İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hürriyet: Hadi Uluengin ´Tükürdüğünü Yalamak´

‘AĞIR ol molla desinler’den başlayın ve ‘öfkeyle kalkan zararla oturur’a uzanın, argotik veya değil, dilimizdeki pek çok deyim bizim ülke olarak da davranış tarzımızı inanılmaz ölçüde doğru tasvir ediyor.

Duygusal yaklaşım, fevri tepki ve heyhat, sonunda tükürdüğünü yalamak.

Girizgahı hangisinden yapayım ki?

Bari güncel iki örneği, yani Fransa ve IMF konusunu işleyeyim.

* * *

MALUM, bundan birkaç ay önce, iç siyasi dengelerden dolayı Paris senatosu ‘Ermeni soykırımı’na ilişkin yasayı kabullendi diye birden celallenivermiştik.

Bırakın Büyükelçimizi ‘istişare için’ geri çağırmayı, Fransa bir anda hem devletimiz, hem hükümetimiz, hem de halkımızın nezdinde ‘baş düşman’a dönüştü.

Voltaire lisanını yasaklamaya kalkışmak gibi uygarlık düşmanı bir karardan tutun da, söz konusu ülkeyle ekonomik ilişkileri ‘dondurmak’ martavalına dek, yukarıdaki duygusallık ve fevrilik akıl almaz bir raddeye ulaştı.

Hatta ve hatta, artık ne menem bir ‘devlet’in (!) nasıl bir ‘lider’iyse (!) sizin takdirinize bırakıyorum, ‘KKTC Cumhurbaşkanı’ (!) Rauf Denktaş’ın ‘konuşmacı’ (!) olarak katıldığı ‘Fransa’yı telin’ mitingleri düzenledik.

Fakat, azınlıkta kalsak bile, bu satırlar yazarı da dahil bazı kalemler olarak akıntıya göğüs germek cesaretini gösterdik ve gerçeğe parmak bastık.

Dedik ki, iletişim uydusundan oto fabrikasına; F – 16 modernizasyonundan nakliye uçağına; banka kredisinden AB diplomasisine, sivil, askeri, mali ve siyasi planlarda Türkiye’nin içiçe ve grift bağlar kurmuş olduğu bir Fransa’ yla köprüler kolay kolay atılamaz ve gerisi laf-ı güzaftan öteye gidemez!

Peki, şu an neredeyiz ?

İşte, ‘soykırım yasası’ gibi tabii ki Büyükelçimiz de orada. Üstelik, en kalantor yetmiş Fransız işadamı bugün ‘Türkiye çıkartması’ başlatıyor ve Paris Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine ay sonunda resmen Ankara ziyaretine geliyor.

F-16 modernizasyonu ve nakliye uçağı projesi ise normal seyrini izliyor.

Hani n’oldu o yüksekten uçmalar? Nerede kaldı o Denktaş’lı mitingler?

Bu traji-komik duruma Türkçede ‘tükürdüğünü yalamak’ denir!

* * *

IMF meselesini ise çok kısa geçeceğim, zira olay bir hafta içinde cereyan etti ve ‘ulusal onur’ kavramının ayağa düştüğünü herkes kendi gözüyle gördü.

‘Telekom’daki MHP dayatmasının eninde sonunda devre dışı kalmasının bugün bir züğürt tesellisi olarak ‘uzlaşma formülü’ diye sunulmasına boş verin…

Bunun adına da Türkçede ‘tükürdüğünü yalamak’ denir!

Çünkü gerçekler inatçıdır ve peynir gemisi boş lafazanlıkla yürümez!

Ancak tabii kabak yine ülkenin başına patladı ve inatlaşmasının neye mal olduğunu; yani öfkeyle kalkanın zararla oturacağını cümle alem bu defa yalnız görerek değil, kesesinin biraz daha boşalmasıyla, fiilen yaşayarak anladı.

Fransa’ya ilişkin traji-komik örnek şimdi bir tragedya olarak tekrarlandı. Yeter!

* * *

YETER ve de lütfen artık duygusal yaklaşım ve fevri tepkilerden arınalım.

Yani, nihayetinde tükürdüğümüzü yalamak ahmaklığına son verelim.

Başka bir deyişle, ‘sebep-sonuç-hedef’ zihin denklemini özümleyerek, ‘Batı düşüncesi’ni ‘Batı düşüncesi’ yapan ve hissiyatla değil mantıkla; faraziyeyle değil tecrübeyle; özelle değil genelle; öfkeyle değil itidalle hareket eden o ‘r-a-s-y-o-n-a-l’ aklı benimseyelim. Onunla yoğrulalım ve onunla hamur olalım.

Aksi takdirde, dün küfür savurduğumuz Fransa’ya bugün avuç açacağız ve dün efelendiğimiz İMF’ye bugün itaat edeceğiz. Hep kendi balgamımızı yalayacağız.

Ve tekrar yetti bre, bana öğürmek geldi, size hala gelmedi mi?

Yorumlar kapatıldı.