Yazının tamamı şöyle…
Sınırlar, ülkeleri ayırır birbirinden. İnsanlık ne yapsan ayrılmaz, birdir. Bu yüzden işte, hiç bilmesen de nedenini, İzmirliysen mesela, Yunan ezgileri içini titretir. Güneydoğu’da, bayramlaşmak için insan kardeşinle bir tel örgünün iki tarafından bağıra bağıra konuşmak gerekir; dokunmadan sevmek mecburidir. Oysa insanoğlu, bir çizginin berisinde bitip, ötesinde yeniden başlayan bir şey değil işte. O yüzden senin de canına dokunur Sarı Gelin türküsü, sınırın ötesinde Sarı (Dağlı) Gelin diye söyleyip, öteki de ağlar. Çünkü günün birinde, tarihi hesap etmeden bir Türk ve bir Ermeni, birbirini sevmiştir. Sevişmelerine, tarih izin vermemiştir. Sonra tarih uçmuştur işte, Sarı Gelin türküsü kalmıştır.
Sivil “yakınlaşmalar”
Helsinki Yurttaşlar Derneği, “Türkiye Ermenistan Diyaloğunda Sivil Yaklaşımlar” başlıklı iki gün süren bir toplantı düzenledi. Hayır, soykırım meselesi hiç tartışılmadı! Çünkü toplantıya katılanlar ölümden ziyade yaşamla ilgiliydi ve geçmişten ziyade geleceği merak ediyordu herkes. Akademisyenler, gazeteciler, yazarlar, iyilik yanlısı insanlar yani, öyle sakin sakin konuştuk. Misal, bendeniz Ermenistan’ın denize kıyısı olmamasına rağmen nasıl olup da bir “Ermeni Donanma Mızıkası”nın olduğunu hep merak ederdim, öğrendim. Hazar Denizi’nde iki tane gemileri varmış!
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Drink’ten ülkücülerin söylediği “Çırpınırdı Karadeniz” türküsünün aynısının Ermenice’de de söylendiğini, adının da “Kamança” olduğunu öğrendim sonra. Sarı Gelin türküsünün nakaratının iki dilde de aynı olduğunu, Azericede de söylendiğini ve buna benzer şeyler öğrendim. Böyle ince şeylerden konuştuk yani. Türkü sınırın hangi tarafına ait, onun hesabını yapmadık. Türkülerin sadece kendilerine ait olduğunu düşünen insanlardık çünkü.
Toplantı bitti. Geriye ne kaldı? Konuştuklarından hiçbir şey anlamasam da Ermenistan’dan gelen gazeteci kızın bana Türkiye ile ilgili öğrenmek istediği çok şey olduğunu anlatması kaldı. Bir başka gazetecinin Hazar Denizi’ndeki iki gemiden bahsedişi, bir yayıncının soykırım meselesine hiç konuşmak istemediklerini söyleyişi… İnce şeyler yani. İnsani şeyler… Kim kimi öldürdü, öldürdü mü, öldürdüyse kim bundan ne kazanır, bunlar hiç kalmadı. Nihayetinde, tarih uçar çünkü, geriye sadece insan kalır. Olması gerektiği gibi…
Yorumlar kapatıldı.