton Üniversitesi’nden Prof. Heath Lowry, Amerika’daki Ermeniler’in düzenlediği iki yıllık bir kampanyanın ardından Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nü kapatmak zorunda kalmaktan. Lousville Üniversitesi’nden Prof. Justin McCarthy ile film yapımcısı Robin Williams’ın başına gelenler de, diğerlerini aratmayacak niteliktedir.
TÜRKLER Mİ YAZDIRDI
Kitabın yayınlanma aşamasında, benzer bir kampanya Amerikan Ermeni Meclisi tarafından Weems için de düzenlenmekte gecikmeyecektir. Henüz hiç kimsenin okumadığı bir kitap yüzünden, aralarında ölüm tehditlerinin de bulunduğu binden fazla mesaj alacaktır Weems.
Söz konusu mesajların önemli bir kısmı, kitabı Türk devletinin doğrudan veya dolaylı yollardan para ödeyerek yazdırdığı yolundadır ve Weeps’i çileden çıkartan da ölüm tehditlerinden ziyade bu tür iddialar olacaktır. Bu iddialar üzerine Weeps, Amerikan Ermeni Meclisi’ne bizzat başvurarak, son beş yıllık banka hesaplarının incelenmesini isteyecektir. Bu arada kendisi de, Amerikan Ermeni Meclisi’nin son beş yıllık hesaplarını incelemek için izin talep edecektir. Amerikan Ermeni Meclisi, her iki talep karşısında da susmakla yetinecektir ne yazık ki.
Kitaptaki bölüm başlıkları bile, diaspora Ermenileri’nin öfkelerinin sebepleri konusunda yeterince fikir verebilecek nitelikte aslında. Çünkü Weeps, Ermenistan’ın bir diktötürlüğün ürünü olduğunu, ilk Hıristiyan devlet olma iddialarının gerçeklerle bağdaşmadığını, Ermeni gerillaların kana susamışlığının tarihsel bir olgu olduğunu, Ermeni liderlerin Ermeni terörünü desteklemek için dünya çapında bir politik organizasyona gittiklerini, Ermeni ajanların Amerika’da kamuoyu oluşturmak için büyük kampanyalar düzenlediğini ve İkinci Dünya Savaşı sırasında pek çok Ermeni’nin Hitler’in yanında yer aldığını söylüyor. Bir başka şeyin daha altını çiziyor Weeps: 1915’te yaşanan, Ermeniler’in iddia ettiği gibi bir soykırım değil, karşılıklı katliamdır. Üstelik, gerek İngiltere Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde yer alan belgeler, gerekse o dönemde Anadolu’da hayli faal olan Amerikan misyonerlerinin tuttuğu kayıtlar, bugün sözü edilen rakamların yanlış olduğunu gösteriyor. Ne o dönemde Anadolu’da yaşayan Ermeni nüfusu, ne tehcire tabii tutulanlar, ne de karşılıklı katliamda öldürülenlere ilişkin kayıtlar, günümüzde uluslararası kamuoyunun zihnine yerleştirilen rakamları doğrulamıyor.
Ancak, Weeps’in iddiaları arasında en ilginci, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Nazi-Ermeni ilişkileri konusunda odaklanıyor. Weeps’e göre, savunmasız Türk köylerine karşı düzenlediği saldırılarla büyük ün kazanan General Dro Kanayan, Hitler’e katılan ilk Ermeni komutan’dır. Kanayan’ın kurduğu 812. Ermeni Alayı, kısa sürede 20 bin kişiyi bulacak ve Kırım, Kuzey Kafkasya ve Hollanda’da Nazilerle omuz omuza savaşacaktır. Weeps ayrıca, bu alayın, Hitler tarafından çeşitli ülkelerdeki Yahudilerin evlerinden alınıp esir kamplarına götürülmelerinde kullanıldığı da belirtiyor ve dönemin çeşitli Ermeni gazetelerinden alıntılar yaparak iddialarını destekliyor.
YAHUDİLERDEN ÖZÜR
Öte yandan, Weeps’in yaptığı araştırmalara göre, 1941 ile 1944 arasında, Türkiye’de ve Ortadoğu’da görev yapan Nazi ajanlarının yanında da yine Ermeniler vardır. Weeps, Nuremberg’de Nazi savaş suçluların yargılanması esnasında da Ermeni Alayı tarafından işlenen cinayetlere ilişkin iddiaların nihayet gün yüzüne çıktığını söylüyor. Weeps’e göre, İkinci Dünya Savaşı süresince binlerce Yahudi’nin öldürülmesinde etkin rol oynayan Ermeniler’in, Yahudiler’e önemli bir özür borcu bulunmaktadır. Çünkü, Kalforniya’da hálá General Dro Kanayan Liderlik Enstitüsü mevcuttur ve bu Nazi lider adına kurulan enstitüde Ermeni gençlerine ne öğretildiği meçhûldür.
(Secrets of A ‘Christian’ Terrorist State Armenia, The Armenian Great Deception Series – Volume 1, Samuel A. Weems, St. John Press)
Bu daha ilk cilt
Arkansas bölgesi yargıç ve hakimi olan Samuel A. Weems, Arkansas Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Arkansas Anayasası’nı yeniden yazacak yüz delegeden biri olarak Şehir Konseyi’ne katıldı. Daha sonra Hazen’de savcılık ve hakimlik yaptı. Weems, bir bölge gazetesinde düzenli olarak yazı yazmaktadır. Bu arada, pek çok dergi ve gazetede makaleleri yayımlandı.
Yorumlar kapatıldı.