Türkiye’de son yıllarda pek moda oldu.
Resmi ideoloji ile bağdaşmayan haber ve olaylarda ‘sözde’ formülü bulundu. Sözde Ermeni soykırımı, sözde Kürt parlamentosu, sözde örgüt lideri… Bugünlerde sözde ölüm orucu ve sözde direniş evleri revaçta. 32 kişinin öldüğü ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ sonrasında, Küçükarmutlu’da süren açlık grevine müdahale edildi ve dört kişi öldü. Küçükarmutlu, Sabah gazetesinde, müdahalenin yapıldığı günün sabahı ‘Burası Filistin değil, İstanbul’ manşetiyle hedef gösterildi. Aslına bakılırsa, böylesi bir operasyon o gün hemen yapılamayacağına göre, olay hedef göstermeden çok danışıklı döğüş kapsamına giriyor. “Artık hükümet üyeleri, Dışişleri Bakanlığı, çeşitli işadamları, güvenlik güçleri ile işbirliği içinde ‘haber’ yapan gazetecilere alıştık!” derken, öğrendik ki Çağdaş Gazeteciler Derneği, konuyu onur kuruluna sevk etmiş, haberi yapan ve manşete taşıyan gazeteciler aleyhine de imza kampanyası başlatmış. ÇGD, Sabah gazetesine de başvurmuş ve gazetenin de imzaladığı ‘Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ doğrultusunda yöneticilerin kararını bekliyor.
Kadın sığınakları
Türkiye, Center for Health and Gender Equity’nin (Sağlık ve Cinsiyet Eşitliği Merkezi) araştırmasına
göre, kadına yönelik şiddette dünya lideri. Elli ülkede 140 bin kadın üzerinde yapılan araştırmada Türkiye, yüzde 58’lik oranla birinci olmuş. Avrupa Parlamentosu 1986’da, üyelerinden her 10 bin kadın ve kız çocuğuna bir sığınak düşecek şekilde düzenleme yapılmasını istedi. Türkiye’de bu, yaklaşık 3 bin sığınak demek. Ancak halen 1 belediye sığınağı, 7 Çocuk Esirgeme Kurumu Kadın Misafirhanesi var. Biri Mor Çatı, diğeri de Kadın Dayanışma Vakfı tarafından açılan iki bağımsız sığınak ise, ekonomik destek alamadığı için kapandı. Mor Çatı’nın, kadın ve çocukların can güvenliğini sağlayarak, onlara şiddetten uzak bir hayat sunabilmesi için ‘acil’ desteğe ihtiyacı var. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na her tür destek için 0 212 233 60 85 no’lu telefonu arayabilir ve morcati@superonline.com adresinden iletişim kurabilirsiniz.
Yine Af Örgütü
Bu köşede Bakanlar Kurulu’nun Af Örgütü’nün Türkiye’de bir şube açma talebini mayıs ayından bu yana beklettikten sonra ‘yeterli imza toplanamadı’ diye reddettiğini yazmıştım. Tabii ki bu işin peşini bırakmak niyetinde değilim. Size Balkanlar ve Ortadoğu’nun en güçlü, Türk ve Müslüman dünyasının lideri, ordusu ABD ordusuna bile operasyonlarda yol yordam öğreten, Avrupa Birliği kapısında haksız yere bekletilen Türkiye Cumhuriyeti’nde izin verilmeyen Af Örgütü’nün halen faaliyet yürüttüğü bazı ülkeleri hatırlatmak istedim: Cezayir, Bangladeş, Benin, Şili, Ekvator, Guyana, İsrail, Kore, Fas, Nepal, Nijerya, Peru, Filipinler, Sierra Leone, Slovenya, Tanzanya, Tayvan, Uruguay ve Venezüella.
İyi şeyler de oluyor
Eh artık biraz soluklanmaya ihtiyaç hissetmişsinizdir. Tamam bazen iyi şeyler de oluyor. A.A’nın haberine göre Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Hitit dönemine ait kalenin surlarının restorasyonuna Kültür Bakanlığı’nın ödenek ayırmasıyla yeniden başlandı. Durmuş Sevindik’in haberine göre Zonguldak’ta av yaban hayatını zenginleştirmek için doğaya bin
200 sülün ve 400 de keklik bırakılmış. Mehmed Hakkı Özbayır’ın haberine göre Manisa’ya atanan vali Rasih Özbek, “Ben kırmızı ışıkta duruyorum. İtfaiye, ambülans ve polis dışında hiçbir otomobilin kırmızı ışıkta geçme hakkı yok” demiş.
Yorumlar kapatıldı.