Star’ın 1/12 tarihli haberine göre, Ermeni sorunuyla ilgili film çekme projesini Egoyan’dan çok daha önce Türkiye düşünmüş. Hatta senaryosu Kültür Bakanlığı ödülü almış. Ama film bürokrasiye takılmış…
Ermeni sorunuyla ilgili film çekme projesini Egoyan’dan çok daha önce Türkiye düşünmüş. Hatta senaryosu Kültür Bakanlığı ödülü almış. Ama film bürokrasiye takılmış…
Ermeniler: 1 – Türk bürokrasisi: 0. Bu bir maç sonucu değil; bir gerçek. Dünya, daha çekimleri tamamlanmadan Ermeni yönetmen Atom Egoyan’ın Türkler’i ‘soykırımcı’ ilan edeceği filmi konuşmaya başladı.
‘Ararat’- (Ağrı Dağı) adlı filmin ilk kez Mayıs’ta Cannes Festivali’nde gösterilmesi planlanıyor. Ve geçen yıl Venedik Festivali’nde jüri başkanlığı yapan Egoyan, Avrupa’da çok iyi tanındığından, daha film gösterilmeden adı ‘Cannes Festivali Büyük ödülü’ için geçmeye başladı bile. Oysa Türkiye, Egoyan’ın senaryosunu geçen yıl hazırladığı, çekimlerine ise bu ilkbaharda başladığı filmden çok önce, daha 1999’da Ermeni sorununu Türk gözüyle anlatan bir film planlamış. Ancak bu film de, ‘büyük Türk bürokrasisine’ takılmış. Senaryosu hazırlanmış, oyuncuları, hatta yönetmeni belirlenmiş. Ancak bütçe bulunamadığı için çekim aşamasına hiç gelememiş.
SEVGİNİN SESSİZ ADIMLARI
Türkiye’nin çekmeyi planladığı filmin adı ‘Sevginin Sessiz Adımları’. Senaryo, Kültür Bakanlığı’nca incelenmiş. Hatta senaryo, 1999’da Kültür Bakanlığı tarafından ödüle bile layık görülmüş. Bora Production adlı Türk yapım şirketi, Ayhan Büyükünal’dan filmin senaryosunu satın almış ve filmi çekebilmek için çalışmalara başlamış. Ekonomik kriz nedeniyle, Bora Production’un sahibi Bora Yılmaz, çareyi devlete başvurmakta bulmuş. 3 yıl önce Tanıtma Fonu’na filmin bütçesine destek olunması için başvuruda bulunmuş. Ve sıkı durun; Tanıtma Fonu yetkilileri, 3 yıldır incelemeyi bir türlü tamamlayamamış olmalılar ki, Yılmaz’a ne ‘kabul’, ne de ‘ret’ yanıtı verilmiş. Yılmaz başvurduğunda aldığı cevap hep aynı olmuş; ‘İnceliyoruz.’ Filmin konusuna gelince… Halen ABD’de yaşayan, ailesi Ermeni göçüyle Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmış Edward Taşçıyan’ın anıları senaryonun belkemiğini oluşturuyor…
Yorumlar kapatıldı.