OLKAN ÖZYURT
İSTANBUL – Ara Güler 73 yaşına rağmen çalışmalarıyla bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Hâlâ Time dergisinin Türkiye muhabirliğini yapan Ara Güler en son, yıllar önce sansür kurulu tarafından yasaklanan ‘Yavuz Zırhlısı’ belgeseliyle uğraşıyor. Enis Batur’un Cumhuriyet’teki köşesinde ‘klişe bozucu bir film, sinemamızın en sıkı destanı’ olarak değerlendirdiği belgesel Ara Güler’in pek az bilinen sinema tutkusuna da ışık tutuyor.
Tabii iş bununla bitmiyor, albüm projeleri, ofisinin bir bölümünü müze yapma fikri… Şaşırmaya devam ediyoruz.
İlkgençlik yıllarında sinemacı veya oyun yazarı olmak isteyen Ara Güler sinemanın her alanınında çalışmış. Yaşam onu fotoğrafçı olarak sunsa da bize Ara Güler sinemadan vazgeçmemiş. Ama bu tutku başına olmadık işler açmış.
“Ben sinemacı olmak istiyordum. Kendimi ona göre ayarladım. Muhsin Ertuğrul’un talebesiyim. Ama fotomuhabiri oldum. Böyle diyorum çünkü fotoğrafçıyla fotomuhabiri arasındaki farkı bilmiyorlar. Neyse, şimdiye kadar birçok belgesel çektim. Ama elimde orijinalleri yok. Onları yurtdışında yayımlanmak için verdim gitti. Ama beni en çok ‘Yavuz Zırhlısı’ uğraştırdı.”
Stern dergisi ‘Yavuz Zırhlısı’nın söküleceğini öğrenince Ara Güler’den bir foto-röportaj istemiş. Ara Güler o an kafasına koymuş bir film çekmeyi. Ama ne film. Söküm 12 yıl sürünce belgesel de 12 yılda tamamlanmış.
‘Yavuz Zırhlısı’ tarihimizde önemli bir döneme tanıklık etmiş, harbe girmemize neden olmuş, üstüne şarkılar yazılmış bir gemi. Bir dönemin simgesi. Bu gemiyi korumanız lazım. Gelecek kuşaklar tanımalı. Niye bu zırhlıyı söktünüz diye hesap sorduk heriflerden. Tamam eskiyen gemi sökülür. Ama alıp bir kenara çekilecekti. Bu gemiyi bir müze haline getirmeniz gerekiyor.
Onu söktüler, beş kuruşluk demire mi tenezzül ettiler. 12 yılımı verdim bu belgesel için. Sansür heyeti vardı o zamanlar. Onlar yasakladı. Söküyorlar bir de belgeselini yasaklıyorlar. Bu filmi yasaklayan sansür heyeti, kendi tarihini yok etmeye çalıştı. Şimdi o belgeselin iş kopyaları vardı bende. Onları temizledim, düzelttim. Ama orijinali ben de yok. Belgesel yakıldı mı gömüldü mü bilmiyorum.”
Müze de yolda
Yıllardır Ara Güler’in çalışma mekânı olan Beyoğlu’ndaki Güler Apartmanı da yakında bir müze olacak. Usta, zarfların içerisinde bulunan fotoğraflarını çerçeveletip apartmanın bir bölümüne asacak.
“Bu memleket hiçbir zaman en büyük şairinin, edebiyatçısının kıymetini bilmedi. Benim mi kıymetimi bilecek. Sait Faik Müzesi varsa annesi kurmuştur. Orhan Veli’ye sahip çıkan var mı? Orhan Kemal’in müzesini de oğlu kurdu. Bende fotoğraflar zarfların içinde duracağına çerçeveletip duvarlara asacağım.”
1998 yılında İlker Maga’nın hazırladığı Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak basılan ‘Ara Güler’e Saygı’ albümünden sonra usta, bomba gibi iki fotoğraf albümü daha çıkarmak için fırsat kolluyor. Yurtdışında yayımlanmış fotoröportajlarından oluşan bu iki albüm için usta “Bir film prodüksiyonu kadar para gerekli” diyor. Ama hep alıştığımız siyah-beyaz fotoğraflarıyla belleklerimizde kalmak istemiyor. Ve bu albümlerin ‘Sinan albümü kadar fiyakalı olması’ için uğraşıyor.
“Türkiye’de bu albümleri basacak adamların sayısı çok az. Bassalar bile ne kadar basacaklar. Kendi eşine dostuna gönderecek. Japonya’daki adamın eline ulaşmayacak. O zaman ne gereği var. Böyle kitaplarım çıktı. Ama bu kitapların uluslararası dağıtımı olmadı. Ama Thomes&Hudson’la çalıştığım zaman kitap üç lisanda basılıyor. Japonya’ya gittim, baktım ‘Sinan’ kitabım vitrinde duruyor. Los Angeles’ta, New York’ta kitapçılarda. Bu işler için büyük sermaye ve iyi dağıtım gerekli. Mesela İş Bankası benim kitabımı basacaktı.
Ama dağıtımı yok. Kitap Türkiye’nin içinde kalıyor.”
Bütün bunlar bir yana siyah-beyaz ve renkli negatifler dışında ustanın arşivinde 800 bin tane dia bulunuyor. “Bu öyle bir arşiv ki Türkiye’nin görsel tarihi yatıyor. Benden başkası da bir dianın yerini bulamaz. Kutu kutu Hindistan var. Yalnız ‘Burma’ röportajım sekiz bin karedir. Ben uğraşamam bunlarla. Türkiye’de bu işi yapacak adam yok zaten Magnum’dan adamlar gelecek. Onlar bu işi bilen adamlar. En son İsrailli ‘Micha Bar-am’ın arşivini düzenlediler. Ama benim gibi 40 tane adamın arşivi düzenlenecek. Sırayla yapıyorlar.”
Yorumlar kapatıldı.