Gazeteci Yahya Koçoğlu tarafından 22 ile 38 yaşları arasında 15 Ermeni, 11 Musevi, 10 Rum ve 10 Süryani gençle yüzyüze yapılan görüşmelerde gençlerin günlük yaşantıları, gelecekle ilgili düşünceleri, inançları, etnik veya dini farklılıklarının yaşamlarını nasıl etkilediği araştırıldı. Gençlerin açık konuşmalarını sağlamak amacıyla kimlik bilgilerinin gizli tutulduğu kitapta görüşülenlerin yaşı, cinsiyeti, etnik veya dini kökeni ve meslekleri ile eğitim durumlarına yer veriliyor. Ortalama 25 soru yöneltilen gençlerin, etnik ya da dinsel farklılık nedeniyle ağır baskı, sözlü taciz, ayrımcı tavır gördünüz mü sorusuna verdikleri
en çok, toplum yaşamından dışlandıklarını ortaya çıkardı. 3 genç “ağır baskı gördüm”, 19 genç de “sözle taciz edildim” derken 9 genç, gayrimüslim olması nedeniyle ayrımcı tavırla karşılaştığını söyledi. 29’u erkek 17’si kadın 46 gencin hemen hepsi, geçmişte gayrimüslimlerin ağır baskılar yaşadıklarını ancak gençlerin karşılaştıkları tavrın, eskiye oranla çok daha iyi olduğuna dikkat çekti.
10 Rum gencinin hepsinin, 15 Ermeni gencinin de 12’sinin ve 1 Musevi gencinin Rum, Ermeni ve Musevi okullarında okuduğunun belirlendiği
araştırmada, Lozan Antlaşması uyarınca azınlık statüsü tanınmayan Süryanilerin yazılı dilinin giderek kaybolduğu saptandı.
“Azınlık Gençleri Anlatıyor” adıyla bu ay içinde Metis Yayınları’ndan kitap olarak yayımlanan olan araştırmada, gayrimüslim gençlerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunlar yanında nüfus azalması gibi yakıcı bir sorunu da yaşadıklarına dikkat çekiliyor. Kitapta 20. Yüzyıl başında Anadolu nüfusunun dörtte birini oluşturan gayrimüslimlerin bugün 100 bin kişiye kadar düşmelerinin nedenleri sıralanırken Osmanlı döneminde savaşlar ve kitle kıyımları nedeniyle azalan nüfusun, 2. Dünya Savaşı’nın ardından yurtdışına göçle azaldığı vurgulanıyor. Bunun, tek partili dönemde uygulanan “Türkleştirme Politikaları”ndan kaynaklandığının belirtildiği kitapta nüfusun azalması nedeniyle 100 yıllık süreçte Anadolunun
“mozaik olan yapısının mermere” dönüştüğünü dile getiriliyor.
Kitapta görüşülen 11 Musevi, kendilerini Türk gördüklerini ancak dinsel açıdan farklı olduklarını dile getiriyor. Bu gençlerin çoğu, Türkiye’de ‘Yahudi’ sözcüğünün küfür gibi kullanılması nedeniyle kendilerine Musevi denilmesini istiyor.
Kitapta görüşülen 15 Ermeni gencinin 9’u, siyasal tercihlerine ilişkin soruya, 1999 seçimlerinde listelerinde Ermeni adaylara yer veren Özgürlük ve Dayanışma Partisi yanıtı veriyor. Ermeni gençlerin ikinci dikkat çeken eğilimi ise 15 gençten hiç birinin “dindarım” dememesi ve 5 gencin ateist olduğunu açıklamalarıyla ortaya çıkıyor.
Görüşülen 10 Rum gencinin en büyük özelliği ise, hepsinin adlarının Rumca olması biçiminde beliriyor. Yine hepsi Rumca bilen gençler eğitimlerine de Rum ilkokullarında başlamış.
Süryani gençleri, görüşülen gençler arasında dindarlıklarıyla belirginleşiyor. Daha kapalı bir toplum olarak yaşamlarını sürdüren Süryanilerde dikkat çeken düşük eğitim düzeyi, azınlık statüsü tanınmaması ve kendi okullarına sahip olamamalarıyla açıklanıyor.
Yorumlar kapatıldı.