İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tufan Türenç: Charles’ı dinlemek artık içimden gelmiyor

O yıllarda bütün benliğimizi kaplayan duygu dünyamızın
en büyük esin kaynağı, onun tok ama tatlı sesi ile o nefis şarkılarıydı.

Saatlerce dinlerdik.

Bir de onun Anadolu kökenli olduğunu bildiğimiz için sevgimiz bir kat daha
artardı.

1960’ların başlarında yabancı plaklar Türkiye’ye kaçak gelir ve çok yüksek
fiyatlarla satılırdı.

Bizi büyüleyen LP’leri alabilmek için aylarca para biriktirmek zorunda kalırdık.

Ayhan Kayacan adlı bir arkadaşım vardı. O gündüzlü, ben yatılıydım.

Onda Charles Aznavour’un bütün plakları vardı.

Akşam paydos zili çalınca bana, ‘‘Hadi bize gidelim. Sabah beraber
geliriz. Valide sana çok sevdiğin yemekleri yaptı’’
derdi.

Yatılı müdürüne görünmeden kapıdan bir gölge gibi sıvışırdım.

Ayhan’la birlikte Kadıköy vapuruna atlar, onların Moda’daki evine
giderdik.

O gece ne ders, ne de başka bir şey aklımıza gelirdi. Saatlerce Ermeni kökenli
Fransız dostumuzu dinlerdik.

O zamanlar, bir gün Charles Aznavour’un Türkleri soykırımla suçlayacağını
ölsem aklıma getirmezdim.

* * *

Aznavour, o hayran olduğum küçük dev adam, benim bütün hayallerimi yıllar
sonra yıktı, paramparça etti.

Artık onu dinlemek içimden gelmiyor.

Ama itiraf edeyim ki onun sesine, harika şarkılarına büyük bir özlem
duyuyorum.

Yok, yok… Dünya sanatçıları kesinlikle politik amaçlara alet olmamalı.

Adapazarı’ndan önce İstanbul’a, oradan da Fransa’ya göç etmiş bir Anadolu
Ermeni ailesinin çocuğu olan Aznavour 1924 yılında Fransa’da doğmuş.

Müzikle çok küçük yaşlarda haşır neşir olan sanatçı, 9 yaşında
sahneye çıkmış ve Paris’in kıyı köşe gece kulüplerinde yıllarca şarkı
söylemiş, ama bir türlü şöhreti yakalayamamış.

1945 yılında bir gece çalıştığı kulübe ünlü şarkıcı Edith Piaf gelip
onu dinleyince yazgısı değişivermiş.

Piaf bu kara kuru, ufak tefek adamın sesini dinleyince çarpılmış.

Onu koruması altına alan Piaf, bu küçük adamın eşsiz bir besteci
olduğunu bilmiyormuş.

Charles’ın bütün bestelerini söylemeye başlamış ve küçük adam
bir makine gibi bu ünlü sanatçıya şarkılar yazmış.

O eşsiz şarkılarıyla Piaf’ın ölümsüzleşmesinde önemli rol oynamış.

* * *

Piaf’ın ölümü onu çok sarsmış. Ancak yılmamış ve şarkılar yapmayı
sürdürmüş.

Ama bu kez şarkılarını kendisi seslendirmiş ve ondan sonra bütün dünyanın
tanıdığı, hayranlık duyduğu bir sanatçı olmuş.

Charles Aznavour şimdilerde Türk-Ermeni dostluğuna ters bir tutum içinde
hareket ediyor.

Türkleri soykırımcılıkla suçluyor ve bu yolda yapılan bütün Ermeni girişimlerine
öncülük ediyor.

O kadar büyük bir sanatçının bu çağda böyle kısır politik oyunların
peşinde koşmasını anlamak mümkün değil.

Atilla Dorsay’a ‘‘Politik amaç peşinde değilim’’ diyor
ama koca bir ulusa iftiralar atarak, olayları saptırarak ‘‘tarihten düşmanlık
çıkarmak’’
için uğraşanların yanında yer alıyor.

Türkleri karalamak için yapılan Ararat filminde rol alıyor.

Dediğim gibi Charles Aznavour’un sesini, müziğini özlüyorum ama artık
onu dinlemek içimden gelmiyor.

Yorumlar kapatıldı.