“Sarayda skandal kelle kopardı… Dolmabahçe Sarayı Müdürü Savaş Savcı, Azerbaycan meclis heyetine Ermeni rehber tahsis edince koltuğunu kaybetti…”
Akşam gazetesinin 27 Kasım tarihli sayısının manşet haberi işte bu… Haberin spotlarından, “bardağı taşıran damla”yı da öğrenelim haberden:“Rehber, sarayı gezdirirken, ‘Bu sarayın inşaatını Ermeni Balyan ailesi yapmıştır’ deyince Azeri konuklar Meclis Başkanlığı’na şikâyet etti. İzgi olaya el koyup araştırma için ‘muhakkık’ görevlendirdi…”
“Azeri konuklar” da bir alemmiş yani, ama faaliyet alanımızın dışında kaldıkları için, biz onları geçelim ve gazeteye dönelim…
Uzatmayalım, görevlendirilen muhakkık, olayın aynen böyle yaşandığını; müdürün gerçekten de Azeri heyetini gezdirmesi için bir Ermeni rehberi görevlendirdiğini, rehberin de heyete, “Bu sarayın inşaatını Ermeni Balyan ailesi yapmıştır’ dediğini teyid etmiş…
Muhakkık, raporunda ayrıca, “Ziyaretçilere hakaret dahil hakkında birçok şikâyet olan Savaş Savcı’nın, Cumhurbaşkanı Sezer’in görevlendirdiği inceleme heyetinin yanında da ‘Her şeyi Atatürk yaptı diyorsunuz, nereden bililyorsunuz’ dediğini” belirtmiş. İzgi de “bunun üzerine” Savcı’yı görevden almış…
Bu noktada, sizin de fark ettiğiniz gibi mesele biraz karışıyor, ama gazetenin manşetinden anlaşılabileceği gibi, esas mesele “Saray’daki skandal…”
Haberin devamından, Müze Müdürü’nün, Ermeni kökenli bir rehber görevlendirmesini “nöbet sırası ondaydı” diye açıkladığını okuyoruz, ama anlaşılan Akşam, sonuçta bu bir ‘skandal’ olduğu için müdürün izahını “doyurucu” bulmuyor ve vurgulamıyor…
Mesela, bir Ermenistan heyeti, Moskova’da bir Türk müteahhidinin restore ettirdiği eski Rus yapılarından birini geziyor olsun… Moskova Belediyesi, kadrosunda bulunan rehberlerden, “nöbet sırası” onda olduğu için Türk asıllı bir Rusya vatandaşını görevlendirsin… Rehber, heyete, “Bu yapının restorasyonunu bir Türk firması yaptı” desin… Ermeni heyet, bunun üzerine rahatsız olsun ve Moskova Belediyesi’ne şikâyette bulunsun… Belediye Başkanı, bu görevlendirmeyi yapan bölüm şefini görevden alsın…
“Fıkra gibi” değil mi? Tıpkı Akşam’ın manşeti gibi…
Rehber, “uyanık” davranıp, bütün heyetleri gezdirirken kullandığı o standart cümleyi bu kez kullanmasa, “azeri konuklar” şikâyette bulunmayacak, mesele büyümeyecek ve sonunda müdür istifa etmek zorunda kalmayacaktı…
(27 Kasım 2001)
Yorumlar kapatıldı.