İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ferai Tınç: Azerilerden sonra Karabağ’ı fareler basmış

Yazının tamamı ise şöyle…

BAŞBAKAN Ecevit‘in Washington
ziyareti burada, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da dikkatle izleniyor.
Ermenistanlı bir meslektaşım, ‘‘Ecevit Ermenistan ile ilişkiler ve
Karabağ konusunu da gündeme getirecekmiş. Biz böyle bir haber aldık’’

diyor.

Benim net bir bilgim yok ama 11 Eylül’den
sonra ortaya çıkan yeni durumda Kafkasya’da istikrarın daha da önem kazandığı
kesin. ‘‘Bu konuyu ele alabilirler’’ diyorum. Yani Dağlık
Karabağ’ı.

TEHLİKELİ SESSİZLİK

MİG helikopter 2 bin 400 metre yükseklikte Dağlık Karabağ üzerinden uçarken,
biz Türkiye’den giden gazeteciler aşağıda gördüğümüz yerler hakkında
ayrıntılı bilgi alıyoruz.

Dağların sivri zirveleri de dahil her yer bembeyaz. Kar altında. İsviçre görünümü.
Ama biraz daha dikkat edince hayat belirtisi olmayan birçok köy, yarı terk
edilmiş kasaba ve kahırlı iki kent.

İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının iadesi ve Nahcıvan’ın Ermenistan
topraklarından geçen bir koridorla Azerbaycan’a bağlanması karşılığında
Karabağ’ı Ermenistan’a bağlaması öngörülen Laçin Koridoru.

Bu, on yıldır tartışılan senaryolardan sadece biri. Senaryolar yapıldı.
Rusya, ABD, Azerbaycan ve Ermenistan’ın temsil edildiği Minsk grubu yıllardır
bu sorunun çözümü için çaba harcadı. Türkiye de bir ara bu grubun etkili
bir üyesiydi ama sonradan etkisini kaybetti.

Dağlık Karabağ sorunu, Azerbaycan’da sefalet içinde yaşayan bir milyon
civarındaki göçmenin acıları ve ilan ettiği bağımsızlığı kimse tarafından
tanınmayan Stepanakert Yönetimi’nin yokluk ve yoksunluğu ile sürüp gidiyor.

Kafkasya’da enerji yollarının güvenliği açısından en riskli sorun Karabağ
sorunu.

Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Bu sorun yüzünden Türkiye,
Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan arasında kurulacak işbirliği ve barış
ortamı sayesinde refah bölgesi haline gelebilecik bir coğrafyanın olanakları
heba ediliyor.

Helikopterimiz yüksek dağların arasından ilerleyerek, Azerilerin terk
ettikleri hayatsız köyler, yarı yaşayan kasabalar üzerinden süzülerek, Şuşa
ve Hocali’yi aşıp Stepanakert’e buz üstüne iniyor.

Güneş batmadan geri dönmemiz gerekiyor ama beceremiyoruz. Konuşmalar uzun sürüyor
ve gece burada Stepanakert’teyiz.

Ama garip bir şey var burada. Yaşam bir bekleyiş olmuş. Konuşmalar bir yere
varmıyor, kendi yüzünü bize gösterecek bir resim bile çekemiyoruz. Çekecek
bir şey bulamıyoruz. Sessiz film izliyoruz sanki. Ürkütücü bir sessizlik
var bu dağlarda.

FERELERE KARŞI ORTAK SAVAŞ

DAĞ insanı sert oluyor. Dağlık Karabağ’ın Cumhurbaşkanı Ğukasyan’ın
sorunu, Karabağ görüşmelerine alınmıyor olması. Bu Ermenistan ile
Azerbaycan arasında bir sorun denmesinden rahatsız oluyor. ‘‘Biz savaştık,
biz kazandık. Altında bizim imzamız olmayan bir anlaşmayı kabul etmeyeceğiz’’

diyor.

Dışişleri Bakanı Naira Melkonyan genç bir hanım. ‘‘Barış
istiyoruz’’
diyor ve Azerbaycan’a ilginç bir çağrıda bulunuyor.

Azerilerin terk etmesinden sonra bomboş kalan köyleri ve depoları basan
farelere karşı ortak mücadele. Geçen yıl, fareler depolara dalıp buğday,
tahıl ne varsa yiyip bitirmişler. Büyük bir felaket yaşanmış. Hatta bir
ara ‘‘farelerin üzerine askeri birlik göndermeyi’’ bile düşünmüşler.

Başa çıkamamışlar. Azeriler de işgal altındaki topraklar iade edilmeden
farelere karşı ortak mücadele teklifini kabul etmemişler.

Azerilerden sonra Karabağ’ı fareler basmış. Karabağ’dan dönüşte
verebileceğim tek haber bu.

Yorumlar kapatıldı.