Medyakronik.com sitesindeki Basın Tarihi köşesinde Feza Kürkçüoğlu, Hayat dergisinde 28 Ekim 1960’da yayınlanan “Şimdiye Kadar Sanıkları Meçhul Kalan 6–7 Eylül Dâvası Başladı” adlı haberi ele alıyor. Kulak verelim.
6 – 7 Eylül… İstanbul’u utanca boyayan bu iki gün içinde olup bitenleri; olayları başlatan İstanbul Ekspres gazetesini, “3 ölü, 30 yaralı, 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 1 fabrika, 3.584’ü Rumlara ait olmak üzere, 5.538 ev ve dükkan” olarak zabıtlara geçen iki günün bilançosunu ve olaylara neden olan başlıca kişilerin olaylardan sonra “önlenemez yükselişi”ni unutamadık… hatırlıyoruz.
Hayat dergisi, 6 – 7 Eylül olaylarının mahkemesine sayfalarında en geniş yer veren dergilerden biri olmuş 1960 yılında…
Menderes’in, “Efkârı umumiye bu olaya hazırdı. Mürettibini aramak gerekmez” dediği ilk duruşmadan izlenimleri Hayat dergisinden okuyoruz.
Şimdiye Kadar Sanıkları Meçhul Kalan
6 – 7 Eylül Dâvası Başladı
Hayat dergisi, 28 Ekim 1960, Sayı: 44
İstanbul’u tarihte misli görülmemiş bir perişanlığa düşüren ve milyonlarca lira değerinde millî servetin sokaklara saçılması, binlerce dükkânın yağma edilmesi, 73 kilise, havra ve ayazmanın yıkılması ile neticelenen 6 – 7 Eylül olayları 1864 gün sonra nihayet adalet huzuruna getirildi. Yassıada muhakemelerinin en ilgi çekici davâlarından olan 6 – 7 Eylül duruşmalarının ilk gününde Yüksek Adalet Divanı kararnameyi 11 sanığa okudu. 4000 kelimelik kararnamenin esası adı geçen olayların bir tertip eseri olduğu noktasında toplanıyordu. Ama sanıklardan hiçbiri bunu kabul etmedi ve bir kısmı bunun gizli bir kuvvet veya komünist tertibi olabileceği fikrini savundu. Başkan ise o zaman kurulan muhakemenin komünistlerin ve olayla ilgili gösterilen Kıbrıs Türktür Cemiyeti üyelerinin beraetine karar vermiş olması gerçeğini ileri sürerek bu durum karşısında faillerin kim olabileceğini sormuş, ama 11 sanıktan her biri de hiçbir şeyden haberdar bulunmadıklarını iddia etmişlerdir.
Celâl Bayar:
6 – 7 Eylül tertipçilerinden olarak kendisine isnat olunan suçu kabul etmedi ve bu “Bu tahribatı gizli bir kuvvet yapmış olabilir” dedi.
Adnan Menderes:
23 defa “Reis beyefendi hazretleri” tâbirini kullanan Menderes: “Efkârı umumiye bu olaya hazırdı. Mürettibini aramak gerekmez” dedi.
Zorlu:
O sıralarda Londra’da bulunduğu için 6 – 7 Eylül sanığı haline getirilmesinin sebebini anlayamadığını söyledi.
Köprülü:
“Bendeniz esasen alâkadar olmadığım, tesadüfen karıştığım bir meseleyi cevaplandırmağa çalışacağım” dedi.
Gökay:
Sabık İstanbul Valisi, “Hadisenin içine kimler karışmıştır, muharrikleri kimler olabilir bilemiyorum” dedi.
Eriş:
O zamanki İstanbul Emniyet Müdürü Alâattin Eriş sakin ve tok bir sesle o gecenin panoramasını etraflıca çizdi.
Hadımlı:
“Kararname”ye “Fezleke” diyen sabık İzmir Valisi, iller kanunundaki maddelerle kendini savunmağa çalıştı.
Balin:
Selânik bomba olayı ile ilgili sanıklardan Başkonsolos Balin adı geçen bomba ile ilgisi olmadığını iddia etti.
Tekinalp:
Selânik Konsolos muavini Tekinalp ise kurye çantası içinde Türkiyeden bomba taşıdığı iddiasını reddetti…
Uçamer:
Konsolosluk kavası Hasan Uçamer, Yunan makamlarının baskısı altında itirafname imzaladığını söyledi…
Engin:
Oktay Engin ise büktün baskılara rağmen Atatürk’ün evine atılan bomba ile ilgili itirafname vermediğini söyledi.
Duruşmadan Porteler
Duruşmalar sakin bir hava altında başladı. Sanıklar salona girerlerken Celâl Bayarla Adnan Menderes, ilk celseye çıktıklarından daha rahat bir halde idiler. Yerlerine oturur oturmaz avukatlariyle işaretleşip sonra görüşmek istediklerini belirtiler. Duruşmanın şöhretli yeni şahsiyetleri sabık İstanbul Valisi Gökay ile sabık Dışişleri Vekili Fuat Köprülü idi. Gökay koltuğunda dosyası, göğsünü şişirmiş, başı yukarda yürüyor, Fuat Köprülü ise umursamaz bir tavırla etrafına bakınıyordu. Esasen düşük şeflerle dargındı. Öküz ölmeden evvel ortaklık ayrılmıştı.
F. Rüştü Zorlu
Nihayet, milletler arası bir toplantıda nutuk söyler bir eda ile, düşük Demokrat hükümetin seyriatı ve sevaplariyle tarihe mal olacağını ifade etti.
Fuat Köprülü
Bir aralık dinlemekten pek hoşlandığı bazı cümlelerin kararnamede geçtiğini farkederek elini kulağına götürdü.
Celâl Bayar
Duruşmada Yüksek Soruşturma Kurulunun son tahkikat açılmasına dair kararı okunurken sanıklardan bir kısmı dinliyor, Adnan Menderes’le Celâl Bayar metinden kararnameyi takipediyorlardı. Celâl Bayar bir aralık kolunu yanındaki parmaklığa dayayıp yaslanınca Başkan o şekilde oturmaması icabettiğini bir subay vasıtasiyle kendisine ihtar etti.
Yorumlar kapatıldı.